Makale

Siyasi Islam ve demokrasi

Müslüman ülkelerde demokratik sistemin yasadigi sikintilar uzun süre önce ‘Islam ve demokrasi bir arada yasayabilir mi?’ sorusunu gündeme getirmisti. Hz. Muhammed’in bir din teblig ederken bir devlet de kurma isini de üstlenmesi, Islam’in; toplum ve yasamin her alanini kusatan bir din olmasiyla sonuçlanmisti. Islam’in hükümleri insan oglunun yasalarindan üstün tutuldugunda, demokrasi de egilip bükülen bir rejim olabiliyordu.

Cengiz Çandar ve Taha Akyol bir kaç gündür Bati akademiyasinda Türkiye, Islam ve demokrasi üzerinde yapilan tartismalara yer veriyor ve bu tartismaya katkida bulunuyorlar.

Türkiye’nin son 10 yildir AKP iktidariyla yasadigi deneyim, Islam ve demokrasinin bir arada yasayamayacagini savunan kesim için somut bir örnek haline geliyor.

Ancak, Türkiye sivil toplumu, cemaatleri, Müslüman demokratlariyla baska bir gelisimin de ipuçlarini veriyor.

MÜSLÜMANLARDAN ITIRAZ

Ergenekon ve Balyoz davalariyla gündeme gelen, son dönemin antidemokratik uygulamalarinda AKP’nin suç ortagi olarak görülen Hizmet Hareketi, Kürt meselesinden hukuk devletine, çogunculuktan çogulculuga uzanan bir yelpazede daha demokratik bir tavir gelistirmeye çabaliyor.

AKP’ye teslim olmamis muhafazakar demokratlar, Türkiye’nin kendi degerlerini korumasi gerektigini ama demokratik bir hukuk devleti hüviyetine sahip olmasi gerektigini daha yüksek sesle dile getiriyor. ‘Siyasi Islam’a, Müslümanlar içinden ciddi itirazlar yükseliyor.

Türkiye’de Siyasi Islam bugün Erdogan’in kimliginde somutlanmis durumda. Sarayiyla bir sultanlik sistemi kuran Erdogan, bunu baskanlik seçimiyle perçinlemek istiyor.

Gidisatin giderek daha tehlikeli oldugunu görenler, seslerini yükseltme ihtiyaci hissediyor. Basbakan Davutoglu’nun 11’inci Cumhurbaskani Abdullah Gül ile görüstügünü açiklamasi, SABAH’in Gül aleyhindeki yayinini daha anlamli kiliyor. Hatirlarsaniz SABAH’in bir kösesinde durduk yere bir ‘Abdullah Gül niye hala Huber Köskü’nde kaliyor?’ yorumu çikmisti.

Son gelisme SABAH’in bu haberinin etik bir kaygidan degil, gözdagi verme amacindan yola çiktigini açikça göstermis oldu.

‘TEK ADAM’A ORTAK TEPKI

Görev süresinin son dönemini Erdogan’i memnun etmekle geçiren Abdullah Gül de sonunda sessizligini bozdu ve ‘Türk Tipi bir baskanlik sistemine’ karsi oldugunu açikladi.

AKP içinde Erbakan’in son dönemindekine benzer bir demokratiklesme arayisinin nüveleri görülüyor gibi. Tek adamligin sonunda kendi siyasi çizgilerine de zarar verecegini görenler, dayanismaya basliyor.

Sonuçta parti içinde baslayan, seçimlerle süren bir demokrasi kültürünü yasamis, bedelini ödemis ama meyvesini almis ciddi bir ekip var. Ve bu ekibin seçime dogru daha da aktif hale gelecegi anlasiliyor.

Hakan Fidan’in istifa edip aday olmasiyla baslayan süreç, tek adamliga muhafazakar kesimden yükselen tepkinin bir sonucu olarak da okunabilir. Islamla demokrasi belki de bu mücadeleler sonucu bir arada var olabilecek.

——————————————————-

Millet-22 Subat

Ergun Babahan

Back to top button