Türk Irkçiliginin Sömürge Kürdistan’a Yönelik Demokrasi ve Adalet Anlayisi-2
Osmanli devletinde 1830-1918 yillari arasinda baslayan yenilik hareketleri o dönemin siyasal kosullarina göre Istanbul merkezi yönetimi açisindan demokratik haklarin genisletilmesi olarak görülerek algilanan uygulamalar, Kürdistan’a ise savas ve zulüm biçiminde yansimisti. Ayni zamanda Türk irkçiliginin gelisimine önemli katkilar sunan birinci ve ikinci mesrutiyet süreci 1913’ten sonra Türk irkçiliginin Kürdistan’a yerlesmesine, varolan belli olgular çerçevesi içinde Kürtleri yok etme niyetlerine siyasal zemin hazirladigini da söylemek mümkündür. Osmanli imparatorlugunda 1830-1918 yani Mondros mütarekesine (1918) kadar yapilan yenilik uygulamalari ve devletin temel yapisini devam ettiren siyasal ideolojik (millet-i hakime, millet-i mahkume, osmanlilik, islamlik, halifelik, merkezi yönetim vs.) fikirler, 1913’ten sonra millet-i mahkure olarak telaki edilen Türk/Türkmen toplulugunu hakim siyasal güç olarak gören ve Türk irkçiligini esas alan kadrolarin yönlendririlmesiyle Türk-Turan düsüncesi ile sonuçlandirilmisti.
Yani yüzyillik (1830-1918) tarihsel bir süre içinde osmanli cemaatlerine yönelik yapilan islahat programlari propaganda biçiminde olsa da varligi hisedilen demokrasi, esitlik, özgürlük, adalet, hak, kanunlar ve devlete ortak olma düsüncesinin 1913’te sadece Türkçülük ve Türk irkçiligina dönüstürülmesi, bu tarihten sonra demokrasi ve adalet anlayisinin Türk irkçiliginin çikarlarina göre yorumlanmasi, algilanmasi, uygulanmasi, gelistirilmesi ve Türkçülügün devletin resmi ideolojisinin temel gücü olarak kabul edilmesi sonucunda, yüzyil (1913-2013) sürecek olan ve hala devam eden Kürt-Türk savaslarinin ilk siyasal ve idari tedbirlerinin isaretlerini vermis oluyordu. Kürtlerin 20.yüzyil boyunca bir ulusal devlet kuramamasinin temel nedenlerinden biri 1913’te Türk irkçilarinin Kürtlere karsi soykirim, zorunlu göçertme ve asimilasyon biçiminde baslattigi siyasal sürece dayanmaktadir. 1913’te Mala Selim öncülügünde ortaya çikan Bitlis Kürt milli hareketi’ bu dönemi tarif etmede önemli bir örnek teskil etmektedir.
Türk irkçiligini diktatör M.Kemal liderliginde temsil eden kadrolar, 1918-1923 tarihlerine kadar Kürtleri oyalayarak, siyasal-askeri denetime alarak, amaçlarina ulasmis ve Türk irkçiligina dayanan Türkiye cumhuriyetini kurmuslardi. Türk irkçiliginin ismi çagdas Türkiye cumhuriyeti olarak degistirilmisti. Kürtler ise, bu çagdas irkçilik karsisinda gerici olarak telaki edilmisti. Demokrasi ve adalet olgulari çagdas Türk irkçiliginin çikarlarina göre tanimlanarak, Kürdistan’a yönelik gerçeklestirilen askeri seferlerle soykirim, asimilasyon uygulamalari ve zorunlu göcertmeler tanzim edilerek, yasamda kalan Kürtleri, yeni bir Türkiye ile yeni bir Türk olusturma’ anlayisi ile Türklestirerek, onlara Türklerin anladigi sekilde demokrasi ve çagdasligi ögretiyordular. Örnegin 1925’te Kürt halki ve savasçilarina karsi Ankara merkezli yayinlanan bir talimatnamde su bilgiler Türk demokrasisinin Kürdistan’a yansimalarina iyi bir örnek teskil etmektedir: ’Ey ahali. Basiniza geçerek sizi daima yalan sözlerle haftalardan beri birçok zarara felakete sokan Seyh Sait ve avenesini gördünüz mü? Bugün hükümetin ordusu hainleri her taraftan tart etti artik bunlar dag baslarinda kaya deliklerinde kendilerini gizleyecek yerler ariyorlar. Düsman propagandasiyla hükümete karsi hainlik edenlerin iste hali budur. Bunun için size tekrar ihtar ediyorum: Daha büyük zarara, perisanliga düsmemek için herkes köyüne ocagina dönsün. Rahat rahat hayatini sürsün, tarlasini eksin. Hainlerin kimler ve nerede olduklarini haber versin. Ordu daima mazlum halkin basina felaketler getiren bu hainleri ariyor. Sizler de bundan sonra köylerinizde evlerinizde çoluk çocuklarinizla rahat yasayabilirsiniz. Sayet yine hainlerin sözlerine uyar ve köylerinize dönmez, hükümetimize dehalet etmez iseniz sonra köylerinizi, evlerinizi yanmis bulacaksiniz. Bu size son ihtarimizdir ’ (bkz.Vakit gazetesi, 13 Nisan 1925, sayi 1). 20.yüzyilin basinda çagdas Türk demokrasinin ve Türk çagdasliginin hangi kosullarda sömürge Kürdistan’a yerlestigini, yukaridaki örnekte görmek mümkündür. Yine ayni tarihler de Türk ocaginda bir konusma yapan diktatör M.Kemal Atatürk Kürtleri soykirim ile tehdit ederek sunlari dile getirmisti: Türk ve Türkçülük aleyhinde bulunanlari ezecegiz..'(bkz. Yanik yurt gazetesi,28 Nisan 1925,sayi 96. Fisun Üstel, imparatorluktan ulus devlete Türk milliyetçiligi,Türk ocaklari-1912-1931).
Kürtleri soykirima tabi tutarak kökünü kazimak, köylerini yakmak, Türklestirmek ve Kürtleri asimile etmek, yücelik derecesinde telaki edilen çagdas Türk irkçiligi ve onu tesmil eden yönetici kadrolar, onlara bagli çalisan aydin, yazar ve gazeteciler tarafindan basarili demokratik çalismalar/uygulamalar olarak görülmüstü. Aslinda ise,Türk rejiminin adalet, esitlik,özgürlük ve demokrasi biçiminde algilayarak propganda ettigi idari tedbirlerin Kürdistan’a yansimlari çok baska idi. Kürtler, Ankara’da çagdas demokratik faaliyetler olarak algilanan olgulari, Ankara merkezli Türk yönetiminin Kürdistan’da gerçeklestirdigi uygulamalarla yasadiklari vahim olaylara bakarak, çagdas Türk demokrasisini zulüm, soykirim, asimilasyon ve zorunlu göçertme biçiminde tanimlayarak,bu sekilde algilamislardi. Türkiye’de 1923-2009 yillari arasinda demokrasi algisi Türk ve Türklük adina yütürülen irkçilik anlayisi ile sekillendirilerek, bu biçimi ile Türk toplumu içinde yaygin bir sekilde propganda edilmisti. Yani çagdas Türk demokrasisi/Türk siyasal idaresi, Türk irkçiligina bagli olarak gelisim göstermis/göstermektedir…..
Ali Haydar Koç