Testi çatladi, su tutmaz
Çirpiniyorlar.
Ama ne kadar çirpinsalar nafile.
Her sey o kadar çirilçiplak ki.
Günlerce ortalikta gözükmeyen, dut yemis bülbüle dönen Davutoglu’nun durumuysa saka gibi.
‘Cumhurbaskani’yla hükümet arasinda görüs ayriligi yok’ diye çirpiniyor.
‘Cumhurbaskani’yla aramiza kimse fitne sokamaz’ diye kendini oradan oraya atiyor.
Gerçekten saka gibi.
Yandas tetikçileri izliyorum.
Onlar bir baska alem.
Çogunun ne dedigi anlasilmiyor.
Kimileri katmanli yorumlara devam…
Hâlâ laga luga edip duruyorlar.
Oysa görüntüyü, eski deyisle zevahiri kurtarmalari bile mümkün degil.
Konustukça gülünç oluyorlar.
Anlasilmaz oluyorlar.
28 Subat Dolmabahçe bulusmasi. Bir tarafta Imrali ve Kandil’den gelen HDP heyeti. Diger yanda hükümet ve AKP.
Dolmabahçe bulusmasi…
Animsayin bir kez daha.
28 Subat Dolmabahçe bulusmasi.
Bir tarafta Imrali ve Kandil’den gelen HDP heyeti.
Diger yanda hükümet ve AKP.
Basbakan Yardimcisi’yla…
Içisleri Bakani’yla…
Kamu Düzeni Müstesari’yla…
Meclis Grup Baskan vekiliyle…
Sirri Süreyya Önder 10 maddelik Dolmabahçe Deklarasyonu’nu okuyor.
Yalçin Akdogan konusuyor.
PKK ve silah birakma…
Izleme heyeti…
Müzakere niteligi tasiyan diyalog…
Fotograflar çekiliyor.
Televizyon kameralari çalisiyor.
Yandas basinda mansetler
Günlerce ortalikta gözükmeyen, dut yemis bülbüle dönen Davutoglu’nun durumu saka gibi. Cumhurbaskani’yla hükümet arasinda görüs ayriligi yok’ diye çirpiniyor.
Ertesi günü yandas basinin mansetlerinde her sey güllük gülistanlik.
Sabah:
SIMDI BARIS ZAMANI.
Star:
BARIS BAHARI.
Yeni Safak:
SILAHLARA VEDA ÇAGRISI.
Aksam:
BARISA DEV ADIM.
Akit:
KONGREYE GIT, SILAHI BIRAK!
Günes:
GÜZEL SEYLER OLUYOR.
Takvim:
TARIHI ÇAGRI!
Milat:
TARIH YENIDEN YAZILIYOR.
Yandas medya, Dolmabahçe’yi çiglik çigliga bir iyimserlik ve destekle karsiliyordu.
Anlasilan bu, hükümetin verdigi fotografti.
Buna karsilik Saray sessizdi.
Bülent Arinç, Dolmabahçe bulusmasini elestiren Erdogan’a ‘Sayin Cumhurbaskani kendi sahsi görüslerini dile getirmistir, biz hükümetiz’ dedi.
Erdogan’a ‘one minute’
Aradan geçen üç haftanin sonunda Tayyip Erdogan patladi.
‘Dolmabahçe fotografi’na hayir dedi.
‘Domabahçe deklarasyonu’na hayir dedi.
‘Izleme heyeti’ne hayir dedi.
Kürt sorunu yok dedi.
Tek sorun silah birakmak dedi.
Müzakere havasinin yaratilmasina karsi oldugunu söyledi.
Bu islerde tek kanalin MIT olmasi gerektigini belirtti.
Ve birçok seyden de haberi olmadigini sözlerine ekleyince, çanak çömlek paramparça oldu.
Bunun üzerine Bülent Arinç, hükümet sözcüsü kimligiyle kameralarin karsisina çikip dedi ki:
‘Sayin Cumhurbaskani kendi sahsi görüslerini dile getirmistir, biz hükümetiz.’
Arinç, hükümet sözcüsü olarak, Erdogan’a ‘Anayasa’yi hatirlatmis oluyor, onun anlayacagi bir dille one minute çekiyordu.
Iktidar blogunda bir ‘çatlak’ti bu.
Elbette bir ‘kriz hali’ydi.
Hatta Saray’a karsi bir ‘ilk isyan’di.
Ama gel gör ki, ertesi gün yandas medyanin mansetlerinde hükümet sözcüsü Arinç yoktu. Haber, bazi birinci sayfalarin eteklerinde, gülünç kaçan basliklarla verilmisti.
Mansetler, birinci sayfalar bu kez bütünüyle Saray’daki Sultan’a ayrilmisti.
28 Subat’in Dolmabahçe ruhu mansetlerden yikilmis, Dolmabahçe’ye hayir çeken Tayyip Erdogan gelip oturmustu birinci sayfalara…
Saray’daki Sultan’la Türkiye daha kötüye gider
Yandas köseler, tetikçiler saskindi.
Degnegi hangi ucundan tutacaklarini bilemiyorlardi.
Bu mizrak çuvala sigmazdi.
Sigdirma çabasi da bosunaydi.
Mizragi çuvala sigdirmak için çirpinmak, ince katmanli anlasilmaz yorumlar yapmak kendini gülünç hale getirmekti çünkü.
Ne kadar üstünü örtmeye çalisirsaniz çalisin, ne kadar zarar kontrolü (Ingilizcedeki ‘damage control’den çeviri) yaparsaniz yapin gerçek degismez.
Testi çatladi!
Bu testi su tutmaz.
Bu testi artik eski testi degil.
Ne kadar ugrasirsaniz ugrasin, bu isi ‘tatli’ya baglayamayazsiniz.
Sunu da yazin bir kenara:
Saray’daki Sultan’la Türkiye daha kötüye gider.
Çünkü o, tek adam olmak istiyor.
Demokrasiyle, hukukun üstünlügüyle, özgürlüklerle bagini koparmis bir tek adam…
Pesine takilacak misiniz?
————————————————-
T-24, 26 Mart
Hasan Cemal