Siyasal Islam’in Ahlaki ya da Ahlaksizligi
Meclis Arastirma Komisyonu’ndaki dört eski bakanla ilgili ‘Yüce Divan’ sorusturmasinda belli ki korku daglari bekliyor. Bu AKP’nin hukuk korkusu artik delice bir panige dönüsmüs durumda.
Saglik Bakani’nin Anayasa Mahkemesi’yle ilgili düpedüz suç olan açiklamalari, ‘yolsuzluklari kendimiz temizleriz’ türünden mantik disi sözleri, panigin o cenahta pek akil birakmadigini gösteriyor.
Havuz medyasinin görevli elemanlari da Anayasa Mahkemesi’nin ‘darbeci’ oldugunu utanmadan, sikilmadan, kizarmadan söylemeye basladilar. AKP’li olmayan her yargi mensubu onlara göre ‘darbeci.’
Iktidarimizin güzide hirsizlarina mahkeme begendiremiyoruz.
Yüzde yüz AKP’li olduguna emin olacaklari bir yargi düzeni kurana kadar her mahkemeyi de, yargici da anlasilan ‘darbecilikle’ suçlayacaklar.
‘Vakit bu vakit, çal gitsin’ anlayisiyla soyguna girisince, ayakkabi kutularina doldurulan milyonlarca dolarin bedeli de böyle panik içinde deli danalar gibi kivranmak oluyor iste.
Hukuktan kaçmaya çalisirken de daha fazla suç isliyorlar.
Ne kadar kivranirlarsa kivransinlar, ne kadar saçmalarlarsa saçmalasinlar, o dosyalar kaybolmaz, bugün degilse yarin, yarin degilse öbür gün o dosyalardan yargilanacaklar.
Bütün o suçlar devletin kayitlarina girdi, degil TIB binasini, toptan devleti topraga gömseler o dosyalar gene ortaya çikacak.
xxxxxxxxxx
Siyasal iktidar, bir yandan paralari çaliyor bir yandan da ‘yolsuzluk ve rüsvet’ iddialarinin ‘paralel darbe’ oldugunu söylüyor.
Suçüstü yakalanan bir hirsizin ‘bunlari miki yapti’ demesiyle, ‘paralel yapi yapti’ demesi arasinda hukuk açisindan hiçbir fark yoktur. Ikisi de ayni derecede saçmadir.
Iki açiklama da hirsizin yargilanmasini engellemez.
Üstelik ortada çok kuvvetli kanitlar var.
Ayakkabi kutularini, yatak odalarindaki kasalari, para sayma makinelerini, ortaya saçilan onca kanit ve ifadeyi görmezden gelseniz bile, olayin yargiya tasinmasindan sekiz ay önce 18 Nisan 2013’te MIT tarafindan düzenlenen ‘45650928’ sayili ‘Riza Zarraf’in faaliyetlerini’ içeren rapor duruyor ortada.
O raporu yazan MIT de mi ‘paralel’ yapi?
xxxxxx
Siyasal Islam’in ve bundan zikkimlananlarin ar damari çatlamis.
Dertleri ‘aksirinciya, tiksirincaya’ kadar çalip, hesap vermeden yargidan kaçmak.
Iktidarin hirsizlari çaldiklari o paralari huzur içinde yiyemeyecek, hayatlarini korku içinde geçirip, sonunda yarginin önüne çikacaklar.
Bu kaçinilmaz sonucu önlemeye çalistikça da daha fazla suç isleyecekler.
xxxxxxxxxxxxxxx
Yargidan böyle korkuyla kaçmak, Siyasal Islamcilarin ‘ahlak’ anlayisinin nasil iflas ettiginin de somut bir göstergesi.
Mahkemelerden zorbalikla kaçmalari bu cenahtaki ahlaksizligin boyutlarini ortaya koyuyor.
Hiçbir ahlaki degerleri yok.
Ahlaklari yok.
Parayi bulduklari anda bu ‘Siyasal Islamcilar’ ahlaktan da, dürüstlükten de vazgeçmisler.
Dogrusu ya Siyasal Islamci’larin bu kadar paragöz ve hirsiz olacagini kimse tahmin edemedi, Cumhuriyet tarihinin en büyük hirsizlarinin Islamcilarin arasindan çikacagi kimsenin aklina gelmedi.
28 Subat’in bankalari soyan darbecileri bunlarin yaninda ‘çaylak’ kaldi.
xxxxxxxxxxxxxx
Hâlbuki AKP’yi kurarken ‘Parti Programi’na bakin neler yazmislardi:
‘* Siyasetin kirlenmesini önleyen yasal düzenlemeler yapilacaktir,
* Siyaset bir rant araci görüntüsünden kurtarilacaktir,
* Seçimle gelen herkesin kanunen vermek zorunda oldugu mal bildirimi seffaf olarak kamuoyunun bilgi ve denetimine sunulacaktir,
* Milletvekili ve bakanlarin yargilanmalari önündeki anayasal engeller kaldirilacak; dokunulmazlik, tüm kamu görevlilerinin yargilanabilmeleri önündeki engeller ve ayricaliklarla birlikte ele alinacak ve milletvekillerinin Meclis çalismalarindaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir,
* Siyaset alaninin daraltilmasina ve sayginliginin gölgelenmesine dönük tüm tesebbüslere karsi kararli bir politika izlenecektir.’
Nereden nereye?
Hala partisinin programina dönüp bakacak cesareti olan birileri kaldi mi orada?
Parti programina bakilirsa bunlar dürüstlügü biliyorlar, dürüstlügü bilmediklerinden hirsizlik yapmiyorlar, sadece parayi dürüstlükten daha fazla sevdikleri için çaliyorlar.
Bugün yöneticilerine bu parti programini hatirlatacak olan dürüst bir AKP’li çikarsa, onu hemen ‘paralel’ diye atarlar partiden.
Herhalde su siralarda bu programdan söz etmek de yasaklanmistir parti içinde.
Sadece söyledikleriyle yaptiklari arasindaki fark bile Islamciligin ‘ahlak’ erozyonunun ne boyutlarda oldugunu sagduyulu tüm insanlara gösteriyor.
xxxxxxxxxxxxxxxxx
Okumussunuzdur, dün bir Sayistay raporu yayinlandi.
Sayistay raporuna göre Soma AS 2013 yilinda devlete 2.3 milyon ton teslimat yapti.
Sayistay’in mercek altina aldigi 1 milyon 549 bin 311 ton karisim yikamaya verildi.
Bundan da sadece 768 bin 791 ton temiz kömür elde edilebildi.
Kalan 780 bin 520 ton çöpe gitti. Kömür diye tas satmislar devlete.
Devleti yönetenler de kömür diye tasi alip parasini ödemis.
Bu, Soma AS’ye haksiz bir biçimde fazla ödeme yapildigini, devletin yaklasik 49 milyon TL kadar zarara ugratildigini gösteriyor.
Isler böylesine sefillesmese, 17-25 Aralik seyhülislamlari, göbeklerini çatlatarak ‘hirsizlik’ ile ‘yolsuzluk’ ayrimlarinda slalom yapar mi?
Müslüman ahlak bu mu?
Böyle bir ahlak ya da ahlaksizlik hangi dinde var?
xxxxxxxxxxxx
‘Kemalist Cumhuriyet’ten ‘Demokratik Cumhuriyet’e geçme umudu içindeydik
AKP bu umudun partisi gibi göründü
Çünkü programlarina utanmadan sunlari da yazmislardi:
‘Partimiz, gelenegin ve geçmisin birikimiyle ülkemizin sorunlarina, dünya gerçekleriyle paralel biçimde, özgün ve kalici çözümler sunmayi hedefleyen, topluma hizmet etmeyi esas alan, ideolojik platformlarda degil, çagdas demokratik degerler platformunda siyaset yapmayi benimseyen bir partidir.
Partimiz bu vasfiyla tüm vatandaslarimizi cinsiyetleri, etnik kökenleri, inançlari ve dünya görüsleri ne olursa olsun ayirim yapmaksizin kucaklamaktadir. Bu çogulcu anlayis temelinde, yurttaslik bilincinin gelistirilmesi ve üzerinde yasamakta oldugumuz vatana mensup ve sahip olma gururunun bütün yurttaslarimizla paylasilmasi, partimizin temel hedeflerindendir.
‘Herkes özgür olmadikça kimse özgür degildir’ özdeyisi, partimizin temel ilkelerindendir. Partimiz, bireyi bütün politikalarin merkezine alarak demokratiklesmenin saglanmasini, temel insan hak ve özgürlüklerini temin etmeyi ve korumayi en önemli ödevleri arasinda sayar. Partimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlügünün, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, sivillesmenin, demokratiklesmenin, inanç özgürlügünün ve firsat esitliginin esas kabul edildigi bir zemindir.
Toplumlari ve devletleri tahrip eden yozlasma, yolsuzluk, usulsüzlük, çikarcilik, iltimas, hukuk önünde ve firsat açisindan esitsizlik, irkçilik, partizanlik, despotluk gibi olumsuzluklar partimizin en yogun mücadele alanlaridir.’
xxxxxxx
Parti Programi’na bunlari yazan siyasal iktidar, 2011 seçimlerinden sonra iktidar sahiplerine hirsizligi serbest kilan bir ‘siyasal Islam cumhuriyeti’ kurma hayali görmeye basladi
Laikçi Kemalist bir rejimden demokratik bir düzene geçilecek gibi yapip, rejimin otoriter unsurlarini koruyarak siyasal Islam görüntülü bir talan düzenine dümen kirdi.
Islam kilifi içinde bir hirsizligi zorbaca dayatmaya çalisiyor simdi.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Her türlü suçu isleyerek mahkemeden kaçmayi ‘paralel darbe’ basliginda topluma yutturmaya kalkan, ‘din fasizmini’ rehber edinmeye yeltenen hukuk disi bir güç bu ülkeyi esir mi alacak, yoksa toplum bu yükten kurtulacak mi?
2015 yili bunun cevabini görecegimiz yil olacak.
Eger bu hirsiz ve hukuksuz iktidar isbasinda kalirsa 2015 ve 2016, cumhuriyet tarihinin en korkunç dönemlerinden biri olmaya aday demektir.
Islenecek suçlarin haddi hesabi olmaz.
———————————————
Gazete 360-5 Ocak
Mehmet Altan