Türkiye Kürt devleti kurulsun istiyor mu?
Hiç sanmiyorum. Ama Türkiye Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulacak olursa onu tanimaya meyilli oldugunu belli ediyor. Eskisinden farkli bir tavri var. Asarim, keserim, isgal ederim demiyor. Irak’in toprak bütünlügünü savunuyor. Ancak bu bütünlügün sadece Iraklilar tarafindan korunabilecegini de görüyor.
Türkiye kendi çikarlarina uygun ve gerçekçi bir politika izliyor. Kendi Kürt sorununu silahsiz hale getirmek, siddetten arindirmak için çalisirken Kuzey Irak Kürtlerini karsisina almasinin ne anlama gelecegini belli ki biliyor. Kürdistan ile Türkiye arasinda yaratilan siyasi ve ekonomik sinerjinin bozulmasini istemiyor.
***
Bence çok da iyi ediyor. Eger Amerika Kürtlerin bagimsizlik ilanindan endise ediyorsa kendisi elindeki imkanlari kullanarak onlari vazgeçirmeye çalissin. Daha da iyisi gelecek hafta Irak sorunun derinlesmesinin ana nedeni Maliki’yi dislayan bir merkezi hükümetin Bagdat’ta kurulmasini tesvik etsin.
Evet, Irak’in parçalanmasinin bölge için çok ciddi tehlikeler doguracagi gerçek. Irak’in parçalanmasi kabul edilecek olursa ISID’in kurdugu Islam Devleti’nin kabul edilmesinin, Suriye’nin parçalanmasinin da önü açilacaktir. Lübnan, Ürdün daha da istikrarsizlasacak, Israil Hizbullah ya da Hamas’in çok ötesinde bir tehditle ugrasmak zorunda kalacaktir.
Bölge için tehdit Irak’in parçalanmasi sonrasinda Kürt devletinin kurulmasi degil, Irak’in parçalanmasidir. Irak’in parçalanmasinin engellenmesi gerekmektedir. Irak parçalanirsa Türkiye kurulacak Kürt devletiyle sorunsuz yasar. Fakat ISID tehdidinden, onlarin yaratacagi bölgesel istikrarsizliktan en az diger devletler kadar etkilenir.
Peki, Kürt devleti Türkiye’nin Kürtleri için bir cazibe merkezi olur mu? Bölgenin diger ülkelerinde yasayan Kürtler büyük bir Kürdistan kurmak isteyebilir mi? Olabilir ve isteyebilir. Ama tam tersi de olabilir. Türkiye Kürtler için bir cazibe merkezi haline dönüsebilir. Çözüm sürecini iyi yönetebilen, aidiyet sorunlarini siyasetin konusu olmaktan çikartmis bir Türkiye su ankinden çok farkli bir Türkiye olabilir.
Economist’te yazildigi gibi referandum isteyen, bagimsiz devlet arzu eden insanlar, gruplar, aidiyetler bundan önce oldugu gibi bundan sonra da olacaktir. Önemli olan onlarin taleplerinin demokratik çogulculuk içinde dengelenmesi, bu tür taleplerin toplumsal zemin bulamayacagi bir siyasi alt yapinin yaratilmasidir. Bugün Lice’de ne olduguna bakarak gelecegi sekillendirmeye kalkarsak sorunu çözmez, sadece derinlestiririz.
Kürt devletinin kurulmasini veto etmeye kalkarsak da bütün Kürtleri Türkiye karsitliginda birlestiririz. Belki bazilari Türkiye’nin bunu yapmasini arzu ediyor olabilir. Fakat Türkiye’nin çikari sorununu silahtan arindirarak demokrasi içinde yönetilebilir, mümkünse çözülebilir hale getirmek, cumhuriyetin kurulus mitolojisinin yeniden yorumlamaktir.
Bölgedeki ve Türkiye’deki tüm sorunlara karsin çözüm süreci ve son 10 küsur yilda yasadigimiz degisim umutlu olmamiza neden olmalidir. Unutmayalim ki bugün kendini Kürt sorunuyla özdeslestirmis bir partinin es baskani Türkiye’nin üç Cumhurbaskani adayindan biridir. Seçilmesinin mümkün olup olmamasinin önemi yoktur. Seçilmek arzusu ülkenin gelecegine duyulan güvenin ifadesidir.
***
Evet, AK Parti iktidarini, özellikle de Erdogan’in cumhurbaskanligi adayligini Kürt sorunu üstünden yipratma çabasi sürdürenler açisindan anlamli olabilir. Ancak Türkiye açisindan anlamli degildir. Bir kez daha vurgulayalim: Türkiye Kürt sorununu çözmek, çözemezse demokrasi içinde yönetilebilir hale getirmek, bu yüzden de silahtan ve siddetten arindirmak zorundadir.
Bunu Lice’de güç kullanarak, Erbil’de bagimsizligi veto ederek yapamaz. Çözüm bayrak diregine çikan çocuklarin vurulmasiyla gelmez. Çözüm sag duyuyla, sizi baskalarinin sürüklemeye çalistigi tuzaklardan kaçinmakla, alisilmisin disinda tepkiler vermekle, beklentileri bosa çikartmakla gelir. Sabirli olmak güçsüz olmak demek degildir…
———————————————–
Star-6 Temmuz
Mensur Akgün