Siyaset doktrin gelistirme sanatidir
Mahatma Gandi bir konusmasinda söyle diyor. ‘Ne zaman sömürgeci Ingilizlere karsi birlik olusturulursa, sömürgeciler bir inegi kesip müslüman ve hindularin geçtigi yola atarlar. Böylece sömürgecileri birakip birbiriyle ugrasirlar. ‘
Bugün çok görüsün, çok aklin hakim oldugu Kürt siyasetine ragmen, esgüdüm bir analyisla Kürt mahallelere cehennemi bir azap dayatiliyor ve yoksul Türk gençleriyle Kürt gençleri komik bahanelerle birbirini kirimdan geçirmeleri kaba ve dogmatik siyaset anlayisina rahatlikla propaganda malzemesi yapiliyorsa, yasananlar siddeti ve kirlenmisligi ret eden Kürt siyasetinin negatif kanadinin yetkin ve demokratik bir yapilanmada olup olmadigini düsündürecek.
Düsündürecek, çünkü Kürt ergenekonu ve feodal yapinin genetigine uygun imtiyazli bir sinifin zulmünü zalime kar sayici, acilarin üstüne çullanarak 17 bin kurban yakininin Kürt ergenekonu ve korucu çeteciligin kucagina itip boyun egise zorlamanin, yarali insanlardan hafiza yitimi beklemenin adi Kürtlerin birlikteligi sayiliyor. Yetmiyormus gibi yasanan hoyratça yikimlar Kürt cografyasinda ekolojik ve toplumsal felaket getirirken, üç agaci bile eko sistemin dogal sermayeye armagani sayip yikim araçlarinin önüne dikilen Malkoçogullarina, Tarkanlara nedense rastlanmiyor, sorusunu akillara getiriyor. Bu yaklasimin, yakalanan görüsme sürecinin ufukta beliren barisa evrilecegi umutlari yeserterek dogasina uygun yüzlesmeyi getirip hukuki bir zemine oturtulmasindan duyulan korkudan soyut olmadigi, kazanimlarin sasi sol mantikla ‘seni baskan yaptirmayacagiz, ‘gibi kaba ve sloganci velveleye nasil kurban edildigini hatirlatmiyorsa, negatif Kürt siyaseti akademik düzeyde tartisilmamis demektir.
Demekki negatif Kürt siyaseti önce kendi içinde dedikoduya dayali çelmeciligi birakip dayanismaci, müdahaleci yasamsal projeler üreterek pozitif bir bakisla toplumun taleplerine uygun doktrin, yani siyasal olaylarda ortaya çikan ilke ve kavramlar gelistirmelidir. Çünkü siyasette rotayi sasirtan irkçi dalgalanma, bu tehlikeli dalgalanmanin tetikledigi yoksul ocaklara ates düsüren çatisma ortami ve Kürt sorununun aciliyeti, siddeti ret ediciligi yapay duvarlar arasinda hapsedilmeyi kaldiracak durumda degil.
Örnegin, tarafsiz bir bakisla degerlendirilecekse, toplumun degisik katmanlarindan gelmis, demokratik ve degisimci kadrolarca kurulup biçimlendirilmis HAK-PAR, Kürt milliyetçiligini, Kürt tarihi ve felsefi düsünceyle modern kavramlar üstüne oturtarak Kürt sorununun çözümü baglaminda öncelikle Kürt dilinin serbestçe konusulmasini ve egitim dili olmasini istemektedir. Çünkü dil, hak ve özgürlükleri teminat altina alici ilk ögedir. Siyasi pozisyon olarak kültürel liberalizmi savunan HAK-PAR, Türkiye’nin federal bir yapiya bürünmesini savunarak alt yapisi bos hareketlerden ayrilmaktadir.
Federasyon, akil yoksunlugu ve bilgi eksikligince tanimlanmaya çalisildigi gibi öcü degil. Aksine Cografi yapilarina göre Kürtlerle Türklerin aralarindaki anlasmaya göre dar ölçekte içislerinde özerk olmak demektir. Bu yapilanma siyasal üst devlet anayasasina aykirilik teskil etmez. Vatandasin çelisen yasalara muhattap olmasi durumunda, üst yasalara basvurmasi ve üst yasalarin belirleyici olmasi hukukun kendine, toplumun da hukuka güveninin sarsilmasinin önünü kesmek bakimindan önemlidir. Federasyon ayni zamanda disariya karsi Kürtlerle Türklerin bir siyasal güç oldugu kadar içeride de siyasetin kimyasinin bozulup patolojik bir vakaya dönüsmesiyle zat’a mahsus güç eksenli çag disi orta dogu rejimlerini hatirlatici monarsiye öykünmenin de önünü tikamaktadir. Bu da topluma monarsiyi taniyip firsat verilmemesi gerektigini hatirlatmaktadir.
Monarside hükümdarin (Türkçesi Kral veya Kagan’in) her eylemi dini ayin niteligindedir. Zaten etimolojik anlamina bakilirsa, monarsi bir kisinin yönettigi devlet düzenidir. Zenginler ve güçlüler kollanir, etkili din adamlari kullanilmaktadir. Böylece kral veya kagana tanrisal bir nitelik verilmistir. Bu dini agirlikli tanrisal nitelik, kral veya kagana cezalandirma/bagislama yetkisi vererek dini ve yargiyi denetim altinda tutmasini saglamaktadir.
Yasamini halkinin ahlaki olgunluga erismesine adamis, Yunan felsefesinin en büyük filozofu ve akademisyeni Sokrates’in, yargiç kral tarafindan baldiran zehiri içirilerek ölüme mahkum edilmesi gibi.
Ali KIZILAY
Emekli Ögretmen-YAZAR
Ali Kizilay