TBMM’ye veda konusmasi
Tek bir toplumsal meseleye çözüm bulamadik.
Bir yasama döneminin daha sonuna geldik, seçime gidiyoruz. Bu dönemde, bütün arkadaslarimiz için söylüyorum; maalesef, toplumsal tek bir meseleye çözüm bulamadik arkadaslar. Birisi çiksin, desin ki: “Toplumsal su meseleye çözüm bulduk.” Ben sözümü geri alacagim. Toplumsal tek bir meselemize çözüm bulamadik. Oysa millet bizi buraya sorunlarimizi çözmek için gönderiyor, millet bizlere bunun için maas veriyor, “Gidin, sorunlarimizi çözün.” diyor. Bakin, burada pek çok toplumsal kesimden insan var; Türk’ü var, Kürt’ü var, Alevi’si var, Sünni’si var, pek çok etnik kimlikten pek çok inanci tasiyan insan var. Ben de Ermeni ve Hristiyan bir yurttas olarak her zaman burada, bu toplumsal baris için konustum ve bunu saglayacak bir toplumsal sözlesmeye ulasmak için hepinize çagri yaptim. Ve hepimizin degerli arkadaslar, burada basarmasi gereken sey suydu 85 milyonun temsilcisi olarak: Birbirimizin var olusuna saygi arkadaslar, en temel meselemiz bu, birbirimizin var olusuna saygi.
Meselemiz birbirimizin varolusuna saygi göstermek.
Ben Ermeni olmayi tercih etmedim, Ermeni bir ana babadan dogdugum için Ermeni oldum. Ben daha sonra Hristiyan oldum. Bir Ermeni okulunda okudum, dilimi ögrendim, kültürümü ögrendim, var olusumu böyle sagladim. Sonra sokakta arkadaslarimla oynadim, Türk, Kürt arkadaslarimla tanistim, onlarla kardes olduk, birbirimizle hemhâl olduk ve birbirimizin ön yargilarini giderdik. Ama bu sansa sahip olmayan memlekette milyonlarca insan var. “Ermeni kimdir?” bilmeyen milyonlarca insan var. Kürt’ü öteki gören, Alevi’yi öteki gören milyonlarca insan var çünkü birbirlerini tanimiyorlar bu insanlari. Birbirimizi tanimak ve birbirimizin varolusuna saygi göstermektir meselemiz degerli arkadaslar.
Tek kimlik dayatiliyor.
Bakin, uzun zamandir yirtip atamadigimiz bir deli gömlegi var; tekçilik dayatiliyor bize, tek kimlik dayatiliyor, tek dil dayatiliyor. Degerli arkadaslar, niye tek dil olsun ya? Biz bir imparatorluk bakiyesiyiz, onlarca dil imparatorlukta bir arada yasamis; onlarca inanç, yüzlerce inanç bir arada yasamis bu imparatorluk çatisi altinda öyle degil mi? Ama ne zaman ki tekçiligi dayatmisiz, o günden beri iflah olmuyoruz bence.
Bakin, memlekette 25 milyon Kürt yasiyor, her 4 kisiden 1’i, hatta fazlasi Kürt. Ya, Kürtler diyor ki: “Benim bir kimligim var, benim bir dilim var.” Ana dilinde egitim hakkini saglayamamisiz Kürt halkina. Bu bizim utancimiz olmali. Bakin, ben bir Ermeni okulunda okudum, hayatima Ermenice basladim, sonra hayatima Türkçe girdi, sonra Ingilizce girdi, sonra Ispanyolca ve pek çok dil girdi; simdi Kürtçeyi de ögrenmeye çalisiyorum. Bakin, Türkçeyi fena konusmuyorum degil mi? Konusabiliyorum. Hayata Ermenice baslamam, Ermenice egitim almam diger dilleri konusmami engellemedi, tam tersine bunu güçlendirdi. Çok dilli olmak yeni dilleri ögrenmeyi daha rahat hâle getirir. Kürtlerin de hayata Kürtçe baslamasi Türkçeyi ögrenmesinin önünde bir engel degildir, tam tersine Türkçeyi o zaman çok daha kolay ögrenirler, çok daha kolay kendilerini ifade ederler, Ingilizceyi de daha kolay ögrenirler.
Amacim Türkiye’yi demokratiklestirmekti.
Milletvekili olarak benim amacim Türkiye’yi demokrasiye tasimakti, gerçekten bu duyguyla buraya geldim sekiz yil önce ama sekiz yilda Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldum. Demokrasi liginde basamak basamak maalesef düstük, geriye düstük ve bu konuda hepimizin bir öz elestiri vermesi gerekir.
Geçmisle yüzlesmeyi bilmiyoruz, bundan ders çikarmayi bilmiyoruz, bunu bir zayiflik olarak görüyoruz. Arkadaslar, oysa bu bir güçtür; zayiflik degil geçmisle yüzlesmek, öz elestiri vermek; özür dilemek güçtür, güç. Ama hatamizla yüzlesmedigimiz sürece kaybetmeye devam edecegiz. Ben bu açidan geçmisle yüzleselim dedim, siz bunu yanlis anladiniz ama. Dedim ki bu topraklarda yasayan her 5 kisiden 1’i Ermeni’ydi, bugün hepimizi toplasaniz bir futbol stadyumunu dolduramayiz. Basimiza kötü bir sey geldi, devlet eliyle buradan sürüldük, mahvolduk, parçalandik, yikildik, buna bir bakin dedim. Bakmadiniz, bakmak istemediniz, hiçbir zaman da bakmak istemediniz, bu yüzden degerli arkadaslar, bu sira dayagi sürdü. Bir tek Ermeni dayak yemedi ki, Rum da dayak yedi, Türk de dayak yedi, Kürt de dayak yedi, sosyalist de dayak yedi, bu ülkede esitlik, demokrasi, baris isteyen herkes dayak yedi çünkü müesses nizam için esas olan bu yolda devam etmektir yani sira dayagini devam ettirmektir; bir gün o iktidarin eliyle, bir gün bu iktidarin eliyle devam etmektir.
Zannettik ki Abdülhamid gittiginde…
Zannettik ki Abdülhamit gittiginde bu ülkeye demokrasi gelecek. Öyle degil mi? Biz Ermeniler öyle zannetmistik. Öyle olmadi, beteri geldi; gider eteri, gelir beteri oldu. Simdi de zannediyoruz ki Tayyip Erdogan gidince bu ülkeye demokrasi gelecek. Belki öyle olmayacak, olabilir de olmayabilir de. Bu bizim demokrasi anlayisimizla ve bu yolda yapacagimiz mücadeleyle ilgili olacak degerli arkadaslar. Bakin, Tayyip Erdogan gittiginde bu ülkeye demokrasi gelmesinin tek bir sansi vardir, bu ülkenin Meclisinin bu iradeyi almasi ve bu ülkenin bütün meseleleriyle, geçmis ve gelecek bütün meseleleriyle yüzlesmesidir.
Bu aciya bu meclis bakmayacaksa…
Bu kulaklar babaannemin söylediklerini duydu arkadaslar -babaannemin ailesi bir zanaatkârdi- bu kulaklar sunu duydu: “Bir gün devlet geldi, önce babami götürdü; bütün erkekleri götürdü, bir daha gelmediler. Sonra anami götürdüler, kadinlari götürdüler. Beni Müslüman Hasan amcaya teslim etti. O da bir emanet gibi beni sakladi, ‘Ermeni saklayan evinin önünde asilacak.’ fermani olmasina ragmen cani pahasina beni sakladi. Ben bu sayede hayatta kaldim.” dedi. Iste, biz, Hasan amcanin vicdanina, irfanina siginmis bir insaniz, bu sayede hayatta kalmisiz. Simdi, bu aciya bu Meclis bakmayacaksa kim bakacak? Simdi, ben bu yüzden bu önergeyi verdim diye burada beni linç ettiniz.
‘Bu mesele bu Mecliste konusulmazsa baska meclislerde meze olur’
Dedim ki bu meseleye Washington’daki Meclis bakmasin, Paris’teki Meclis bakmasin, Berlin’deki Meclis bakmasin, benim vatandasi oldugum, binlerce yildir yasadigim Türkiye’nin Meclisi baksin, Türkiye Büyük Millet Meclisi baksin, bu acinin adini koysun, adaletini saglasin. Bunu söyledim, siz bunu ihanetle es deger tuttunuz degerli arkadaslar. Bu mesele bu Mecliste konusulmazsa benim acim baska meclislerde meze olur arkadaslar; benim yarami kanatan durum da budur.
Benim gelecek dönem milletvekillerine çagrimdir; bütün meselelerimizi bu Mecliste konusalim, bu Mecliste çözelim, bu Mecliste adaletini saglayalim ve gelecek kusaklara birakmayalim. Meseleleri dedelerimizden miras aldik. Üç kusaktir hiçbirimiz gün yüzü görmüyoruz bence. Çocuklarimiza bu meseleleri birakmak gibi bir hakkimiz da yoktur degerli arkadaslar. Hep beraber bu meselelerle yüzlesecek cesarete sahip milletvekillerinin yeni dönemde Mecliste olmasi ve sorunlarimizi çözmesi umuduyla hepinize hosça kalin diyorum.
Garo Paylan