Türkiye bu eli mutlaka tutacaktir
Bence Suriye sorunu bundan böyle, adina ister federasyon, ister otonom bölgeler deyin, ancak üç bölgeli bir sistemle çözülür: Sünni Arap bölgesi, Nusayri Arap bölgesi ve Kürt bölgesi…
Bu satirlar Kemal Burkay’a ait.
Kemal Burkay da takdir edersiniz ki herhangi biri degil; bilgi-birikimi ve tecrübesi herkes tarafindan kabul edilen bir kanaat önderi.
Neden böyle söylüyor?
Parçalanmisliktan, bölünmekten, bölümlere ayirmaktan özel zevk mi aliyor?
Veya…
Çözüm deyince aklina bölmekten, bölünmekten baska bir sey gelmiyor mu?
Bence ikisi de degil.
Tam aksine, Suriye’yi ayakta tutmak, dagilip gitmesine engel olabilmek için söz konusu çözüm önerisinden bahsediyor.
Durum o kadar vahim yani.
Kemal Burkay üçlü federasyonun (Sünni Arap bölgesi, Nusayri Arap bölgesi ve Kürt bölgesi) da hiç kolay olmadigini belirtmeyi ihmal etmiyor tabii.
Isterseniz birlikte okuyalim: “Elbet, Sünni, Nusayri ve Kürt nüfusun yer yer iç içe geçtigi, özellikle de büyük sehirler bakimindan demografik yapinin çok daha karmasik oldugu göz önüne alinirsa, böylesi bir çözüme ulasip yeniden normal kosullara dönmek ‘Irak örneginde de görüldügü gibi- kolay olmayacak. Ama bu saatten sonra baska türlüsü hiç olmayacak. Araya bu kadar kan ve nefret girdikten sonra Suriye’de salt Esat ailesini yönetimden uzaklastirip, belki serbest seçimlere gidip yeni bir parlamento ve hükümet olusturarak iç baris saglanabilir mi? Kanimca hem bunu yapmak, hem de söz konusu ülkenin baslica etnik gruplarinin yogun biçimde yasadigi bölgelere dayali bir federasyon olusturmak en gerçekçi olani. Böylesi bir çözüm belki söz konusu tüm gruplari tatmin ederek Suriye devletini ayakta tutabilir. Bu yapilamazsa bu kanli iç savas daha da büyüyüp yayilacak ve belki de Suriye tümden dagilacaktir..”
Avrupa birlik olmanin, bir olmanin pesinde kosarken biz böyle hep parçalara mi ayrilacagiz?
Hani birlik olacaktik; hani sinirlari kaldiracaktik, hani farkliliklarimizi zenginlik sayacaktik?!
Hadi diyelim bu çözüm önerileri mecburiyetten; ya bütün “dügümler” bu “çözümler” için atiliyorsa?!
Her sorunun akabinde parçalanacaksak bunun sonu nereye varacak?
Lübnan geçtigimiz yüzyil parçalara ayrildi. Irak geçen yillar içinde üçe bölündü.
Simdi de sira Suriye’de, öyle mi?
Türkiye ve Iran kaç bölgeye ayrilacak peki?
Iran’in Suriye yönetimi üzerinde, Türkiye’nin de Suriye sosyolojisi üzerinde etkili oldugunu herkes biliyor.
El ele verip “Suriye sorunu”nu çözmek için daha neyi bekliyorlar?
Bu yanginin kendi evlerini de yakmasini mi?
Kendileri için de parçalanmaktan baska çözüm önerisinin kalmamasini mi?
Iran’a çok büyük bir tarihi sorumluluk düsüyor.
Katil Baas rejiminin çilginliklarini izlemek yerine tipki 1988’deki gibi sorumluluk almali.
Hani dönemin Kara Kuvvetleri Komutani Org. Atilla Ates, Öcalan’i sinir disi etmesi konusunda Suriye’yi tehdit etmisti de, en üst düzeyde devreye girmislerdi.
Türkiye’yle kapismasinin emperyalistlerin ve Siyonistlerin isine gelecegi konusunda Baas rejimini adamakilli uyarmislardi.
Iran simdi neden susuyor?
Suriye’nin kulagini çekmekle, bölgeyi atese atacak olan mezhepçi asabiyete karsi da büyük bir darbe vuracagini görmüyor mu?
Baas rejimin çilginliklarinin kimin isine yaradigini görmeyecek kadar Imam’in çizgisinden uzaklasti mi yoksa?
Iran, BM Güvenlik Konseyi’nin kendi aleyhlerine yeni yaptirimlar öngören karar tasarisina Brezilya ile birlikte “hayir” oyu kullanan bir Türkiye’yle el ele vermeyecek de kimlerle el ele verecek?
Türkiye kendisine samimiyetle uzanan bu eli mutlaka tutacaktir.
—————————————–
Yeni Safak-27 Haziran 2012
Salih Tuna