Seçeneksiz Degiliz 31 MART YEREL SEÇIMLERI ve HAK-PAR

31 Mart Yerel Seçimleri’ne surada 10 gün kaldi. Siyasi partilerin seçim yarisindaki rekabet ve yarismalari bir yönüyle normal. Partiler ve adaylarin, seçmenlerin destegini kazanmak için kendilerini ve yapacaklari isleri, görüs ve projelerini kitlelere anlatmalari son derece dogal.
Ama is bununla kalmiyor. Partilerin arasindaki çekismenin, kullanilan dilin, basvurulan yöntemlerin düzeyi, ne yazik ki hiç de hos degil. Aday gösterilmeyenlerin hir çikarmalari, bir çirpida parti degistirmeleri ise ayri bir alem.
Her ne kadar lafta hizmet kavgasi gibi gösterilmeye çalisilsa da, aslinda yapilan bir post kavgasi. Ülkenin gerçek sorunlarini kitlelere anlatip, gerçek, akla uygun çözüm yollarini gösterseler, ne ala.
Örnegin yüz, hatta iki yüz yillik Kürt sorunu ve onun çözümüne yönelik çagdas, uygar projeler Alevi sorununun da çözümünü saglayacak gerçek bir laikligi saglamak için yapilmasi gerekenler Bunlari ve temel insan hak ve özgürlüklerini içeren çagdas, ileri bir demokrasi projesi
Kitleleri bunaltan agir ekonomik bunalimin giderilmesi için de barisa ve bu tür projelere ülkenin siddetle ihtiyaci var. Ama nerdee!..
Kürt sorunuyla ilgili agizlarini her açtiklarinda dillerinden dökülen irkçi-soven bir hamaset edebiyati. Çözümden anladiklari ise baski ve siddetin dozunu arttirma
Bir bölümüne göre laiklik diye bir sorun yok; bunlar, tek inanç ve tek mezhep egemenligini görmezden gelerek, ülkenin zaten cumhuriyetin basindan beri laik oldugu kanisindalar. Bir bölümü ise elinden gelse, Iran ve Afganistan türü, ülkeyi ortaçaglara götürecek.
Bu nedenle parti liderlerinin, sözcülerinin, adaylarin hirsli, öfkeli dalasmalarini izlemek içimden gelmiyor. Haberleri, ne olup bittigini merak etsem de televizyonu açmamla kapamam bir oluyor.
Kemal Burkay