Sayin Gül, sayin Davutoglu sayenizde ati alan Üsküdar’i geçti
11. Cumhurbaskani Abdullah Gül, Karar gazetesinden Taha Akyol’a konustu, eski Basbakan Ahmet Davutoglu ise haftalik degerlendirme toplantisi yapti.
Ikisinin de söyledikleri asagi yukari ayni: Bu sistem yürümüyor, bu sistemle ekonominin düzelmesi mümkün degil, acilen kuvvetler ayriligini esas alan güçlü parlamenter sisteme dönülmeli. Hukukun üstünlügü saglanmali.
Güzel sözler.
Altina imza atacak sözler ama geç söylenmis sözler.
Zamaninda söylenmeyen sözün,
zamaninda koyulmayan tavrin,
zamaninda yapilmayan eylemin,
hiçbir anlami yoktur, laf olsun beri gitsin hükmündedir. Bugün söylediklerini üç yil önce söyleselerdi… Rejim /sistem degisikligi için yapilan referandumun öncesi söyleselerdi bir anlami olurdu.
Belki tarihin akisi degisirdi.
Belki parlamenter sistemde kalirdik.
Övünmek gibi olmasin ama referandum öncesi onlarca kez yeni rejimin/sistemin Türkiye’yi daha iyiye degil, kötüye götürecegini, otoriter hatta totaliter rejime kapi açtigini yazdim. Sadece ben degil baska yazar arkadasim da yazdi. Televizyonlarda anlatildi. Ucube rejim dedik. Dilimiz döndügünce uyardik ama sayimiz iki elin parmaklarini geçmedi.
O günlerde onlar sustu.
Gül, parlamenter sistemden yana oldugunu hep söyledi ama referandum öncesi susmayi tercih etti. Kösesine çekildi.
Dünkü açiklamasinda “bu ucube Cumhurbaskanligi Hükümet Sistemi ile Türkiye’nin ilk 20 ekonomi arasinda kalmasi bile tartismali hale gelmistir” diyen Davutoglu referandumda yeni rejimin destekçisiydi.
Referandumdan iki gün önce Erdogan’la birlikte Konya’da kürsüye çikti ve aynen söyle dedi:
“17 Nisan ortak kimligin, ortak aklin günü olmalidir. Büyük dava günü olmalidir.”
Dedigi oldu.
17 Nisan aksami Cumhurbaskani’nin degimiyle ati alan Üsküdar’i geçti.
Simdi ne dersen de… Rejime ucube de, parlamenter sisteme dönmezsek küme düseriz de, issizlik bu sistem nedenle artiyor de, liyakat kavrami ortadan kalkti de, Türkiye böyle yönetilmez de, ekonomiyi yönetenler palavra sikiyorlar de…
Bos laf olur.
Çünkü, sayenizde ati alan Üsküdar’i geçti.
Ne olur; kandirildik demeyin.
Ne olur; böyle olacagini tahmin edemedik demeyin.
Ne olur; Her seye bir kisinin karar verdigini rejime dönecegini beklemiyorduk demeyin.
Siz devletin basindaki kisilerdiniz. Biz gördük de siz nasil görmediniz? Gördünüz de söylemek mi istemediniz, söylemeye mi çekindiniz?
Simdi sikayet ettiginiz sisteme geçisin vebali boynunuzdadir.
Diyorsunuz ki; parlamenter sisteme geçelim. Iyi güzel de nasil geçecegiz?
Diyelim ki; 2023 seçimlerinde millet ittifakiyla ortak çikardiginiz aday cumhurbaskani seçildi.
Diyelim ki; Meclis çogunlugunu da aldiniz. Yani bugünkü tablo tersine döndü. Cumhur Ittifaki’nin yerine siz geçtiniz.
Anayasa’yi nasil degistireceksiniz?
Nasil parlamenter sisteme döneceksiniz?
Anayasa’yi degistirmek için 400 vekilin oyu gerekiyor. Referandum yoluyla 360.
Bu sayiyi bulamazsaniz ne olacak?
Bu yeni rejim/sistem bes yil daha mi yürüyecek? 2027, 2028’e kadar! Parlamenter sisteme dönüs kolay degil. Mesakkatli ve uzun bir yolculuk gerektiriyor.
Çünkü; ati alan Üsküdar’i geçti.
—————————————————————-
30 Haziran 2020
Mehmet Tezkan