Makale

Türbülans

Cuma günü yasadigimiz vahsi ve kanli darbe girisiminin sarsici acilari, etkileri ve bilinmeyen yanlarinin ortaya çikarilmasi çabalari devam ediyor.

Bir yandan da kamuda hukuksal denetim mekanizmasinin devre disi birakildigi, önceden hazirlanmis gibi görünen bir liste üzerinden çok genis kapsamli hukuksuz bir tasfiye yasandigi görülüyor.

* * *

Dogal olarak en çok merak edilen ve konusulan konulardan biri de Türk Silahli Kuvvetleri’ndeki gelismeler.

Insanlar ne oldugunu anlamaya çalisiyor.

Siyasal iktidar, Cuma günü yasanan vahseti aninda ‘FETÖ’cü’ darbecilere bagladi ama daha sonra ortaya o kadar genis, yaygin ve yüksek rütbeli bir resim çikti ki herkes sasirdi… Cumhurbaskani’nin basyaverinden ordu komutanlarina kadar uzanan, tüm kentlerde örgütlenmis, mevcut silahli kuvvetlerdeki generallerin üçte birini kapsayan darbecilerin iddia edildigi gibi sadece ‘FETÖ’cülerden’ olustuguna inanmak güçlesti.

‘Gördüklerimizin ardindaki gerçek ne’ sorusu sorulmaya baslandi.

* * *

Zaten uzun zamandir askeriyedeki farkli kanatlarin varligindan ve güç savasindan söz ediliyordu… Ankara kulislerinde bu söylentiler dolasip duruyordu.***

Siyasal iktidar ile ittifak içindeki ‘ulusalcilarin’, içinde bulundugumuz ve üyesi oldugumuz NATO’yla ve Bati sistemiyle iliskileri dinamitlemek istedigi endiseleri de seslendirilmekteydi.

Yasananlar, bu endiseleri yeniden hortlatmis gözüküyor.

* * *

Darbe girisiminin hemen öncesi Rusya Devlet Baskani Vladimir Putin’in Özel Temsilcisi Aleksandr Dugin, Avrasya Yerel Yönetimler Birligi’nin daveti üzerine Ankara’daydi.

Fanatik Rus milliyetçiliginin önemli bir temsilcisi ve Ulusal Bolsevik Partisi, Ulusal Bolsevik Cephesi ve Avrasya Partisi kurucularindan olan Dugin’in ‘Türkiye’yi AB’de görmüyorum. Avrasya ittifakinda görüyorum’ demesi bile bu söylentilere altlik yapiliyor…

Tabii bizim Bati serüvenimizin, en azindan simdilik, sonunu getirecek olan ‘idam’ konusu, anayasa ve hukuka aldirmadan yapilan ve ifade özgürlügünü de tamamen ortadan kaldiracak olan baskilar, ‘sark usulü dinsel bir Baas Rejimi’ spekülasyonlarini koyulastiriyor.

* * *

Dogrusu önceki gün Brüksel’deki ABD-AB Zirvesi, ABD Disisleri Bakani John Kerry’yle AB Dis Iliskiler Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin uyarilari, söyledikleri ve öngörüleri de bu baglama oturunca daha da farkli bir anlam içeriyor…

Hele uluslararasi kredi derecelendirme kurulusu Moody’s tarafindan yapilan ve ülke ekonomisini derinden yaralayacak olan ‘Türkiye’nin Baa3 olan kredi notunun ‘çöp’e düsürülebilecegi’ açiklamasiyla, Bati basininda darbenin bastirilmasi sonrasi ortaya çikan ve ‘demokrasi ve hukuku’ devre disi birakan uygulamalari agir elestiren uyarilar da buna eklenince, ‘Ne oluyor’ sorusu bir daha soruluyor…

* * *

Gerçekten ne oluyor?

Siyasal iktidarin canini sikan herkesi zorba bir baskinin hedefi haline getirecek olan ‘FETÖ’cülük’ suçlamasinin böylesine kapsamli ve genis bir sekilde tedavüle sokulmasinin, demokratik her elestirinin bu tür suçlamalarla susturulma çabalarinin altinda, ‘Avrasyacilik’ hayalini gerçeklestirme arzusu mu yatiyor?

Türkiye, kendisini AB’den kopartacak olan ‘idami geri getirme’ gibi adimlarla kamp ve rejim mi degistiriyor?

Eger böyleyse kolayindan durulmayacak ve sonunun ne olacagini kimsenin bilemeyecegi bir türbülansa giriyoruz demektir.

Demokrasiden ve hukuktan uzaklasan her adim da Türkiye’nin içinde bulundugu sarsintiyi ve tehlikeyi artiracaktir.

Türkiye’yi huzura ve güvenceye ulastiracak tek çare demokrasiye ve hukuka sarilmaktir, umarim siyaset sistemi bu gerçegi fark eder.

——————————————-

21 Temmuz

Mehmet Altan

Back to top button