Makale

Siyasi gidisat umut vermiyor

Uzun zamandan beri Türkiye’de ekonomi çökme sinyali veriyor. Giderek reel sektörde gelir kaybi yasaniyor, rantiye kesimi eski görkemli günlerine dönmüstür.

Gerek tarim ve hayvancilikta, gerekse sanayi sektöründe artan girdi fiyatlari üretimi dar bir bogaza sokmustur. Hizmet sektörü de piyasalara paralel olarak irtifa kaybediyor. Tüketicinin alim gücünün hizla düsmesi, ekonomiyi felç etmistir. Üretici ya ürettigini pazarlayamiyor ya da maliyetinin altinda pazarlamak zorunda kaliyor. Bu ise üretme istek ve motivasyonunu ortada kaldiriyor.

Bu ülkede giderek orta sinif yok oluyor. Alt gelir gruplari zaten artik hayata zor tutunuyorlar. Söz gelimi açlik siniri 2.124 lira iken, Asgari Ücret 2.023.liradir. Milyonlarca asgari Ücretli Açlikla bogusuyor. Öte yandan issizlik ordusu gün geçtikçe büyüyor. Insanlar artik et yemegi degil sebze yemegi bile hayal edemiyor. Yaza girerken halen sebze meyve fiyatlari el yakiyor…

2013 yilindan bu yana hükümet AB’ye tam üyelik hedefinden uzaklasmaya basladi. Artik AB baskisiyla da olsa demokratik reformlar yapilmiyor. Ülkede güçler ayriligi giderek güçler birligine dönüstü. Yasama, Yürütme, Yargi arasindaki farklar siliklesmeye basladi. Yasama ve Yargi, Yürütmenin yedegine düsmüstür. Medya iktidarin boruzani haline gelmistir. Farkli düsünme, düsünceyi özgürce ifade etmek gerilerde kalmistir.

Türkiye toplumu heterojen bir toplum. Bünyesinde farkli etnik yapilari, sinif ve katmanlari barindirmasina ragmen, siyaseti tekil ve tek renklidir. Topluma yön veren tüm siyasi partiler Üniter yapidan yana, hepsi ulusalci ve Türk Milliyetçiligini savunuyor. Birakalim farkliliklara tolerans ve hosgörüyü, benzerler bile bir birine tahammül edemiyor. Milliyetçilikte Iktidar Partisi ve ittifak ortagindan geri kalmayan Ana Muhalefet Partisi lideri linç ediliyor. Adeta burnu sürtülüyor. Homojen siyaset heterojen toplumu tasiyamiyor artik.

Türkiye 1789 Fransiz devrimi öncesindeki kosullara benzer bir durum yasiyor. 1789 devriminden önce Fransa ve Ingiltere 7 yil boyunca Amerika’da ki sömürge kolonileri üzerinde daha çok söz ve pay sahibi olmak ugruna savastilar. Fransa savasta yenildi. Ingiltere de savas nedeniyle ekonomik sikintiya girdi.

Ingiltere ekonomik sikintisini kolonilerden aldigi vergileri artirmakla gidermeye çalisinca, koloniler isyan ettiler. Böylece Amerika bagimsizlik savasi basladi. Fransa koloniler savasi kazansin diye iki milyar Franktan fazla mali yardim yapti. Lojistik destek verdi. Hatta kolonilere gönüllü savasçi bile gönderdi. Koloniler savasi kazandi.1883 yilinda Ingiltere Amerika Birlesik Devletlerinin bagimsizligini tanidi. Fakat bu arada Fransa ciddi ekonomik sikintiya girdi. Halk açlikla karsi karsiya geldi. 16. Lui daha fazla vergi toplayabilmek için uzun zamandan beri toplamadigi parlamentoyu topladi. Versailles Sarayin da lüks almis basini gidiyordu. Sarayin masraflari basli basina Fransiz bütçesini sarsiyordu. Halk ise ekmek bulamadigi için sokaklardaydi. Iste Bu kosullarda 16. Lui’nin esi o ünlü ‘ Halk ekmek bulamiyorsa, pasta yesin ‘ sözünü söylüyor. Tabi ki bunun sonucu 1789 Burjuva devrimi…

Türkiye 2011 yilindan beri Suriye’deki iç savasa müdahildir. Milyonlarca savastan kaçan Suriye mültecisini besliyor. Suriye muhalefetine de aktif destek veriyor. Bunun ülke insanina maliyetini bilemiyoruz. Ülkenin dört bir yanina dagilan Suriye mültecileri is piyasasini alt üst etmistir. Her köse basinda dilenen dilencileri ayri bir yara. Demografik yapiyi etkiliyor, sosyal ve kültürel dokuyu zedeliyor. Kuskusuz zulüm ve savastan kaçmak bir haktir. Türkiye Suriye iç savasina müdahil olmadan, Birlesmis Milletler ve Avrupa’nin da destegini saglayarak, mültecilere daha da insanca yasama imkani saglayabilirdi. Türkiye’nin Suriye iç savasina dogrudan ve dolayli müdahaleleri, hakkinda taraf haline gelme algisi olusturmus. Bundan dolayi da, Küresel ve Bölgesel Güçler Türkiye’nin Mülteci yükünü hafifletici adimlar atmaktan isteksiz davranmislardir.

Suriye’de 8 yili askindir süre gelen iç savas, Esed yönetiminin yerini saglamlastirirken, Türkiye’de siyasal istikrari tehlikeye sokmustur.
Bir yandan S 400 ler, F 35 ler ve silahlanmaya yapilan yatirim, öte yandan Anti-Kürt siyaset, Türkiye Ekonomisini ciddi dar bogaza sokmustur. Nüfusun üçte biri Kürt olmasina ragmen, Kürt siyaset alani bombos. Sistem özgün Kürt siyasetine izin vermiyor. Fakat bu durum sistemi islemez hale getiriyor.

Verili durumda mevcut siyaset kurumu umut vermiyor. Giderek bu günkü etkili siyasi partiler, kitleler nezdinde itibar kaybediyor. Sistemin vasileri de bunun farkindadirlar. Bunun için yedek alternatifleri, isletmeleri devreye sokmaya çalisiyorlar. Fakat istetmeler Türkiye siyasetini çok fazla yürütemeyecekler.

Heterojen toplumun dokusuna uygun heterojen siyasete ihtiyaç vardir. Çok kültürlü toplum yapimiza, çok renkli siyaset sart. Tüm toplum kesimleri yönetimde temsil bulmak durumundadir. Artik bol bol yedirilen milliyetçilik, ne yazik ki karin doyurmuyor.

Av. Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Genel Baskan Yardimcisi

Abdulmenaf Kiran

Back to top button