Makale

Sistem Terör Üretiyor

Bu ülkenin insanlari olarak her gün siddet ve terör olaylariyla karsi karsiyayiz. Yasamamiz tesadüftür. Her an bir siddet sahnesiyle, bir canli bombayla ya da suikastla karsi karsiya kalabiliriz. Ya kendimiz bu olaylardan birine kurban gidebilir ya da pek çok kurbanin sonuna sahit olma riski içindeyiz.

Tüm bu olup bitenlerin dis kaynakli oldugu seklinde iddialar olsa da, kanimca esas sorun içerdedir. Her ne kadar Anayasada soyut olarak ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Insan haklarina dayali, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti ‘oldugu düzenlemesi varsa da pratikte bunun saglandigini kabul etmek mümkün degildir. Yine Anayasada ‘ her kesin kanun önünde esit oldugu’ düzenlemesi de gerçek yasamda esitligi saglamiyor.

Kurulusundan beri devlet her yurttasi ayni kabul etmemis. Bir kisim yurttas güvenilir ve ayricalikli kabul edilmis, bir kismi ise güvenilmez ve öteki kabul edilmistir. Ayricaliklilar sistemin merkezine alinmis, devletin tüm nimetlerinden faydalandirilmis, ötekiler ise hep devletin hismina ugramislardir.

Evvela Devlet Türklerin devleti olarak kurulmus. Iddia edildigi gibi ülkede yasayan, ya da vatandaslik bagi ile bagli olan her kes Türk sayilmamistir. Zaten Lozan’da Müslüman olmayanlar azinlik kabul edilmis. Azinlik haklarina riayet edilmedigi gibi esit vatandas olarak da kabul edilmemisler. Mübadeleye tabi tutulmuslar, varlik vergisinin hedefi olmuslar, 6-7 Eylül olaylarinin hedefi olmuslar. Her daim devletin yakin gözetimi altinda kalmislar.

Aleviler her zaman devlet için bir tehlike kaynagi olarak görülmüsler. Devletin en üst bürokratik yasaminda yer bulamamislar. Ne yasam tarzi olarak ne de inanç kesimi olarak Sünni kesimin sahip oldugu imkanlardan yararlanmamislar.

Kürtler bu devlet için her zaman güvenlik tehdidi olarak görülmüsler. Iskân Kanunlarina, sürgünlere ve toplu kiyimlara maruz kalmislar. Sistem Kürtleri her daim yakin takip altinda tutmus. Yetmemis, bu ülkenin disinda yasayan Kürtlerin siyasal tutum ve davranislari daima mercek altinda tutulmus, olasi siyasi ve demokratik kazanimlarina her ne pahasina olursa olsun engel olunmaya çalisilmistir. Öte yandan Bati Trakya, Bulgaristan ve Kibris Türkleri için tüm devlet olanaklari seferber edilmistir.

Normal siyasal demokrasilerde iktidar ve muhalefet, yöneten ile yönetilen ayrimi vardir. Bu ülkede devlet yanlisi ve devlet karsitligi vardir. Devlet yanlisi olarak kabul edilenler kendilerini devletin sahibi olarak görür, karsit gördüklerinin siyasal sistem içine en ufak bir temsil bulmasina izin vermezler. Uygulamada Türk irkindan olmayanlar ancak etnik kimliklerini inkâr edip, halis muhlis Türk olduklarini söyleyip, davranislariyla da bunu kanitlayanlar sistemde kendilerine yer bulabilirler. Yurttas esitligi, firsat esitligi, ehliyet, liyakat bu ülkenin gerçekliginde zemin bulamamistir.

Bu ülkede her zaman sistemi avucunda tutmak isteyen farkli yapilar olmus. Geçmiste Kemalist kesim bunu yapiyordu, Kürtleri, Alevileri, farkli azinliklari, solculari, Islamcilari sistem disina itiyordu. Her daim sistem üzerinde vesayet sahibiydi.

Soguk savas döneminde NATO ve ABD de sisteme bazi sekiller vermeye basladi. Bu baglamda sosyalizme karsi ilimli Islam projesi çerçevesinde pek çok cemaat desteklendi. Feto belki en çok destek bulaniydi. Netice de Feto eline geçirdigi imkanlarla isi darbe girisimine kadar ilerletti.

Bugün ise siyasal Islam kendisini devletin sahibi saymaktadir.

Hükümet olup bitenlerden ders çikarmamistir. 15 Temmuz’dan bu yana bir yandan devlet Fetocülerden temizlenmeye çalisilirken, beri yandan da Feto’ya benzer yeni cemaat ve olusumlar canlandirilmaya ve devlet sistemine ikame edilmeye çalisiliyor. Cemaat okullari yerine bu kez Maarif Vakfi okullari ikame ediliyor. Feto’ya saglanan imkanlar bu kez bu cemaat ve vakiflara yönlendiriliyor. Vatandasin yarattigi imkanlar, verdigi vergiler el altinda yeni yandaslara peskes çekiliyor. Yarin bu yandaslarinda bizzat bu iktidara, ya da seçimle basa gelmis baska bir iktidara karsi yeni bir darbe girisimine kalkismayacaginin hiçbir garantisi yoktur.

Yapilmasi gereken, bu ülkedeki tüm farkliliklari, saygiyla karsilayip sisteme dahil etmektir. Farkli etnik yapilari oldugu gibi kabul edip, kolektif haklarini kullandirmak, her inanç kesimine esit davranmak, her felsefi ve siyasal düsünceyi hukuken esit saymaktir. Her yurttas kendisini 78 milyondan bir ve esit olarak görürse bu kadar radikallesme de olmaz, hiçbir güç de iç savas çikarmak için nafile çabalara giremez.

Bu ülkede birileri kendini sistemin sahibi sayip, diger kesimleri ötekilestirdikçe, sistem kendi eliyle terör de üretmis olacaktir. Zira sistemde kendine yer bulamayanlarin radikallesmesi siyasal yasamin dogasinda vardir. Keza her gizlilik ayni zamanda krizlere davetiye çikariyor. Kapali kapilar ardinda saglanan açik ve zimni mutabakatlarla toplumun bir kesimi ötekilestirilirse, hukuki düzenlemeler hayat bulmaz. Ne egemenlik milletin olur, ne de her kes kanun önünde esit olur. 20.12.2016

Av. Abdulemanf KIRAN
HAK-PAR Gnl.Bsk.Yrd.

Abdulmenaf Kiran

Back to top button