Türkiye’nin kurucu ideolojisi ‘Türkcülük Fikri ‘ baglaminda Sömürge Kürdistan-I
Osmanli devletinin son yillarina kadar imparatorlugun temel kurucu fikri olarak kabul edilen ve Osmanli sinirlarinda bütün cemaatleri bir arada tutan yani cemaatlerarasi toplumsal iliskileri düzenleyen ‘millet sistemi’, 1923’ten sonra Türk irkçiligi fikrini esas alan Türkiye cumhuriyetinin kurucu kadrolari, ‘millet sistemini’Türkçülük düsüncesine dönüstürerek, ‘millet sistemi’ yerine sadece Türk irkçiligini yücelten ve temelleri 1913’te Ittihatçi kadrolar tarafindan atilan ‘Türkçülük ideolojisini’ Türkiye cumhuriyeti devletinin temel kurucu fikri olarak kabul ettiler. Türkçülük fikri yaklasik 90 yildir (1923-2012) Türk unsurunu esas alan devletin bekasi adina hala temel kurucu bir ideolojik düsünce olarak sürdürülmektedir. Türkiye’nin kurucu kadrolari, cumhuriyetin kurucu düsüncesi olarak kabul ettikleri Türkçülük ideolojisinin çikarlari adina Kürtlere yönelik soykirim niyetiyle gerçeklestirdikleri soykirim, inkar ve asimilasyon politikalari ile Kürdistan’da siyasi, askeri, ekonomik ve idari alanlarda kalici bir sömürgeci egemenlik kurarak, iç ve dis kamuyou nezdinde yapilan çok yönlü propaganda faaliyetleriyle yasamda kalan Kürtleri de dag Türkü olarak telaki ederek, Kürdistan’in zengin topraklarini da düzenlenen askeri seferlerle merkezi Ankara’da olan Türkiye devletinin egemenlik sinirlari içine alarak,Türk vataninin bir parçasi oldugunu ilan etmisler idi. Türkiye cumhuriyetinin kurucu fikri olan Türkçülük ideolojisinin ilk kurbanlari Kürdistan’da yasamlarini sürdüren Kürtler olmus idi.
Ankara yönetimi tarafindan devletin vazgeçilmez kurucu fikri olarak kabul edilen Türkçülük ideolojisi, içinde yasadigimiz 21.yüzyilda da farkli siyasal manevralarla sürdürülerek, bu siyasal zemin üzerinde yaklasik 90 yildir tek vatan, tek bayrak,tek devlet ve tek millet biçiminde sik sik dile getirilen söylemlerle ‘kurban ve yokedilmesi gereken ulus-Kürtler’ zihniyetiyle sömürge Kürdistan’da, Türk milli egemenligine dayanan sömürge idaresinin kalicilastirilmasi adina ‘etnik bölücüler’ olarak degerlendirilen Kürt ulusuna karsi askeri seferler düzenlemektedir. Türkiye devletinin kurulusuna kadar (1923) Kürtlerin askeri ve siyasal gücüne muhtaç olan Türkçü kadrolar, Kürtlerin destegini alabilmek için, Osmanli imparatorlugunun nüfuzunu (osmanliligi) ve dini anlamda müslümanligi/islam kardesligni önemli birer siyasal araç olarak kullanmislar idi. Bu siyasal anlayis ile ayni zamanda 1908’den sonra devlet olma düsüncesini tartisan Kürtleri, Kürdistan devletinin kurulusundan uzaklastirma politikalarina da yön vermeye çalisiyordular.
Bu yazimda, Kürt ulusuna yönelik yaklasik 90 yildir degismezligini koruyarak, Türk unsurunun mesru bir hakki olarak görülerek, farkli siyasal manevralarla mutlak bir sekilde sürdürülen ve ‘Türk milli egemenligi’ biçiminde tarif edilerek Kürdistan’daki Türk sömürge idaresine temel siyasal zemin teskil eden, Türkiye cumhuriyetinin kurucu düsüncesi olarak kabul edilen ‘Türkçülük ideolojisinin’ bazi uygulamalari ve siyasal boyutlarini Kürt ulusu ve Kürdistan’da örneginden kisaca sözedecegim.
Osmanli imparatorlugunun son yillarinda,1913’ten sonra Ittihat ve Terraki cemiyetinin Türkçülüge dayanan ideolojik fikirlerine öncülük eden Kürt kökenli Ziya Gökalp ve Tatar asilli Yusuf Akçura, Osmanli imparatorlugundan Türkiye cumhuriyetine geçis sürecinde, Türkçülük ideolojisinin Türkiye devletinin kurucu düsüncesi olmasinda da kisa bir zaman kesitinde diktatör Atatürk gibi Türk irkçiligini esas alan kurucu kadrolar tarafindan kullanildiklarini söylemek mümkündür. Örnegin;Ziya Gökalp’in ‘Türkçülügün esaslari-1923’ ve Yusuf Akcura’nin ‘Türkçülügün Tarihi-1928’ adli yayinlari, Türkiye devletinde Türk unsurunu esas alan Türkçülük ideolojisinin devletin kurucu düsüncesi olmasinda önemli oranda katki sundular. Mesela Yusuf Akçura, Türkçülük ideolojisinin Türkiye cumhuriyetinin kurucu düsüncesi olmasini ve diktatör Atatürk’ün Türkçülük fikirlerine katkisini söyle tarif etmektedir: ‘Türkiye cumhuriyetinin basta büyük millet meclisi namiyle, sonra hakiki adiyle kurulmasi, Türk milliyetçiligi açisindan Türkçülük idealinin gerçeklesmesi demektir. Çogu Türkçülerin belki hayatlarinda gerçeklesecegini ümit bile edemedikleri ideal, bir Türk dehasinin kudretiyle gerçek olmustu, milli Türk devleti kurulmustu.'(bkz.Yusuf Akçura, Türk milliyetçiligi tarihine dair). Türkiye devletinin kurulus yillarindan beri siyasi idarenin hakim fikri olarak kabul edilen Türkçülük ideolojisi ile sömürge Kürdistan’a karsi Kürt düsmanligi biçiminde yetistirilerek yönlendirilen Türkiye toplumu/kamuyou, bu siyasi anlayis ile Ankara yönetiminin Kürdistan’da gerçeklestirdigi katliamlara karsi sessiz kalarak veya yapilan katliamlari mesru görerek hala bagimsizlik ve özgürlükleri için mücadele eden Kürtleri ‘etnik bölücüler ve vatan hainleri’ olarak nitelendirmektedirler.
Cumhuriyetin ilk yillarinda (1925-1940) sömürge Kürdistan’a yönelik yapilan askeri seferler sonucunda Kürditsan’da kurulan Türk idari yapisi, Türkçülük ideolojisi ile sekilendirilerek, uygulamaya konulmustu.1940’tan beri Kürt ulusu, siddet ve baski araçlari kullanilarak, Türk unsurunun çikarlari için tasarlanan ‘Türkçülük ideolijisine’ alistirilmaya çalisilmakta ve Türk unsurunun içinde eritilmesi niyetiyle asimilasyona tabi tutulmaktadir. Kürdistan’nin her tarafinda (1940’tan sonra), Ankara merkezli Türkiye cumhuriyetinin kurucu düsüncesi olan ‘Türkçülük ideolojisini’ temsil eden propaganda faaliyetlerinin yaygin bir sekilde kullanilmasi saglanmisti. Örnegin; milli Türk devleti, Tek millet, yüce Türk ulusu, Türk dili, kültürü, Türk ülküsü, milli vatan, milli Türk egemenligi,milli bayrak, milli bayramlar, milli kurumlar, milli Türk partileri ve milli sefler vs. gibi faaliyetlerle Kürt ulusu üzerinde Türkçülük baskisi olusturuluyordu ve hala ayni siyasi faaliyetler içinde yasadigimiz 21.yy.’da da Ankara merkezli Türk yönetimi tarafindan sürdürülmektedir.
Örnegin diktatör Atatürk 1931’de yazdigi Medeni bilgiler’ adli bürosürde sunlari dile getirmektedir:’Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkina Türk milleti denir ’..cumhuriyetimizin dayanagi Türk toplulugudur. Bu toplulugun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa o topluluga dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur..,Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür, ebediyen Türk kalacaktir '(bkz. Afet Inan, Medeni bilgiler ve Atatürk’ün el yazilari. Atatürk’ün söylev ve demeçleri,c.II). 1930’larda soykirim niyetiyle Kürdistan’a düzenlenen askeri seferlere paralel olarak kamuoyu nezdinde propaganda edilen bütün bu faaliyetler ve söylemler, Kürtlerin, Türk kültürü içinde eritilmesi için gündeme getirilmis,bu söylemler ayni zamanda birer talimat olarak Kürdistan’da görev yapan Türk sömürge idarecilerine bildirilmis ve sömürge memurlari da, Türkçülük ideolojisine dayanan bu irkçi fikirleri Kürtler üzerinde deneyerek, ‘etnik temizlik’ politikasinin önemli bir siyasal uygulamasi olarak bütün Kürdistan’da yayginlastirilmasini sagliyordular .
Ali Haydar Koç