Seçimler ve HAK-PAR
Türkiye yeni seçim sürecine girdi. Batili ülkelerdeki seçimlerin amacinin partilerin programinin halka ulastirilip halki belirli bir süreligine yani ikinci bir seçime kadar temsil etmeye talip olunurken Türkiye gibi ülkelerde ise insan programlarini dahi bilmedigi sadece güç ve etiket duygulariyla seçimler yapiliyor.
Güç ve etiketten kastettigim nitelikten uzak tamamen nicelliktir. Türkiye’de yasanan ve alisilagelmis klasik bir hal alan seçim süreçleri halka sunulacak hizmetler yani hedefler tamamen göz ardi edilip futbol piyasasindaki transfer dönemlerini hiç de aratmayan bir hal almis durumda. Öyle ki en uç noktalardaki isimler ve partiler adaylik konusunda flört dönemlerinin tadini çikara çikara bu süreci yasiyorlar.
Seçim sürecinde meclisi tek basina yöneten iktidar ve onun çanagina bal tutan ana muhalefet tabir edilen özünde ise muhalefete yönelik hiçbir tutarli yani bulunmayan partileri bir nebze de olsa anlamak kolay. Çünkü onlar kendilerine biçilen rolleri oynuyorlar. Bu noktada biz Kürtlerin asil üzerinde durmamiz gereken konu Kürtlerin temsili konusunda kendini yegane güç olarak gören özünde ise ‘Hain ile Sayin’i çok güzel harmanlayip, Türkiyelilesme adi altinda Kürtlerin ulusal haklarini yok sayip Türkiyelilik kimligi adi altinda eritmeye çalisan HDP ve ona saksakçilik yapan ‘Devrimciler’ olmalidir. 1999 yerel seçimlerinde o dönemdeki ismiyle Hadep’in Diyarbakir il baskani olan Ali Ürküt’ün, ‘Bizim birlik gibi bir sorunumuz yok. Biz odun koysak kazanir.’söylemi, odun stoku tükenen HDP’nin adaylik sürecindeki aday ithal etmesinin mantikli bir açiklamasi olsa gerek.
‘Ortadogu da olusacak bir Kürdistan’a ilk biz karsi çikariz’ diyen ve isi Kürt düsmanligina kadar götüren Filistin gibi Arap bir ülke ideali ugruna savasanlar için programinda bagimsizligi bir hak olarak gören fakat varlik nedeni olan Kürtler için bagimsizligi görmezden gelen HDP cenahini anlamak pek de zor olmasa gerek. Nitekim onlar üzerlerine düsen görevleri! Layikiyla yerine getiriyorlar.
Seçim sürecindeki Türkiye’de seçimlere katilma hakki kazanan mevcut tablo içersinde Kürtler adina siyaset yapan ve farklilik yaratan bir tek Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR var. Tabi dinci tabana hitap eden ve oylarinin çok büyük bir kismini Kürtlerden alan Hüdapar’i da unutmamak gerek.
HAK-PAR gerek politik olarak beslendigi köklü geleneginin bir yansimasi olarak ve gerekse de tutarli durusundan kaynakli hep farkli bir noktada olmustur. Çünkü onu farkli kilan Kürdistan davasina olan inancindan zerre kadar ödün vermemis olmasidir.
HAK-PAR’in Kürdistani durusunun, takdire sayan oldugunu kadrolarinin gözlerinin içine bakarak dile getiren bagimsizliklariyla övünen aydin kesim, her seçim sürecinde oldugu gibi yine sapla samani karistirmis durumdalar. Öyle ki kullanacaklari oyun kiymetini kavrama zahmetine dahi girmeden sadece karsi olduklarini dile getiriyorlar. Neye, kime ve neden karsi olduklarini dahi tam olarak ortaya koymadan
Her firsatta Abdullah Öcalan’in çizgisine karsi olduklarini dile getiren bu çevreler isi politikadan çok Apo’nun yedigi yemege kadar indirgeyerek karsi olduklarini dile getiriyorlar. Fakat alternatif olarak da herhangi bir sey sunmadiklari gibi sunanlara da karsi olduklarini ortaya koymak için büyük bir çaba içersine giriyorlar.
Seçimler biz Kürtler için büyük bir önem arz ediyor. Çünkü ulusal politikalarimizin hayat bulmasi için iyi bir olanak sunuyor bize. Onun için de bir HAK-PAR üyesi olarak diyorum ki buyurun size adres HAK-PAR.
Politikalari ve durusu ile Kürdistan davasinin her zaman yilmaz bir savunucusu olan HAK-PAR’i bu seçimlerde Kürdistani bir yelpazeye dönüstürmek için seçimler çok iyi bir firsat. Gelin hep beraber gelecegimizin yolunu beraber çizelim
Aydogan Inal