Makale

Sancili mi olacak, sancisiz mi?

Bu sorunun yaniti demokrasiye inananlarin elinde…

Bu ülkede tek adam rejimi var.
Bütün iktidar ipleri Saray’da.
Riza Türmen’in deyisiyle, egemenlik artik kayitsiz sartsiz milletin degil, Saray’in…
Hukukun üstünlügü tarih oldu.
Yargi bagimsiz degil.
TBMM’nin yetkileri gaspedilmis durumda.
Yasama da, yürütme de, yargi da bugün Saray’dan soruluyor.
Demokrasileri demokrasi yapan güçler ayriligi bu ülkede çoktan beri islemiyor.
Ifade özgürlügü yok.
Akademik özgürlük yok.
Bagimsiz ve tarafsiz medya yok.
Türkiye’de isler böyle olunca da siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, insan haklari savunuculari, aktivistler hapishane ve mahkeme kapilarinda izdiham yaratiyorlar.
Uzun lafin kisasi:
Bir tek adam rejimi koca ülkeyi burnundan yakalamis, kaç zamandir demokrasi sularindan uzaklastiriyor, Bati’dan Dogu’ya sürüklüyor.
Buna sessiz mi kalinacak?
Hayir.
Bu sürüklenise karsi sessiz kalinmayacagi son seçimlerle, 31 Mart ve 23 Haziran’da belli oldu.
Seçim sandigindan hayir sesi yükseldi.
Bir direnis ruhu uyandi.
Ve su anlasildi:
Tek adam açisindan artik hiçbir sey eskisi gibi olmayacak.
Tek adama hayir saflari gitgide kalabaliklasiyor, sikilasiyor.
Hayir bayraginin altinda CHP var.
HDP var.
IYI Parti var.
Saadet var.
AKP’nin içinden siyaset sahnesine çikacak bir ya da iki parti var.
Taslar yerinde oynadi.
Zemin, tek adam rejiminin altindan kayiyor.
Türkiye yine bir ‘geçis dönemi’nde.
Bu geçis dönemi kisa mi olacak, uzun mu?
Çalkantili mi olacak, çalkantisiz mi?
Bu geçis dönemi sancili mi olacak, sancisiz mi?
Diyarbakir, Mardin, Van’da halkin iradesine vurulan darbe ve Suriye’ye dönük hazirliklar ‘geçis süreci’nin kolay olmayacagina isaret ediyor.
Türkiye kendini bir anda çok daha büyük siyasal ve ekonomik istikrarsizliklarin içinde bulabilir.
Bunun içindir ki:
“Tek adam rejimine hayir” diyenlerin, tüm muhalefetin çok geç kalmadan, bir an önce demokrasi bayragi altinda toplanmalarinda sonsuz fayda var.
Bir demokrasi ittifaki yaratarak, demokrasinin önünde heyula gibi yükselen duvari elbirligiyle yikmaliyiz.

Bu açidan, Riza Türmen’in bugün T24’de çikan yazisindaki su satirlarin altini çiziyorum:

23 Haziran’la baslayan yeni dönemde, dünya görüsümüz, yasam biçimimiz, etnik kökenimiz, dinsel inancimiz, cinsel yönelimimiz ne olursa olsun, baris, uzlasi içinde esit bir biçimde birlikte yasamamizin ortak zeminini olusturacak bir toplumsal sözlesmeye gereksinim var.
Böyle bir sözlesme demokratik ilkeleri içermeli ve her yurttasin farkliliktan dogan kimligiyle ayrimciliga ugramadan, tahakküme tabi olmadan kamusal alanda esit bir biçimde var olmasini saglamaya yönelik olmali.
Toplumun tüm kesimlerinin katilimiyla hazirlanacak böyle bir ilkeler bildirisi, ayni zamanda yeni bir anayasa için uygun bir ortam olusturacak, yeni anayasanin bir toplumsal mutabakat üzerine insa edilmesini saglayacak.

Ve Ahmet Türk’ün su sözlerini önemsiyorum:

Bugün çok sancili bir sürecin içindeyiz. Demokrasiye inananlar ciddi ve ortak bir tavir ortaya koymali. Silahla siddetle hiçbir seyin çözülmeyecegini biliyorum.
Ortak akli olusturamazsak kutuplasmanin baska bir yola girmesinden endiseliyiz.
Bunu engelleyecek olanlar demokrasiye inananlardir.
Bugün demokrasiye inananlar, demokratlar, vicdan sahipleri birlikte duruyoruz.

Evet öyle, 23 Haziran tek adam rejimi açisindan sonun baslangicidir.
Türkiye’yi demokrasi sularina tasiyacak bir geçis süreci baslamis durumda.
Bir defa daha ayni soru:
Sancili mi, sancisiz mi olacak?
Bu sorunun yaniti demokrasiye inananlarin elinde…

—————————————————-

T24- 30 Agustos 2019

Hasan Cemal

Back to top button