Türkiye’deki sistem degisikligi üzerine

Akdeniz ve Türkiye’de kaynayan kazanda; bu defa iyi seyler mi kayniyor. Bu kaynayacak kazanda kürtler, isin neresinde yer alacak? Söz konusu sistem degisikliginin bizlere etkileri neler olacak? Bunlari ben de sesli düsünüp sizlerle paylasiyorum.
Iktidarin, evinde yaptigi ümmetçi hesap, tutmadi. Ülke ekonomisi ve yasanan sancili süreç, bir kez daha tikandi. Iktidari elinde tutan güçlere tarih bir kez daha gösterdi ki, üniterci ve tek adam anlayisi, bu ülkenin mozayigine uygun olmadigindan yikilmaya mahkumdur.
Dünyaya gözlerini dikmis liderler, bu gidasatin yürümeyecegini görünce daha önceleri, Erdogan’la yollari ayrilan, Abdullah Gül, sonrasinda bugünlerde istifasiyla gündemde olan Ali Babacan ve beraberinde sistemin yeniden revizyonu konusu, yeni bir anayasa hazirligi önerileri, bu yaz, bir kez daha siyaset sinamalarinda olacagi görünüyor.
Tek liderle, ülkenin, refaha ve çagdas bir yapiya kavusmasina katki sunmadiginin farkinda olanlar; bir kez daha arayista. Hem mecliste temsilcileri olan, hem de onun disinda kalan partilerin, yeni olusumlarla bir araya gelme veya yeni partilerin çikmasiyla ülke de hararetli sicak günler yasayacaga benziyor.
Halkin, özgürlük, demokrasi, insan haklari, esitlik, hak ve hukuk istemleri yükseldiginde, bu ülkenin muhallefeti de, yöneticileri de, iktidari da, üniterci ve tekilci anlayisin pirim yapmadiginin elim sonunu yasiyor. Ülke sorununu dogru tanimlamamasindan, halkin istemlerine, ülkenin renkliligine kör sagir ve dilsiz olan her iktidar, ayni sorunlarla karsi karsiya geliyor.
Bu iktidarin ve Erdogan’i yerinden edecek, kurdu kendi içinden çikacak görünüyor.
Kurulacak yeni partinin ülke sorunlarinin temelini olusturan Kürt sorununun çözümünü programina koymasi, Kürtlere insiyatif tanimasi ve ona destek olmanin gerekliligi ortadadir.
Bu güne kadar siddet ve inkarla bu sorun çözülmedi ve çözülmeyecegi de ortadadir. Bunu çözmek için Türkiye’de mevcut tüm düzen karsiti kesimlerin el ele vermesi gerekiyor.
Türkiye’nin bu çogulcu yapisina en uygun yönetim seklinin, Federal Sistem oldugu ortadadir.
Istanbul’da yapilan son belediye seçiminde yasanan olaylar da bizi bu yola itmektedir.
Istanbul’daki ‘basari’i kesinlikle Imamoglu’nun sirf, yetenek veya yaptigi açiklamalarla ilgisi olmadigini düsünenlerdenim. Bu ülkede çok karizmatik, siyasal kadrolar gerçek anlamda halkin çikarlarini düsünen, siyasi kadrolar ve çok parti var. Var olmaya da devam edecek.
Bu sistem degisikligi tartismalarindan ülkedeki muhallefetin, özellikle biz kürtlerin alacagi çok önemli dersler var. Kosullar ciddi kazanimlar elde etmemize uygundur.
Tek tip yönetim, tek tip adam rejimleri bu ülkenin kalkinmasi veya refaha ulasmasina bir katkisi olmadigini tarih bir kez daha bizlere gösterdi.
Ali Babacan’in istifasi ve beraberinde kulislerde çok defa dillendirilen Abdullah Gül’ün yeni bir parti kurulacak söylemi. Bu günkü iktidari ve siyasi rejimi oldukça zor durumda birakacaga benziyor.
Babacan’in ilgi çeken sözü’ aklen ve kalben ayrilik yasadim’ diyerek kendi partisiyle yollarinin ayrildigini özet olarak ifade etti. Ancak bugün yeniden kurulacak parti ülke siyasetine ne getirecek, ne göstürecek hep birlikte yasayip görecegiz.
Istanbul bir nevi Türkiye’nin aynasi, bu nedenle ancak; çok renkli, çok sesli, katilimci, paylasimci plural bir yönetimle sorunlarini çözebilir.
Naçizane önerim; biliyoruz ki, Türk siyaseti süprizlerle dolu bir tarih barindiriyor. Istanbul’dan baslayip, serüveni Diyarbakir’i da cesaretlendirir ve ülkenin geneline yayilancak Federal bir yönetime geçmesinin kazanimlari tüm kesimlerlerce gündeme getirilir.
Necla Çamlibel