Siyasi Partiler Kanunu ve siyasi ayip
Eser KARAKAS
Türkiye’de iki yeni parti kuruldu, DEVA (Babacan) ve Gelecek (Davutoglu) partileri.
Bu partilerin baskanlarinin biri (Babacan) Disisleri Bakani, hem de AKP’nin en basarili dönemlerinin ekonomiden sorumlu bakani, digeri ise eski Basbakan ve Disisleri Bakani.
Benim kisisel kanaatim Babacan’in bu süreçte, büyük bir ekonomik kriz ve yüzde yirmiye yaklasacak resmi issizlik sürecinde, Davutoglu’na oranla daha sansli bir profilinin olacagini ama iki partinin de Türkiye’de siyasi dengeleri etkileyecek oy oranina ulasacagini düsünüyorum.
Iktidar çevreleri ve besleme basin ise her iki partinin de yüzde bir dolayinda oy oranina ancak ulasacaklarini tahmin ediyorlar, daha da ötesi güvendikleri kamuoyu arastirma sirketlerinin bu oranlari isaret ettiklerini ifade ediyorlar ama burada bir tuhaflik var.
Hem oy alamayacaklarini tahmin ettikleri partileri her gün elestiriyorlar, dillerinden olumsuz anlamda düsürmüyorlar hem de bu iki partinin ilk genel seçimlere girememeleri için ayipli yasa degisiklikleri yapmak istiyorlar.
Bu ayipli degisiklik çalismasinin basinda Devlet Bahçeli var, Prof. Naci Bostanci (AKP) da ‘ortak bir hukuk çalismasi baslattiklarini’ ifade etti.
Ayipli diyorum, üç nedenden:
Birincisi; 1983’den beri büyük bir sorun odagi oldugunu ifade edegeldigimiz Siyasi Partiler Kanununun degismesi için parmagini oynatmayan AKP ve MHP’nin bir siyasi tehdit algisi karsisinda hemen birlikte bir yasal düzenlemeyi gündeme getirmeleri.
Ikincisi; Yasada yapilacak degisiklikle (muhtemelen 36. Madde) partilerin seçimlere girmesi engellenecegine ayipsiz siyasilerin partilerin önünü açmalari, siyaseti daha rekabetçi yapmalari gerekiyor.
Üçüncüsü ise; Prof. Naci Bostanci’yi eskiden tanirdim, ‘tanirdim’ diyorum çünkü benim tanidigim Prof. Naci Bostanci partilerin seçimlere girisini engellemek için yasal düzenleme yapacak bir adam degildi, AKP’nin degisim dedigi de bu olsa gerek.
Yapilmasi gereken, erken ya da zamaninda, çok yasamsal bir genel seçim olacagi simdiden belli bir seçime giderken tüm siyasi hareketlerin özgürce TBMM’de temsil edilebilmelerini gerçeklestirecek anayasal, yasal degisiklikler olmali ayipsiz siyasiler için.
Hukukçu olmadigim için somut bir öneride bulunmaktan imtina ediyorum ama Anayasanin 67. Maddesinde ifadesini bulan ‘temsilde adalet, yönetimde etkinlik’ dogru ve iyi formüle edilmis ilke çerçevesinde tüm siyasi görüslerin önünü açacak, yüzde on ayipli baraj dahil, bir düzenleme siyasi ahlak açisindan gerekiyor dogrusu.
Dahasi da, yeni ‘Cumhurbaskanligi Hükümeti rejiminde’ TBMM’nin belirleyiciliginin azaldigi bu ortamda yasa koyucunun ‘temsilde adalet’ ilkesini ‘yönetimde etkinlik’ ilkesinin önünde degerlendirmesi de kanimca yine siyasi ahlaka daha uygun olacaktir çünkü artik ‘yönetim’ TBMM’den çikmiyor, ‘yüzde elli arti bir’ gerektiren Cumhurbaskanligi seçimi tarafindan belirleniyor.
Erdogan ve AKP, MHP’yi de stepneye alip, ciddi tehlikeye giren yüzde elli arti bir prensibinden de baska çözüm arayisi içindeler.
Bir ülke kurumsallasmama için neden bu kadar çirpinir, anlamak kolay degildir dogrusu.
Yarin da, Siyasi Partiler Kanununun (SPK) seçimlerle dogrudan ilgili olmayan ama, çok israrliyim, hukuk sistemimizin en ayipli maddesi üzerine yazi yazmak istiyorum.
Belki de siyasi ahlak meselesini esas SPK 89. Maddesi üzerinden tartismak lazim.
——————————————————–
Arti Gerçek- 26 Mayis 2020
Eser Karakas