Makale

Sirf esitlik olsun diye..

12 Eylül yargilamasi sayesinde ne kadar yanildigimi bir kez daha anladim. Biz 12 Eylül´ü salt iskence, toplu tutuklamalar, isten atmalar, fislemeler, sivil ve demokratik hayata ait bütün izlerin silinmesi, toplumun hayat damarlarinin tikanmasi olarak bilirdik.

Meger generaller „adaletin saglanmasi’ için ne fedakarliklara katlanmislar…

Bir sol görüslünün idamina karsilik ‘hiç te hak etmedigi halde- bir de sag görüslüyü asmislar. Zavalli pasalar… „Kimi assak acaba’ diye kim bilir kaç gece uykusuz kalmislardir. Sonunda da „buldum buldum’ diye pijamalariyla mahkemenin kapisina dayanmislar. Sirf esitlik, adalet olsun, solcular ayrimciliga tabi tutulduklari duygusuna kapilmasinlar diye…

Adalet diye ben buna derim!

Tabii „büyük ikramiye’ de isledigi suçlardan ötürü darbeden önce idam cezasina çarptirilmis olan Mustafa Pehlivanoglu´na çikmis…

Biz Pahlivanoglu´nu kendi ifadesiyle „Allah ve milliyetcilik yolunda kellesini vermis’ bir vatan sehidi bilirdik. Meger rahmetli ayni zamanda bir „adalet sehidi’ ymis… Rahat uyu Mustafa Kardes, bu „sehit kitliginda’ bir tek „adalet sehidi’ miz eksikti, ona da senin ve Evren Pasa sayesinde kavustuk… Bir gün adalet müzesi açilirsa kapisina senin heykelini dikecegiz.

Su teraziyi tutan Adalet Hatunu´nun yerine de `adalete yaptigi katkilardan´ ötürü Evren Pasa´yi mi koysak acaba? Zaten Adalet Hatun çok uzun zamandan beri orada duruyor ve gücü eline geçirenlerin yaptigi ilk icraat olarak -en hafif deyimle- onlarin tacizine ugruyordu.

Gerçi Evren Pasa´nin teraziyi tutacak takati kalmamis ama ona da 12 eylül´de ugradigi iskencelerden ötürü bilincini yitirip, devrimcilikten darbecilige terfi etmis ulusalci sosyalistlerimiz bir formül bulur artik. Önemli olan adalet terazisinin bir askerin elinde olmasi. Ordu sözkonusuysa gerisi teferruattir: Bütün aksesuarlar Türk Devleti´nin „kurulus felsefesi’ ne uygun olmali…

Bugünkü kusaklar bilmeyebilir. Ulusalci-solcu agabeylerinizin bugün vesayet sistemi ve darbeler karsisindaki tutumunu 12 Eylül öncesinde „esitlik olsun diye’ asilan Pehlivanoglu´nun geldigi milliyetci-ülkücü çevreler gösteriyordu. Günde 20´yi asan siyasal cinayetlerin büyük çogunlugunun kan izleri bu kesimin ayak izleriyle birlesiyor, yaratilan korku ve kaos ortaminda basta Türkes olmak üzere hareketin ileri gelenleri „askeri göreve’ çagiriyor ve bir askeri darbenin sartlarinin olusmasi için ellerinden gelenleri yapiyorlardi.

Nihayet istekleri gerçeklesti, ama hayalleri gerçeklesmedi.

Gerçi „düsünceleri iktidarda idi’ ama kendileri „içerde’ . Yaptiklari bunca hizmete karsilik iktidarin nimetlerinden yararlanmak bir yana, sirf esitlik olsun diye onlar da kismen iskenceye alindi, cezalandirildi hatta istisna da olsa ipe bile gönderildi.

Bu kadari onlarin uyanmasina yetti. Bu kesimin 12 Eylülde yasadigi hayal kirikligi, haksizliga ugramanin yarattigi travmalar, devletle ve özellikle orduyla aralarida önemli kirilmalara neden oldu.

Kim demis „darbelerin hiç bir yarari yok’ diye? Kiminin aklini basina getiriyor, kiminin aklini basindan aliyor.

12 Eylül yargilamasi sayesinde Evren ve Sahinkaya´ya bir konuda daha haksizlik ettigimizin farkina vardim. „Tükiyede´ki demokratiklesme’ ve yeni bir anayasa, kaplumbaga hiziyla ilerlediginden (kaplumbaganin acelesi yok, 500 yil yasiyor) bu yargilama beni son derece mumnun etse de Pasalarimizin söyledikleri tümüyle yanlis seyler mi? Onlar „Türkiye Anayasasina göre darbe yapmak suç degil, bizim getirdigimiz yasalarla bizleri yargilayamazsiniz’ derken politikacilarin iki yüzlülügünü göstermiyorlar mi?

Darbecileri tanimlayacak ifadeler bulmakta her zaman zorlandim. Onlar benim için birer katildirler. Bu bile onlari tanimlamakta yetersiz kalir. Devlet gücünü kullanarak, vergileriyle o devleti yasatan insanlari kitleler halinde iskenceden geçirip „sirf esitlik olsun diye’ içlerinden birilerini asabilmenin adi baska birsey olmali. Darbecilik siradan bir vaka olmadigindan insanlik fasizim disinda ona karsilik olabilecek kavramlari henüz bulmadi.

Yani onlar için ne söylesek hafif kalir.

Buna ragmen hakkini vermeden geçemeyecegimiz bir duruslari var:

Dogru ya da yanlis bulabilirsiniz, ama onlar bu sorusturmanin hiçbir asamasinda pismanlik beyaninda bulunmadilar. Yaptiklarinin arkasinda durdular ve bugün de olsa ayni seyleri yapmaktan çekinmeyeceklerini beyan ettiler.

Evren´i öldür, ama hakkini yeme…

Ne diyelim, mahkeme mahkeme dolasip yoldaslarini ihbar eden, bildiklerine bilmediklerini ekleyip itiraflarini katlayanlar ve hizmette kusur etmeyenler utansin…

Ziya Laçin

Back to top button