Toplumu bunaltan konu, namus’ cinayetleri -2

Necla Çamlibel
Degerli okuyucularim, yazimin birinci bölümünde de belirttigim üzere, namus’ adi altinda kadin ve toplum içindeki siddetin nedenleri, sonuçlari , çarpikligi bir nebze de olsa gözler önüne sermek istedim. Kürt kadinin bakis açisi nasil olmali, konusunda görüslerimi sizlerle bu bölümde de paylasiyorum..
Degisim ve dönüsüm, dünya düzeninde olurken, kadinlar özellikle kürt kadinlari da bu olumlu degisim gelisimlerin taraftarlari ve esitlik mücadelesinin bizzat içinde yer aldilar. Bu degisimi ve direngenligi dönüsümün içinde, evde çocuk bakimindan ve aile bakimindan sorumlu kadindan, akademik karyer yapmis, savasmis, siyasal mücadele içinde yer alan, büyükten küçüge tüm kadinlarin payinin olduguna inaniyorum. Zaman zaman duragan bir noktadaymis gibi görünse de Kürt kadinin cins mücadelesi içten içe, gelisen günden güne büyüyen ve birikim ve tecrübeler edinmis bir düzeydedir.
Sosyal medyada akli basinda kimi insanlarin dahi, rahatsizlik duydugumuz seyleri kendi toplumumuz, örgütlerimiz içinde tartisip, eksiklikleri dillendirebilir, hatta o sorunlari asma konusundaki öneri, tezler ve görüslerimizi bir birimize sunabiliriz. Ancak, bunu duyumlara dayanarak, sanki yasanan namus cinayetleri sirf Kürtler içinde yasaniyormus gibi göstererek, bu da yetmezmis gibi sanki Kürtler bilinçli olarak bu cinayetleri isliyormus gibi sunmak dogru degildir. Bunda içinde yasadigi sistem ve ortamin payi yokmuscasina yorum yapmak, ‘baltayi, kendi ayagina vurmak’ ya da ‘kas yapayim derken, gözü çikarmak’ anlamina gelir.
Özellikle, Türk yöneticilerinin, Kürdistan’daki feodal yapinin dagilmamasi için çaba gösterdigini ve bu amaçla, feodalleri korudugunu unutmayalim. Kürdistan’da agalarla (yurtsever kürt bey ve agalari tenzih ederek söylüyorum) beylerle, oturup kalkan sistem yanlilari, büyük pastadan pay almak isteyenlere hizmet eden kesimler içinde, sadace feodal aga beyler yok. Artik sistem kendi çarkilari içine, ulusal mücadeleyi geriletmek için, yeri geldi, tüm kürt halkina siddet uyguladi. Isine geldiginde, kürdü kürde vurdurdu. Kocasina karisini vurdurdu. Adil olmayan bir düzen içinde yetisenlerde ona ayak uyduranlarda, karsi olduklari sisteme benzediklerinin örneklerine çok rastliyoruz.
Eger bir ülkede ciddi toplumsal sorunlar varsa ve bunlarin çözümü için uygun projeler yapilmiyorsa, dogru düsünce ve parti içinde yer alinip, hareket edilmezse, bu sorunlar çözülebilinir mi? Ya da yapilan dogru ve uygun projelerin, partilerin sesinin duyrulmamasi için önlerine tuzaklar, kurulmasi da politik baska bir siddet yöntemi degil midir?
Esitsizligin oldugu yerde, bunlar gercidir, bunlar ilerlemeyi bilmezler, bunlar bölücüdür, bunlar kürtçüdür, ayrimcidirlar, dinine çok baglilar gelenek ve göreneklerine çok baglidirlar demek dogru bir yaklasim midir ve sorunu çözmeye yeterli midir? Bu güne kadar denenen yöntemlerden bir sonuç alinmadigi alanen ortadayken. Ülkedeki kadin cinayetlerine gözünü yumanlarda ayni kesimler degil midir?
Özellikle, bir irka, bir sinif ve sosyal tabakaya kadina yönelik siddeti hakli gösterme çabalari utanç vericidir. Toplumu bunaltan bir konu namus’, asil o namusu üstünlük, haklilik olarak gösteren, siddete kilif uyduran sahislarda; düsüncelerde, cinayetleri isleyenler kadar suçlular.
Demokratik kamuoyu da sunu bilmelidir ki, Kürtler söylenildigi kadar ne vahsi, ne gerici, ne ölümü ve kani seven, ne de kadinlarini ezmek için özel bir yasam tarzlari vardir.
Kürtlerin, aksine modernlesmeye açik bir toplumdur. Son yillarda, özellikle Güney Kürdistan’daki gelismeler ve onun paralelinde toplumsal ve ekonomik gelismeler tüm dünya basininda yer aldi. Arap ve Kürt bölgeleri kiyaslandiginda, Kürt bölgesinin her açidan daha ilerde oldugunu görüyoruz.
Yeni dünya düzeni içinde kürdistan cografyasi önemli bir yapiya kavustugunu, dünya kapitalistleri biliyor. Kürtler kendi gücünü görmekte geç davrancak. Birilerin onlari hareketlendirmesini mi bekliyor. Bir çok açidan sikisan egemenlerin ve o erke sahip olanlarin; Kadina yönelik isledikleri, siddet ve kadin ölümleri politiktir.
Diger yandan; Kürt toplumunun feodal yapi içinde yasamasi kendi tercihimis gibi koymak büyük bir yanilgidir. Kürtler, eger feodal yapi içerisinde yasamaya mahkum edilmisse, bunun suçlulari Kürtistani sömürgelestirmis olan, ‘uygar’ devletlerdir.
Elbette feodal yapinin kadinlari ezen yönleri var. Berdel, besik kertmesi, kumalik.. vb. kadinlar alehine isleyen yapilardir. Peki bu Kürtlerin kendi bilinçli seçimi mi yoksa, egemen güçlerin, Kürtlerin gözlerini açmamasi ve haklarini istememesi için bilinçli olarak sürdürdükleri bir yol mu?
Kürt halkinin, topraklari üzerinde özgürce yasama hakki yokken, kendi ulusal, kültürel, ekonomik yapisini korumaya çalismasi sürecinde, karsilastiklari zorluklar neden görülmüyor?
Egemen partilerindeki kadin milletvekilleri basta olmak üzere, mecliste bir kadin lehine isleyecek kanunu dahi çikarmakta zorlanir haldeyse, meclisin de o mecliste yer alan partilerin de ne kadar demokratik oldugunu siz okuyucularimin taktirine birakiyorum.
Sistemin yasam sebebi, inkar, yok ve tekilci bir anlayis üzerine oturmus bir ülkenin kadinlari da, gençleri de, isçisi de çocugu da ne yazik ki bu çarkin olumsuzlugu ve esitsizligi içinde eziliyorlar. Sesi çikaranin da sonunu siz okuyucularim yakinen biliyorsunuz.
Ülkesi isgal altinda olan, insani ve ulusal haklarindan mahrum olan Kürtlerin; dinlerine, irklarina, kültürlerine baglilar, gericiler demek kolay bir söylemdir. Onun yerine, çagdas ve demokratik yapiniza uygun adimlar atarak, ülkede yasiyan tüm kadinlarin; özellikle ulusal haklari ellerinden alinan, Kürt kadinlarinda ulusal taleplerini dillendirme olanaklari yaratilmalidir. Kürtlerinde insani ve ulusal haklarini özgürce kullanma mücadelesine omuz verilmelidir.
Her türlü baski ve iskenceye ragmen, sistemin çürük yanini yeniden tartismaya açan, kirli, igrenç yüzünü teshir eden yürekli hemcinslerimizin her zaman, her kosulda sesi olmaya devam etmeliyiz.
Kadinlarin namus’ kilifi altinda, siddet uygulayan öldürenler afedilemez. Eger bir ayip varsa o ayibi isleyenindir. Kadinin cins ve yasam tercihlerine baglamak gericilik ve sistemin ekmegine, siddeti daha da körükleyen bakis açisindan öte degildir.
Kadina yapilan her türlü siddet. Bu fiziki olmasa da , sözlü hakaretler ve kadini asaglayan hür türlü davranis ve sözlü siddet içeren, medyada çikan haberler, dizilerde, filmlerde resmen bunu özendiren sahneler, bu cani ruhlu insanlari tetikliyor. Sonuç içler acisi. Her gün kapali kapilar ardinda islenen uygulanan siddetin de hesaplayani yok.
Bir ülkede demokrasi, insan haklari, hak hukuk adalet tam oturtulmamissa bu tür olaylar ne yazik ki,yasanmaya devam ediyor.
Sonuç olarak; içinde yasadigimiz toplumdaki mevcut olumsuzluklari düzeltmek için çaba göstermek yasamin temel ögelerinden birisidir. Biz kadinlar tarih boyunca, ezilen, horlanan bir kesim olarak bu mücadelenin bir unsuru olmaya devam edecegiz. Baskinin, siddetin ve sömürünün ortadan kaldirilip özgür ve esitlikçi bir toplum yaratma konusundaki mücadele kararliligimiz, tüm zorluklara ragmen devam etmeli.
Her türlü sorunu ancak, örgütlü mücadeleyle dayanismayla güçlü hale getirip, özlemini duydugmuz özgürlüge kavusabiliriz.
Selam ve saygilarimla.
Necla Çamlibel