Makale

Siddet asiretlerle durdurulamaz

Dün (09.10.2016 günü) 16 ilden 181 Asiret temsilcisi, siddetti durdurma konusunu görüsmek için Double Tree By Hilton Van Otel’de toplandi. Bu konuda bir açiklama olmamakla beraber, tahminim o ki, hükümetin çagri ve tesvikiyle toplandilar. Toplanti sonrasinda yaptiklari açiklama ile Teröre geçit vermeyeceklerini ve Devletin yaninda olduklari mesajini verdiler.

Bilindigi gibi 1985 yilindan bu yana PKK kaynakli siddet devam ede geliyor. PKK ise Kürt halki adina mücadele ettigini iddia ediyor. PKK’nin ne kadar Kürt halki için mücadele ettigi ya da etmedigi, yönteminin mesruluk ve gayri mesrulugu konusu, uzun bir yaziya bile sigmayacak kadar genis ve komplike bir analiz gerektiriyor. Fakat eylemleri ile basta Kürt halki olmak üzere Türkiye toplumuna ve devlete agir bedeller ödetiyor. Eylemleri, bu güne kadar on binlerce insanimizin canina, milyonlarca dolar mal kaybina, binlerce insanin sakat kalmasina ve yine kamunun da yaklasik bir buçuk trilyon dolar maddi kaybina sebep olmustur. Kuskusuz hiçbir siyasi iktidar bu agir faturayi ödemek istemez. Bu nedenle hükümet de çözüm üretme arayisi içindedir.

Asiret temsilcilerini toplamak da siddeti izale arayisidir.

Asiretler, Kürt toplumunun sosyolojik bir gerçekligidir. Ne var ki kapitalizmin gelismesi ile birlikte, asiretlerinde etkinligi zayiflamaya basladi. Artik asiretler tek basli degiller. Yine asiret mensuplarinin tamami yekpare hareket etmiyor. Asiret ileri gelenleri asirete mensup kisi ve ailelerin tamamini tanimiyor, ayni sekilde asiret mensubu olanlar da, asiret ileri gelenlerini tanimiyor. Asiret içi dayanisma ruhu eskisi gibi canli ve diri degildir. Emil Durkheim’in degimi ile ‘organik dayanisma’ çoktan Kürt asiretlerini de çözülme sürecine sokmustur.

Kürt toplumu halen köylü karakter tasisa da, neticede Kürdistan’da da sehirli nüfus toplam nüfusun yüzde altmisini geçmistir. Sehre yerlesmis asiret bireyleri artik kendi baslarinin çaresine bakiyorlar. Kimi isçi, kimi memur, kimi tüccar, sanatkâr vs. Bu insanlarin asiretle manevi baglari kismen devam etse de maddi baglar hemen hemen tamamen ortadan kalkmistir. Sonra zaten PKK Kürdistan’da ki asiret realitesini karsisina almis bir hareket. PKK’nin bölgede artan etkinligine paralel, asiretçilik irtifa kaybetmistir. Kelin ilaci olsa, basina sürer misali, asiretlerin topluma öncülük etme iddiasi olsaydi, alani zaten PKK’ye birakmazdi. Bu kadar itibar erozyonuna da ugramazdi. Nitekim son zamanlarda seçimlerde aday tespiti yapilirken asiret mensubiyetleri eskisi gibi çok nazar-i itibara alinmiyor.

Siddeti asiretler çözemez. Ne onlar üretti, ne de çözebilir. Sorun bir sistem meselesidir.

Mesele üniter devletin bünyesinden kaynaklanmaktadir. Üniter devlet modeli Türkiye’nin etnik renklilik ve farkliligina uygun düsmüyor. Bu sistem baris içinde bir arada yasamaya elverisli degildir. Kürtler, Türkiye toplumun üçte birini olusturuyor. 93 yillik inkâr ve asimilasyon politikasi sonuç vermemistir. Bundan israrin zarardan baska faydasi olmamistir, olamaz da. Bilinen bir degim ile zararin neresinden dönülse kardir.

Devlet kendi yurttasinin güvenlik ve esenliginden sorumludur. Her yurttasi esit olarak kabul etmeli. Kürtleri güvenlik tehdidi olarak algilayan anlayis derhal terk edilmelidir. Sadece devletin güvenlik kaygisi yoktur. Orta doguda Kürtlerin güvenlik tehdidi daha fazladir. Enerji yataklarinin önemli bir kesimi Kürdistan cografyasindadir. Tüm Dünyanin gözü burada. Kürtler de güçlü devlet içinde, kendi kendini idare ederek güvenlik içinde yasamak istiyor. Devlet Kürt sorununu çözerek hem iç güvenlik kaygilarini bertaraf edebilir, hem de bölünme riskini ortadan kaldirabilir. Kürt sorunu çözmek için pratikte 3 adimin atilmasina ihtiyaç vardir.

Ana dilde egitim, Kürtçenin de resmi dil olarak kabulü ve âdem-mi merkeziyetçi bir sistem kurmak. Federal bir yapilanma hem Kürt sorununu hem de siddet sorunun bertaraf edebilir. Bundan kaygi duymanin hiçbir manasi yoktur.

Isviçre 1291 yilinda konfedere bir devlet olarak kurulmus. Sonradan federal sisteme geçmis. Temelde üç etnik yapidan olusuyor. Fransiz, Italyan ve Alman etnik kökenlidir. Bu güne kadar hiçbir bölünme tehlikesi yasamamis. Su anda da ayrilikçi bir faaliyet yoktur. Isviçre’nin nüfusu 8 milyon civarinda, 26 kantondan olusuyor. Türkiye 80 milyondur, Ankara’dan idare ediliyor. Bu denli genis bir cografyayi, büyük bir nüfusu tek merkezden idare etmek zor olur. Kürt sorununu çözmek vatandaslarimizin kolektif insan haklarini çözmektir. Suriyeli göçmenlere sagladigimiz kolektif haklari neden kendi yurttaslarimizdan esirgiyoruz?

Siddeti gerçekten ortadan kaldirmanin yolu siddet üreten ortami temizlemekten geçer. Türkiye’de resmi rakamlara göre issizlik %10.2’dir. Kürdistan’da issizlik Türkiye ortalamasinin çok çok üzerindedir. Geri kalmis bir cografya ve üstüne üstlük, toplumu sistemde layikiyla temsil bulmadigini düsünüyor. Kürt sorunu çözülmeden, ekonomik ve sosyal yönden kalkinma saglanmadan, siddeti güvenlikçi tedbirlerle ortadan kaldirmak olanaksizdir. Demokratik bir devletin, çagini doldurmus, anti demokratik bir yapilanmadan medet beklemesi basli basina yanlistir.

Türkiye’de radikal komünist hareketler de vardir. Ama PKK kadar taban bulamiyor. Devletin kismen de olsa sosyal devlete yaklasmasi, istihdamin geçmise göre kismen artmasi karsisinda, proleter sayisinin azalmasi, bu radikal hareketlere fazla zemin birakmadigi için etkili olamiyorlar.

Kürt sorunu çözüm bulmadigi için, radikalizm Kürt toplumu içinde daha rahat zemin buluyor. Siddeti durdurmayi asiretlerden bekleyecegimize, Kürt sorununu çözerek çagdas demokrasiyi yakalayabiliriz. Ülkemize baris ve kardeslik iklimini hâkim kilmis oluruz. Gerisi zaman kaybindan baska bir sey degildir.

10.10.2016

Av.Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Gn.Bsk.Yrd.

Abdulmenaf Kiran

Back to top button