Makale

Sol ve “kitle” çizgisi

Avrupa sorunlari üstüne bir toplantiya katildigim için T24’te bir yazimi aksattim. Toplantinin gayri resmî adi “Avrupa’nin encami” olabilir. Avrupa Birligi, ilk adimlarin atildigi günlerden bu günlere geldikçe, bir seyler kazanmistir mutlaka; ama “sürekli” denebilecek sekilde umut ve inandircilik kaybetti. “Brexit” olayindan bu yana da, bu fikre gönül vermis birçok insanin gözünde bu umut ve inandiriciligin en fazla dibe vurdugu dönemi yasiyoruz sanirim. Britanya referandumunun en büyük zararinin Britanya’nin kendisine olacagindan fazla bir süphem yok; ama bu olayin AB’ye zarar vermedigini söylemek zor. Bence zaten süregelmekte olan Avrupa krizinin bir yeni halkasiydi ve zincirin kendinden sonra da kesintiye ugramadan devam etmesine katkida bulundu.

Brexit’i gerçeklestiren belli basli aktörler arasinda, kitleler arasinda yayginlasan hosnutsuzlugu sömüren (AB düsmanligi yaparak), ama bu hosnutsuzluga yol açan etkenleri yok etmek konusunda hiçbir fikri olmayan “popülistler” oldugunu biliyoruz. Epeyce de yazildi çizildi bu konuda. Ama “popülizm” deyince bu konu “Brexit”le baslamiyor; “Brexit”le bitmeyecek. Avrupa’nin her yerinde “sag popülizm” yaparak icabinda iktidara da yürüyen “önderler” var. Onar var, ama ayni zamanda sagin ya da solun geleneksel partilerinin de bu tip adamlari taklit etmeye baslandigini görüyoruz.

“Avrupa’nin Encami” derken ele alip tartisacak çok ugursuz konu var, ama “sag popülizm” ve “otoriterlesme” bizim toplantinin konularinin basinda geliyordu. Kaynaklari, gelisme çizgileri farkli, ama bu “ikili” Türkiye için de “ayniyla vaki.” Yani, baslangiçlar benzemese de sonuç bayagi benziyor.

Bu, niçin böyle oldu? Ne oldu da is buraya geldi?

Herhalde söylenecek çok sey var: Önerecek birçok açiklama var. Bu derece yaygin bir olayi açiklamak için sayilacak bir etken, iki etken yeterli olmaz.

Ben de olguyu toptan açiklamaya kalkismayacagim burada. Her seyin anahtari olmadigini bildigim bir etken üstünde duracagim bu yazida. O da su: Dünyada solun siyaset dünyasindan büyük ölçüde çekilmesi. Bu, Sovyetler Birligi’nin çökmesiyle baslamadiysa da ondan sonra iyice hizlanan ve yayilan bir süreç baslatti. Birçok kereler yazdigim gibi, Sovyet tipi bir sosyalizmden sorumlu olmayan sosyal-demokrasi de bu süreçte yara bere içinde kaldi. Tabii sosyal-demokrasinin kendisinin bu çöküntüde payi var: Sol bir gelecege iliskin insanlara sunacak bir hikâye (ama “ütopya” degil, gerçeklesebilir bir hikâye) sunamadi. “Kapitalizmi daha rasyonel ve dolayisiyla daha âdil bir biçimde isletiriz” vaadi, “farkli bir gelecek” vaadi degil.

Bu durum, Sovyet çöküntüsünün bütün sosyalizmin üstüne basan gölgesiyle birlesince, en önemli olay, solun yoksun kitlelerle iyi kötü kavrayabildigi baglari da koptu.

Klasik örnek: Paris’in yillardan beri Komünist Parti’nin oy depolari olarak bilinen mahalleleri, simdi oylarini Le Pen’e veriyor.

Burada da yoksullar “sag popülist önder”i desteklemekte. Ama burada zaten solun kitlelerle anlamli bir bag kurdugu görülmemisti. Onun için “kopan” bir bagdan söz etmek çok anlamli degil

Solla bagi kopan kitleler simdi pek çok yerde sag popülizmi destekliyor, daha dogrusu o tür çizgilerin ardinda sürükleniyor.

Söyle bir mekanizma: Sola “sol” diyeceksek, birtakim ilke ve degerleri benimsedigine inanabilmekteyiz. Örnegin göçten sakinmak için sinirina jiletli telden duvar çeken bir “devlet adami”nin “sol” olduguna inanamam. Alman solunun yolu, “Türkler disari” diye bagirmaktan geçmiyor. Evet, yiginla bu örnek sayilabilir.

Ama, “Brexit”in gerçeklesmesinin bir nedeni biziz! Türkler AB’ye girecek, o zaman, “serbest dolasim” ilkesi geregi, buraya da gelecekler, o halde biz AB’den çikalim.

Britanya isçi sinifinin “Çikalim” diye oy kullanan bireylerinden birçogu böyle düsündü; daha dogrusu, popülistler tarafindan böyle düsünmeye yönlendirildi ve inandirici, dogru buldu.

Bu durumda bir “sosyalist parti” ne yapsin?

Ciddi bir krize isaret ediyor bu veriler.

Bir yaziyi kesmenin en “iyimser” noktasi bu degil. Hikâyenin sonu da -umarim- bu degil. Kafa yormaya devam edecegiz; ama sorun ciddi.

————————————————–

T24- 27 Ekim

Murat Belge

Back to top button