SIVIL ANAYASA ÇIKMAZI
GIRIS
1982 yilinda ‘asmayalim da besleyelim mi’ mantigi ile yazilmis yasakçi bir anayasa ile Türkiye otuz yili askin bir süredir yönetiliyor. Bu anayasanin bazi maddeleri süreç içinde orasindan burasindan çekistirilerek degistirildiyse de silahlarin gölgesinde topluma zorla kabul ettirildigi gerçegi hiçbir zaman degismemistir. Bu anlamda belki yasal ancak hiçbir zaman mesru olmamis ve hep tartisilmistir. Devleti kutsayan, milleti hiç sayan böyle bir anayasa ile bunca yil yönetiliyorsak bu deli gömlegini topluma giydirenler kadar otuz yil bu gömlegi çikarmamiza engel olanlarda bir o kadar sorumluluk tasimaktadir. Herhalde demokrasi ile yönetiliyorum deyip bu kadar anti demokratik bir anayasa ile yönetilen bir baska ülke yeryüzünde yoktur.
YENI SÜREÇ
TBMM’de bulunan tüm partiler-özellikle de AKP- 2011 seçimlerinden önce seçmene verdikleri sivil anayasa sözü geregi her partiden esit sayida üyenin bulundugu bir meclis anayasa uzlasma komisyonu kurdular. Komisyon’da her partiden esit sayida üyenin bulunmasi uzlasi yelpazesini genis tutmak ve halkoyuna sunulacak metne yasal olma yaninda mesru olma ‘en az tartisilan- özelligini de kazandiracakti. Bu anlamda olusturulan komisyon görevini 2012 sonunda bitirmek kaydiyla 19 Ekim 2011 de is basi yapti. Ancak uzlasinin kolay saglanabilecegi konular öne çikarilip digerleri ötelenmesine ragmen 174 maddeden sadece 40’i üzerinde mutabakat saglanabildi. Bunun üzerine komisyonun görev süresi üç ay uzatildi, yetmedi süre Temmuz 2013 basinda bitmek kaydi ile üç ay daha uzatildi. Bu yazi kaleme alindiginda uzlasilan madde sayisi 48’ i bulmus ve komisyon yaz boyunca hafta içi her gün toplanarak çalismalarina devam karari aldi. Meclis tatile girmeden önce AKP’nin uzlasilan maddelerin meclis gündemine getirilerek görüsülmesi ve onaylanmasi önerisi muhalefet tarafindan kabul görmedi. Süreci izlemekten baska çaremiz yok.
YORUM
-TBMM’n de bulunan siyasi partilerin ideolojik özellikleri dikkate alindiginda bir uzlasma komisyonu tarafindan sifir kilometre bir anayasa beklemek abesle istigaldir. Yani Anayasa Uzlasma Komisyonu ölü dogmustur. Elbette uzlasi arzu edilen bir durumdur, ancak olmazsa olmaz degildir çünkü meclis yapisi buna el vermez. O halde baska arayislar zorunludur ve gerçekten anayasa degisikligi isteniyorsa bu arayislara girilmelidir.
-Anayasa uzlasma komisyonunun görev süresi ucu açik bir tarihe birakilmis durumda. Çünkü hiçbir parti masadan kalkan parti olma konumuna düsmek istemiyor. Nede olsa hepsinin seçim propagandalarinda anayasayi degistirme, temel argümanlardan birisi olmustur.
-Bazi yorumcular ‘ki çogu ulusalci düsünceden hareketle- anayasanin ancak kurucu meclis tarafindan yazilabilecegini söylemektedirler. Bundan kast edilen devleti olusturan meclis ise bir yönüyle dogru olmakla birlikte mutlak dogru degildir. Örnegin Ingiltere’yi olusturan meclis bir anayasa olusturmamis veya 1924 anayasasini olusturan meclis ret ve inkâr politikalari ile günümüz sorunlarinin ortaya çikmasina neden olmustur. Yok, eger kurucu meclisten kast edilen darbeler sonrasi olusturulan meclislerse bunlardan birinin olusturdugu 1982 anayasasinin Türkiye halklarini nasil bogdugunu hep birlikte yasiyoruz.
-Kisacasi karsimizda toplumu bogan bir anayasa metni var ve bu metin bir uzlasma komisyonu ile yeniden yazilamiyor ve büyük ihtimal bir kurucu mecliste olmayacagina göre yukarda belirttigim gibi baska arayislara girme zorunlulugu ortaya çikiyor. Ancak bu arayisi simdiki meclisten degil, sanirim bir sonraki meclisten beklemek durumunda olacagiz. Çünkü AKP’nin kendi anayasa taslagini halkoyuna sunmasi için yeter sayisi yok bu durumda taleplerin yakinligi geregi BDP ile uzlasma yapabilir. Çünkü vatandaslik tanimi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve ana dilde egitim gibi konularda birinin talepleri digerinin baskanlik talebi de hesaba katilarak örtüstürülebilir. Söylemesi kolay, uygulamasi zor olan bu senaryo hem AKP içindeki bazi milliyetçiler tarafindan tepki görecek hem de muhalefet bu senaryoyu ‘Imrali anayasasi’ olarak propaganda edecek ve AKP’yi zor durumda birakacaktir. Bu nedenle AKP bu riski göze alamaz
-Uzlasilan maddelerin içine baskanlik, yari baskanlik veya partili cumhurbaskanligi taleplerinden biride sokusturularak paket halinde çikarilabilir ancak bu durumda anayasanin halk oylamasina gitmesi anlamsizlasacak
-AKP; MHP veya CHP ile kesinlikle uzlasamayacagina göre geriye tek seçenek kaliyor. Önümüzdeki 2015 genel seçimlerinde AKP propagandasinda temel argümanlardan birisi su olacak ‘yeni bir anaysa için elimizden geleni yaptik, hatta her partinin benimsedigi bir anayasa olabilmesi için uzlasma komisyonu bile kurduk. Ancak muhalefet yeni bir anayasayi size layik görmedi ve ellerinden gelen engellemeleri yaptilar ‘ mealinde sözlerle halktan oy isteyecek ve 2015 seçimlerinde 330 ve üzerinde milletvekili kazanmalari durumunda kendi anayasa taslagini referanduma sunacaktir. Zaten referandum için yeter sayi bulamazlarsa yeni sivil anayasa beklentisi çikmaz aya kalacak demektir.
Ancak yeter sayi bulunursa nur topu gibi bir anayasamiz olabilir. Ama ondan da önemlisi Ortadogu’nun kültürel yapisina uygun bir devlet baskanimiz olacak demektir.
Devlet baskanligina bir itirazim oldugunu sanmayin. Bu da bir sistemdir ve gelismis birçok ülkede iyi isleyebiliyor ancak hiçbir orta dogu ülkesinde iyi isledigine sahit olmadim.
16.07.2013
Haydar Cihaner