Sanki bütün sorun ‘anlatamamak’mis gibi!
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Öcalan’in önerisiyle 2007 yilinda kuruldu. Amaci, bölgedeki bütün sivil toplum örgütlerini bir çati altinda toplamak, önemli toplumsal gelismeler karsisinda tavir belirlemek ve tavsiye kararlari almakti. Mevcut esbaskan Leyla Güven, DTK’yi ‘Kürdistani bir kongre’ olarak tanimliyor; DTK’nin TBMM’ye alternatif bir parlamento oldugu iddialarina karsi çikiyor, ‘Kesinlikle TBBM’ye bir alternatif degiliz’ diyor.
Güven’e göre DTK toplumun içinde bulundugu durumu analiz eden, sorunlara dair raporlar hazirlayan ve bunlari çesitli kurumlarla paylasan sivil bir yapi. Mamafih Güven, DTK’nin bir bölge parlamentosu prototipi oldugunu da sözlerine ekliyor: ‘Kürdistan’da halen demokratik özerklik merkezi sistem tarafindan kabul görmüs degil. Kabul görmüs olsa burasi Kürdistan’in parlamentosu olurdu.’
DTK, Temmuz ayinin sonunda bir kongre yapacak. Kongrede, su anda yurt disinda bulunan Hatip Dicle’nin yerine yeni bir esbaskan seçilecek. Ayrica kongre, yeni delegelerle yeni bir örgütlenme sürecine girecek.
Son dönemde DTK en çok sehir savaslari esnasindaki ‘demokratik özerklik ilâni’ ile gündeme geldi. ArtiGerçek’ten Figen Günes, DTK Es Baskani Güven ile hem bu kongre sürecini, hem de bu özyönetim ilaninin zamanlamasini ve bir özelestiri yapip yapmadiklarini konusmus. Ortaya birçok yönden üzerinde durulmasi gereken bir söylesi çikmis (https://www.artigercek.com/dtk-esbaskani-leyla-guven-bazi-seyleri-halka-zamaninda-dogru-anlatamadik).
‘Dogru hamle’
Benim en çok ilgilendigim husus, bugünden bakildiginda DTK’nin ‘hendek siyaseti’ni nasil yorumladigiydi. Zira toplumsal hayati kökünden sarsan ve yarattigi derin tahribat halen çok sicak hissedilen bir ‘hadise’ yasanmisti; DTK gibi iddiali bir örgütlenmenin buna yaklasimi, hem geçmis hem gelecek açisindan önem tasiyordu.
Esbaskan Güven görüsünü olabildigince net bir sekilde ortaya koymus; demokratik öz yönetim ilaninin ve DTK’nin deklarasyonun ‘dogru bir hamle’ oldugunu belirtmis. Biraz uzun bir alinti yapmak pahasina, Günes’in sordugu iki soruya Güven’in verdigi cevaplari aktariyorum:
— DTK özelestiri yapiyor mu? ‘Eger çökertme planini dogru temelde degerlendirmezsek hendekleri anlayamayiz. Demokratik özerklik ilani ile öz savunma gerçeklestirildi kentlerde. Kentler yikildi. Eger o baskaldiri direnis olmamis olsaydi, çökertme plani kapsamindaki durumu AKP hayata geçirecekti. Hendeklerden ve öz yönetim direnis alanlarindan kaybettigimiz insanlarin sayisi binken on bin olacakti. Biz bu hamlenin dogru bir hamle oldugunu, halkin öz talebi oldugunu, bu talebi de sahiplenmek gerektigini düsünüyoruz.
Fakat öz elestiri verecegimiz konu su; bu zamaninda halka dogru aktarilamadi, yetersiz kaldik. Demokratik özerklik, neden savunma, neden hendek yeterince anlatilmadi. Bu Milli Güvenlik Kurulu toplantisi o dönem halka anlatilmis olsaydi, öz yönetim alanlarindan halk çikmazdi ve daha farkli bir savunma gelisebilirdi. Biz halkimiza yeterince anlatamadik, bu bizim eksikligimiz ama karar kesinlikle dogruydu.’
— Neden deklarasyondan önce özerkligi anlatamadiniz? ‘Iyi organize olamadik; iyi bilince çikaramadik. Iyi anlamadik aslinda. Bu çökertme planinin bu kadar genis çapli ve dolu oldugunu, adim adim isletildigini göremedik. Biz burada siyaset yürütenler olarak, ben DTK adina konusabilirim, bunu tam anlamis olsaydik ve genis halk toplantilari ile bunu halkimizla paylasmis olsaydik, bu fedakar halk, mücadeleye her sartta sahip çikan halk, bu süreçte de daha aktif rol alabilirdi. Daha iyi bir sonuç çikabilirdi. Biz baslangiç sürecinde zayif kaldik.’
Dedigim gibi alinti biraz uzun oldu, kisa bir toparlama faydali olabilir. Söylenenlerden dört sonuç çikardim:
1. Öz savunma (hendekler, barikatlar, sehir savaslari) halkin talebiydi, dogru ve mesru bir hamleydi; biz de bunu sahiplenmek durumunda kaldik.
2. Halkin direnisi basarili oldu; eger o mücadele olmasaydi kayiplar binken onbinlere çikardi.
3. AKP’nin bir ‘çökertme plani’ vardi. Bizim bu plan karsisinda iki eksigimiz oldu: Bir, planin çapini anlayamadik. Iki, halka dogru dürüst anlatamadik.
4. Eger hakkiyla anlatabilseydik halk hendeklerden çikmazdi, daha iyi bir sonuç (!) alinabilirdi.
Simdi durup düsünelim: Binlerce genç hayatini kaybetti. Yüzbinlerce insan evinden, isinden oldu. Kadim kentler yerle bir edildi. Açilan siyasi ve içtimai yaralarin sagalmasi için daha birçok yilin geçmesi gerekecek. Bazi yaralar ise hiç iyilesmeyecek.
Bu derece sarsici ve en büyük hasari yasadigi bir olaydan sonra, özelestiri namina bütün söylenen ‘Halka anlatamadik, anlatsaydik böyle olmazdi’dan ibaret. Insan, gerçekten hayret ediyor!
Kendi günahini halkin boynuna yüklemek
Bu yaklasima karsi itirazlarimi dört noktada özetleyebilirim:
1. Evet, sagda solda hendeklere methiye düzen çok sayida insan vardi. Ama bunlarin neredeyse tamami, kendi konforlu dünyalarinda yasarken muhalifligi de kimseye birakmayan tuzu kurular ile devrim hayallerini Kürtlerin sirtindan gerçeklestirmek isteyenlerdi. Yoksa halkin ‘Hendek açalim, barikat kuralim’ diye bir talebi, hele öz talebi, asla olmadi.
Çünkü bunun en fazla kendisine, çoluk çocuguna, çevresine zarar verecegini gayet iyi biliyordu. Gerçek bir hayatin içindeydi o; klavye üzerinde devrimcilik oynamiyordu. Onun için de hendeklerin kazildigi yerleri terk etti ve yapilan çagrilari reddetti. Dolayisiyla hiç kimse basindan sonuna kadar felaket getirecegi besbelli bir siyaseti ‘halkin öz talebi’ diye yutturmaya kalkismasin. Hiç kimse kendi günahini halkin boynuna yüklemesin.
2. Eger dert insanlarin yasamasini saglamaksa, siyasilerin tek bir vazifesi vardi: O da, öyle yarim agizla degil, bütün varliklariyla o hendeklerin açilmasina karsi durmak, buna izin vermemekti. Hendekler açildiktan sonra bile siyaset üzerine düseni yapsa, kesin ve açik bir dille bunu mahkum etse, hendeklerin kapatilip gençlerin oradan çikarilmasinda insiyatif alsaydi, bugün agitlari yakilan birçok insan hayatta olacakti. Bu nedenle ‘Hendeklerdeki direnis olmasaydi, bin degil on bin kisi ölecekti’ degerlendirmesinin ne gerçege degen bir tarafi var, ne de insanliga.
Bilmemek degil, tercih etmek
3. Sehir savaslari sirasinda PKK yöneticileri de ‘Devletin bu kadar sert tepki verecegini beklemiyorduk, bu kadar üstümüze gelecegini tahmin etmiyorduk’ yollu açiklamalarda bulundular. Bu mazeret (!) iki nedenle kabul edilemez:
Bir, Kürtler devletin gadrine ugramanin yabancisi degiller. Baslangiç noktasi olarak Cumhuriyeti temel alirsaniz, yüz yildir bunu tecrübe ediyorlar. Devletin beka korkusuna düstügünde nasil yikici olabilecegini yakindan biliyorlar. Siradan insanlarin hiç de derin analizlere ihtiyaç duymadan sahip oldugu bir bilgiden Kürtler adina siyaset yürütenlerin haberdar olmamasi ne düsünülemez. Hele kirk yildir devletle çatisma içinde olan PKK’nin!
Iki, bu söylenenler herkesin gözü önünde yasanan gerçege de aykiri düsüyor. Eger sorun bilmemekten, öngörememekten kaynaklansaydi, bir yerde tatbik edilen ve basarisiz oldugu görülen bir taktigin baska bir yerde denenmemesi gerekirdi. Oysa öyle olmadi. PKK, yikim getirdigini göre göre, israrla ve inatla hendek siyasetine devam etti. Yani burada, bilgi eksikliginden kaynaklanan bir sorun yoktu; bilinçli bir tercih vardi.
4. Esbaskaninin ifadelerinden anlasiliyor ki DTK halen ‘Iyi anlatilmasi halinde bu fedakâr halk özyönetim alanlarindan çikmazdi’ diye düsünüyor. Hemen belirteyim; eger yeni dönemde DTK siyasetini halkin sosyolojisine tümüyle yabanci bu aklin üzerine kurarsa, ne kendisine bir faydasi dokunur ne de halka. Tersine, herkese zarar verir.
DTK’da sanki bütün sorun anlatamamakmis gibi bir hal var. Içerige ve eylem biçimine dönük elestirel bir bakis yok. Oysa burada sorun anlatmak ya da anlatamamak degil, neyin anlatildigi ya da anlatilacagidir. Her seyden önce yürüttügünüz siyasetin halkta bir karsiligi olmali, halk söylediginiz söze inanmalidir. Eger bu yoksa salt parlak cümleler kurarak bir yere varamazsiniz.
Hendekler baglaminda bu husus daha açik olarak söyle ifade edilebilir: Mahir anlaticilar bulabilirsiniz. Çokça vakte sahip olabilirsiniz. Imrenilesi bir organizasyon kurabilirsiniz. Lakin bütün bunlara arkaniza alsaniz da halki hendeklere ve barikatlara ikna edemezsiniz. Halk hendek kaziciliga gönül indirmez.
Bir özelestiri sürecine girilecekse ise buradan baslamak lazim.
————————————————————-
Serbestiyet-26 Haziran
Vahap Coskun