Sivil Toplum Talep Etti: Devlet Yüzlesmeli ve Özür Dilemelidir

Sivil Toplum Merkezi’nin (STGM) 11. Genel Kurul Toplantisi Istanbul’da yapildi. Türkiye ve Kürdistan’dan yaklasik 80 STÖ’nün katildigi toplantilar sonucunda Baris sürecine sivil toplum örgütlerinin katiliminin saglanmasi, devletin özellikle 1990’li yillarda Kürdistan’da yarattigi yikimla yüzlesmesi ve özür dilemesi gerektigi belirtildi.
STGM 11. Genel Kurul toplantisi 24-25 Mayis günlerinde Istanbul’da yapildi. Aralarinda Diyarbakir ÇIRA Kültür ve Sanat Dernegi, IHD, Kurdi-Der, Mazlumder, Ismail Besikçi Vakfi, çesitli LGBT örgütleri, çevre ve engelli derneklerinin de bulundugu yaklasik 80 STÖ iki gün boyunca Baris Süreci’ni tartistilar. Tartismalarin esas noktasi ise sivil toplumun sürece katilimini saglayacak mekanizmalarin olusturulmasi oldu.
Genel Kurul 24 Mayis Cuma günü Insan Haklari Ortak Platformu’ndan Feray Salman’in konusmasi ile basladi. Feray Salman, silahi elinde bulunduran iki tarafin makro düzeyde anlasmasinin önemli oldugunu ancak bu çatismasizligin sürdürülebilir olmasi için baris dilini siddet kültürünün üstüne egemen kilmanin daha önemli oldugunu belirtti. Salman, bu sürecin basarili olmasi için sivil toplumun esitlik ve adaleti gündemlerine almalari ve ayrimcilikla mücadele etmeleri gerektigini söyledi.
Feray Salman’dan sonra Bogaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Nazan Üstündag Dünyadan Baris Süreci Örnekleri ve Sivil Toplum Örgütlerinin rolü üzerine yaptigi konusmasinda 19. Ve 20. Yüzyilda çatisma ve savasin olmadigi bir metrekare alan kalmamistir dedi. Nazan Üstündag, halklarin hak arama mücadelelerine karsin devletlerin 1980’lere kadar baski ve siddeti bir araç olarak kullandiklarini ancak 1980’lerden sonra kont-gerilla, imha etme, koruculuk, mayinlama, faili meçhul cinayetler gibi farkli mekanizmalar gelistirdigini söyledi. Ancak dünya ölçeginde 1990’li yillardan itibaren bir rejim degisikligi yasandigini, insancil sistemlerin gelistigini, ötekiyle barisma sürecinin dillendirilmeye baslandigini belirterek; ‘1990-2000 arasi dünyada 108 tane baris süreci yasaniyor. Güney Afrika’dan Avustralya’ya kadar uluslar arasi insan haklari kurumlari ortaya çikmaya basladi. Ancak bu baris süreçlerinin önemli bir kismi da basarisizlikla sonuçulandigini ve devaminda siddetin daha da artarak geri döndügünü belirtmek gerekir.’ dedi. Üstündag dünyadaki baris süreçlerine çesitli örnekler verdikten sonra süreçlerin nasil isledigine de degindi. Ayrica baris süreçlerinin basariya ulasmasi için kadinlarin en az % 50 oraninda katiliminin da zorunlu olduguna dikkati çekti.
Nazan Üstündag’in konusmasindan sonra Vicdan Filmleri Gösterimi yapildi. Verilen yemek arasindan sonra ögleden sonra yapilan oturumlarda STÖ’ler iki ayri grup halinde Baris Sürecinde sivil toplumun rolü üzerinde tartistilar. 25 Mayis cumartesi günü sabah oturumunda grup tartismalari ortaklastirildi. STÖ’ler devletin özür dileyen olarak süreci baslatmasi gerektigini ve STÖ’lerin bunu bir deklarasyon ile talebi basta olma üzere sürecin seffaf olmasi gerektigi, sürece katilimciligin esas olmasi, yüzlesme, hakikatlerin ortaya çikmasi, baris dilinin STÖler ve devlet tarafindan sahiplenilmesi, sürecin anayasa ile güvence altina alinmasi, farkli gruplarin sürece dâhil olmasi, taleplerin duyulur olmasi ve zararlarin tazmin edilmesi gibi talepler ortaklastirildi.
Ögleden sonra yapilan son oturumda Marmara Akil Insanlar Grubundan Levent Korkut ve Yücel Sayman Baris Süreci üzerine birer konusma yaptilar. Korkut ve Sayman konustuktan sonra katilimcilarin sorularini cevaplandirdilar.
Dengê Kurdistan