Makale

Sorun Çözemeyen Ülke

Osmanli Toprak Düzeni, kabaca özetlersek, ‘Saray’ ile ‘özgür küçük köylü’ ittifaki üzerine kuruluydu.

Topraklarin sahibi, her seyin oldugu gibi padisahti ama ‘bir çift öküz’ün sürebilecegi kadar minik alanlarin zilliyeti köylülere birakilmisti.

Böylece ‘sermaye birikimi’nin, ‘feodallesme’nin, dolayisiyla Saray’a bas kaldiracak bir sosyal hareketlenmenin önüne geçilmisti.

***

Bu sosyal yapinin disindaki tek bölge Güneydogu’daki Kürt Bölgesi’ydi. Burasi feodal bir yapiya ve çok genis arazilere sahip asiretlerin mekâniydi.

1514 yilinda Yavuz Sultan Selim ile 23 Kürt beyligi arasinda imzalanan anlasmayla burasi özerk bir bölge haline getirilmis, Kürtlere bir bakima ‘muhtariyet’ taninmisti.

Küçük özgür köylü ile büyük arazilere sahip asiret yapisi o tarihten sonra birlikte var oldular.

Ama hep sorunlarla…

***

Ulus devlet ve Türklesme kipirtilarinin basladigi 1876 yilindan 1937 Dersim Isyani’na kadar bölgede 11 ayaklanma daha bas göstermistir. Ve hep askeri tedbirlerle bunlar bastirilmak istenmistir…

Sürekli iki sey eksiktir; biri bölgenin sosyo-ekonomik yapisini ziplatacak olan ekonomik kalkinma ve gelisme, digeri ise yönetim becerisi…

***

Alaturka bir kurnazlik ve tutarsizlikla zaman ve zemine göre durum idare edilmeye çalisilmis, anlamli kalici bir çözüm ortaya konmamistir.

Örnegin, muazzam bir vahsetle karsilasan Dersimliler, Rus isgaline karsi Osmanli hükümeti ile bir anlasma yaparak özerklik vaadiyle ‘savunma savasi’na girmislerdir.

Osmanli idaresinden aldiklari silah ve mühimmatla, dogrudan Osmanli ordusunun emrine girmeden Ruslara karsi durma karsiliginda Dersimlilere ‘bagimsiz çatisma hakki’ taninmistir.

Öyle ki Ruslar geri çekildikten sonra Osmanli idaresi Dersimlilere ve bu asiretlere madalya ve hediyeler vermistir.

Dersim Isyani’nda idam edilen Seyit Riza ise ayrica ödüllendirilerek Erzincan’da ‘Il Idaresi Üyeligi’ne atanmistir…

Isine gelince ‘Il Idare Üyesi’, isine gelmeyince idam.

Ama sorun hep ayni yerde, hep ayni agirlikta kalmistir.

***

Gene Kürt Sorunu açisindan çok talihsiz bir dönemdeyiz…

Gene gözyasi, gene kan ve aci, gene siddet ve silah…

15’inci yüzyildan beri sorun çözemeyen bir toplum olarak acilar içinde çirpiniyoruz.

Bu cografyanin yönetimleri olaganüstü beceriksiz…

Simdi de ayni beceriksizlikle karsi karsiyayiz.

Isleri rayina koyamadikça da Kuyucu Murat Pasa mirasina basvurmaktalar…

Kürt illerinin seçilmis milletvekillerinin dokunulmazliklarini kaldirarak, ‘resmi siddeti’ çözüm görerek, bu bölgenin siyasete güvenini sifirlayarak, milliyetçi kamplasmayi körükleyerek yol almaya çalismak nasil bir siyaset, nasil bir aymazliktir…

***

Aslinda bu acili tarihe bakinca, çözüm ‘ben buradayim’ diye bas bas bagiriyor…

Nedir çözüm?

Birincisi, bu bölgelerin dünyayla bütünlesmesini tesvik ederek, sosyo-ekonomik kalkinma sürecine en üst düzeyde yol vermek…

Ikincisi, ‘demokratik bir cumhuriyet’ zihniyeti içinde ‘özgürlükçü’ bir yönetim becerisi sergilemek…

***

Bugüne dek siddet yolu defalarca denendi ama ‘gözyasi’ disinda hiçbir sonuç alinamadi.

Bir kez de yapilmayani denesek?

Sorunu ‘demokrasi’ içinde çözmeye çalissak…

Bu yolu denersek Türkiye kazanir ama diktatörlük hayalleri kuranlar kaybeder.

Zaten o yüzden Türkiye’nin kaybetmesini tercih ediyor iktidar.

——————————————————-

Özgür Düsünce-23 Mayis

Mehmet Altan

Back to top button