Makale

Siz o Daglara Çikamazsiniz!….

Dag deyince akla hemen Kürtler geliyor. Ama ben onlardan bahsetmiyorum. Onlar o alanlari terketme hazirligi içerisinde, zaten olmasi gereken de buydu.

Anlatmaya çalistigim, daglari Kürtlere, solculara ve digerlerine mecbur kilanlar.

Yargitay, büyük çogunlugunun cezasini onaylayinca Balyoz davasinin hükümlüleri açisindan klasik deyimle „sözün bittigi yer’ e gelmis bulunuyoruz.

Gerçi basbakan sürecin devam ettigini söylüyor; daha Anayasa Mahkemesi´ne bireysel basvuru hakki ve Avrupa Insan Haklari Mahkemesi var sirada. Onlar da ayni düsüncede olmali ki her Avrupa Birligi karsitinin yaptigi gibi dava henüz hazirlik asamasindayken, solugu AIHM´de aldilar.

Ama ben sonucun fakli olacagini düsünmüyorum. AK Parti´nin AIHM´ni ele geçirdigini, hatta cemaatin AIHM´deki yargiçlari satin aldiklarindan haberleri yok bu garibanlarin. Dolayisiyla sonuç belli: „Darbe yapmak da darbeye tesebbüs de büyük bir suçtur ve siz o suçu islediniz’ diyecek.

Bu dudumda tek seçenek kaliyor geriye: Savasmak…

Mahkemeleri zaptedilmis, ordulari ele geçirilerek „kagittan kaplan’a dönüstürülmüs, karakollarina girilmis, okullarinda Türküm-dogruyum zirvalari kaldirilmis ve memleketin her kösesi bilfiil isgal edilmis bir ülkede savasmak sadece bir hak degil bir görevdir de…

Cumhuriyet sadece darbe yapilarak savunulmaz. Üniversite kampüslerinde veya baskalarinin düzenledigi kapali salon toplantilarinda, kuyruguna basilmis sevimli köpek yavrulari gibi bagirarak da korunmaz cumhuriyet…

Yeri geldiginde savasmasini bilmeli. Mustafa Kemal aynen öyle yapmisti. Onun askerlerine de bu yakisir.

Daha ne duruyorsunuz? Yillar yili bizleri sürdügünüz o daglar simdi sizi bekliyor.

Biliyorum Cudi´ye, Munzur´a, Nurhak´a çikmayacaksiniz. Oralarda 72´de, 82´de, 92´de genç bedenlerden akittiginiz kanlarin agir kokulari var. Sadece o da degil, 72´de katledilen çocuklarin çocuklari var oralarda. Onlari da oraya siz çikardiniz. Hatta katledilen o çocuklarin katledilen çocuklarinin çocuklari var simdi oralarda. Büyüdüler ve onlara da o dagi siz gösterdiniz. Kimileri büyüyemediler bile. Anlayacaginiz tam yüz yillik birikmis bir öke var oralarda.

Siz o daglara çikamazsiniz!….

Kaçkar Daglari ne güne duruyor? Toros, Anti Toros, Amanos, Erciyes, Aladaglar hele hele Ilgaz… Ilgaz ki „sen Anadolu´nun bir yüce dagisin.’ Yüce daglari böyle öksüz birakmak Mustafa Kemal´in askerlerine yakismaz!

Gerçi o daglarin da anlatacak hikayeleri vardir.

Daha sonraki yillarda „magaralada yediden yetmise zehirli gaz ile fare gibi zehirlenenler’ den bahsetmiyorum. „Kurtulus savasi’ öncesi ve sonrasinda Karadeniz, Bati Anadolu, Ege, Akdeniz ve daha birçok yerlesim bölgesinin nufus yapisi ile ilgili basit bir arastirma bile bize bu hikayelerin „ana fikrini’ vermeye yeter. Bunlardan da bahsetmiyorum.

50´lerin sonlarinda üniversite gençligini sokaklara döküp yaratilan kaos ortaminda „durumdan vazife çikararak’ yönetime el konulmasindan bahsediyorum. Yani darbelerden…

Daha sonra 68 gençliginin sokaklara, daglara sürülmesinden.

68 hareketinin kadrolarindan Sarp Kuray, 9 Ocak 2006 tarihli röportajinda pasalarin istegiyle nasil eylemler yaptiklarini anlatiyor. Muhsin Batur, MGK’da yapacagi konusmasinin içerigine uygun olsun diye Yükselis Koleji’ni bombalatmis. Bunu da Kuray’in ekibinden istemis. Ne kadar tanidik „eylemler’ degil mi?

Denizler, ordudaki ‘devrimci pasalardan’ o kadar eminlerdi ki, avukatlari Halit Celenk idam ihtimalinden sözedince „Halit Abi neremizden asacaklar bizi, ayaklarimizdan mi?’ diyorlardi. Oysa durum çok ciddiydi. Onlar bunu anlayincaya kadar Ulucanlar´da idam saphalari kurulmustu bile…

Bu kez „durumdan vazife çikarmayi’ basaranlar solcu generaller degildi; ama generallerdi…

Sonra bizim kusak, 78´liler kurbani oldu bu kanli senaryonun. Yine dalga dalda daga ve sokaklara sürüldük, birileri „durumdan vazife çikarsin’ diye. Dogrusu biz de pasalarimizin sözünü pasa pasa dinledik.

Sonra Kürtleri sürdüler daglara… „Baska sansiniz yok diyerek.’ Yine tipis tipis gittik. 30 yil sonra anladik ki dagin fazla bir tilsimi yokmus; çikmak kolay, inmek zormus…

Daha sonra „islamcilari’, „seriatçilari’, „cemaatçileri’ sürmeye çalistilar o daglara…

Ama onlar bizim kadar saf, bizim kadar zavalli degillerdi. Bulunduklari yerleri terketmediklerinden bu oyunu kaybeden sonunda darbeciler oldu.

Simdi kalkip bize „mazlumlar’i oynamaya çalisiyorlar.

Günümüzün milliyetçi-ulusalcilarina dönüsmüs eskinin devrimcileri, solculari, sosyalistleri gibi, durumdan vazife çikaranlarin iskence merkezlerinde geçirilen „beyin sarsintisi’ sonucu aklimizi, bilincimizi hatta vicdanimizi yitirmis olsak bile arsivler, belgeler ve tarih kitaplari yalan söylemeyi beceremezler…

Daglara beyler daglara…

Cumhuriyetin bütün „kazanimlari’ bir bir elden gidiyor. Baksaniza Kürtçe egitim bile gündemde. Fazla degil 3-5 yil sonra Kürt çocuklari Dünyayi ana dillerinde taniyacaklar.

Daha da kötüsü olacak, Tunceli´nin adi Dersim, Bingöl´ün adi Çewlik olacak. Hem de „w’ ile, hani su tuvaletlerde kullanip da bu ülkeyi beraberce savundugunuz „Kürt kökenli Türk kardeslerinizin’ kullanmasina tahammül edemediginiz „w’ ile…

Daha da beteri de war…

Cemevleri ibadethane olarak taninacak, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler, Ezidiler ibadetlerini artik o korku duvarinin arkasindaki gizli mabedlerde yapmayacak, haçlarini tas duvarlarinin içerisindeki zulalarda gizlemeyecekler. Bunlar AK Parti ya da AB istedigi için degil, tarih kitaplari böyle yazdigi için olacak. Sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji, tarih, cografya, hatta matematik, hatta kimya, hatta fizik öyle emrettigi için olacak.

Daglara beyler daglara….

O daglar simdi milli kahramanlarini bekliyor. Onlar için sözün bittigi yerdeyiz çünkü. Hasan Celal Güzel „demokratiklesme paketi’ henüz açiklanmadan „Kürt reformunu’ içine sindiremediginden „daga çikacagim’ diye kükremis.

Hasan Celal Güzel, ne kadar da güzel…

Hiç önemli degil, adi Hasan Celal Güzel olan bu 140 kiloluk çok degerli agir siklet devlet adaminin, iki babayigidin yardimiyla yerinden kalkabilmesi… Kollamaya çalistiklari cumuriyetin vatandaslarinin ezici bir çogunlugunun cumhuriyet düsmanlarinin pesine takimis olmasinin da hiç bir önemi yok.

Niyet önemli niyet! Ne demisti ulu önder:

„Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde’ olduklarinda „istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düsersen muhtaç oldugun kudret (bacaklarindaki pörsümüs kasta degil) damarlarindaki asil kanda mevcuttur…’

Daglara beyler daglara…

Ziya Laçin

Balkêş e ?
Close
Back to top button