Uluslarin kendi kaderini tayin hakki kime haktir? (3)
Bagimsizlik tartismalari kapsamindaki dizi yazisinin bu bölümünde Kürdistan Bölgesi’nin Irak Merkezi Devleti’nden ayrilma hakkinin mesrulugu ve yasalligi kapsaminda baslayan tartismalara katkida bulunmak için uluslararasi hukuka göre Self Determination Hakki’nin (SDR) iç ve dissal nedenlerle uygulanma imkani olup olmadigini dünyadaki kimi örnekleri de gözeterek inceleyecegim.
Birlesmis Milletler (BM) 1991-2003 yillari arasinda 688 Nolu karara dayanarak, 36. paralelin kuzeyi ve 32. paralelin güneyinde kalan bölgeyi uçusa yasak bölge ilan ederek Kürdleri Saddam’in soykirim politikalarina karsi koruma altina almisti. 2003 yilinda Baas rejiminin yikilarak yerine federal bir cumhuriyetin kurulmasi ise Kürdleri bölgede önemli bir aktör haline getirmisti.
Irak Federal Anayasasi’na göre ülkenin kurucu uluslarindan olan Kürdler istikrarli bir yönetim kurmayi da basarmisti. Baslangiçta merkezi hükümet ile gerilimsiz iliskiler ilerleyen süreçle birlikte yerini merkezi hükümetin tahakkümüyle sonuçlanan çatismali iliskilere birakmistir. Sii Basbakan Nuri el Maliki’nin Kürdleri ve Güney Kürdistan’i hedef alan olumsuz söylemleri, çatisma sürecini derinlestirmisti. Orduyu Kürdlere karsi silahlandiran, F-16 uçaklari satin alarak gözdagi veren Maliki, Kerkük sorununun çözümünü amaçlayan 140. maddeyi isletmek bir yana bölgeye Dicle Operasyon güçlerini yerlestirmis, Irak’in en çatismasiz bölgesini bile militarize etmistir. Diger taraftan bütçeden Kürdistan’a verilmesi gereken payi, Pesmerge maaslarini Kürd hükümetine vermeyerek Kürdistan’in ekonomik olarak tahribine ve halkin yoksullukla karsi karsiya kalmasina yol açmistir. Bir taraftan Kürdistan bölgesinin yetki ve sorumluluklari kisitlanmis diger taraftan ise merkezi hükümetin yetkileri genisletilmistir. Benzer baskilar Sünnilere yönelik de gelistirilmis, Sünni Cumhurbaskani Yardimcisi Tarik Hasimi hakkinda idam karari alinmis, Maliye bakani tutuklanmis, birçok Sünni ordu ve devlet adami devlet kurumlarindan uzaklastirilmistir. Merkezi hükümet süreç içinde bir Sii diktasina dönüsmüs, Siiler disindaki tüm halklar temsili demokrasinin disina itilmis, iktidardan uzaklastirilmistir. ISID faktörü karsisinda Bagdat’a çekilen merkezi hükümet ve güvenlik güçleri tüm halki kaderiyle basbasa birakmistir. Kürdler ise yüksek yogunluklu iç savas karsisinda kendi topraklarini koruma çabasina girismis, ISID tehlikesinden kaçan Türkmen, Keldani-Asuri ve diger azinliklara Kürdistan’in kapilarini açarak güvenlikli bir ortam sunmustur.
Gelinen noktada; 2003’e kadar Saddam’in Baas Partisi’nin Süni etnisiteli diktatöryel merkezi hükümeti tüm Irak’i temsil etme kabiliyetini yitirmis, temsili demokrasiden uzak Maliki’nin Kanun Devleti Partisi’nin baskin oldugu Sii etnisiteli bir diktaya evrilmistir.
Kürdistan bu tablo karsisinda Iç SDR’sinin yogun olarak ihlal edilmesine sessiz kalarak mevcut durumu sürdürmekle Kürdistan cografyasinin istikrar ve güvenliginin saglanmasi ve barisin tesis edilmesi için Dis SDR Ilkesi çerçevesinde ayrilik/bagimsizlik tercihi ile karsi karsiyadir. Uluslararasi hukuk ve teamüller ile son kusak uygulamalar düsünüldügünde Kürdistan tarihinde hiç olmadigi kadar, bu gün bagimsizlik ihtimaline/imkanina yakindir.
Kürdistan Hükümeti’nin seçenekleri
1-Dis SDR Hakki’na basvurmak isteyen Kürdlerin bagimsizlik talebi uluslararasi bir mesele olup, uluslararasi hukukun dikkatle izlenmesini sart kosmaktadir.
2-Gruplar arasinda varilan anlasma ile devletin belirli bir bölümünün statüsünün belirlenmesi uluslararasi toplum tarafindan kabul edilmektedir. Bu halde taraflarin anlasmasi bir itiraz ile karsilasmamakta, devletin statüsüne iliskin yapilan anlasmalar uluslararasi planda mesru kabul edilmektedir. Örnegin Çek ve Slovak Cumhuriyetlerinin ayrilmasi durumu, Eritre ve Etiyopya’nin ayrilma süreçleri bu kapsamda uluslararasi mesruiyet açisindan ciddi tartismalara konu olmamistir. Kürdistan Hükümeti’nin bu hususu gözetmesi, sartlari bu yönüyle zorlamasi ileriki süreçte uluslararasi mesruiyet sorununu da çözecektir. Ortada varsa bir müzakere masasi, masayi ilk terk edecek olan Kürdler olmamalidir. Keza, Kürdistan Bölge Yönetimi Baskani Mesud Barzani, geçtigimiz aylarda, sorunun çözümü noktasinda Çekoslovakya Modelini dillendirmistir.
3- Federal devlet anayasalarinda, federe devletlerin ayrilma haklari düzenlenmis ise, bu anayasal bir hak olarak kabul görmektedir. Irak Anayasasi baglaminda duruma baktigimizda açikça bu hak ifade edilmemisse de bu hakkin hiçbir zaman kullanilamayacagi yönünde de bir madde yoktur. Dolayisi ile Irak Anayasasi’nda bu hakkin düzenlenmemis olmasi, Kürdistan Bölgesi’nin mutlak olarak ayrilma hakkina sahip olmadigi anlamina gelmemektedir.
4-BM’nin Dostça Iliskiler Bildirisi halklarin geleceklerini belirleme hakkina riayette özellikle ‘temsili hükümetin varligi’ni tartisma konusu yapmaktadir. Uluslararasi planda da kabul gördügü üzere Irak Merkezi Hükümeti demokratik ve temsili niteligini yitirmis, Sii diktasina evrilmistir. Nitekim liderlerinden baslamak üzere Sünni halka yönelik baski ve yildirma uygulamalari Insan Haklari Izleme Örgütü (HRW) kayitlarina bile düsmüstür. Kürdistan Bölgesinin anayasal hakki olan petrol gelirlerinden bir bölümünün gönderilmemesi, Kerkük Sorunu’nun (tartismali bölgeler) anayasal prosedür çerçevesinde çözülmemesi Kürdlere yönelik de merkezi hükümetin görevlerini mutad ve her türlü hukuki dayanaktan yoksun olarak yerine getirmedigini göstermektedir.
5-Tüm bunlara paralel olarak, yeni bir hükümet kurma çalismalarinin yapildigi Temmuz ayi meclis oturumlarinda Kürd ve Sünni milletvekilleri Irak Meclisi’ni terk etmek zorunda kalmistir. Sonuç olarak Irak Devleti’nin mevcut hali, saydigimiz uluslararasi belgeler çerçevesinde Irak sinirlari içinde yasayan halklara kaderlerini tayin hakkini vermektedir. Kürdlerden, bu ortamda mevcut durumlarini korumalarini beklemek, dis SDR hakkina basvurmasini hukuka aykiri görmek, bizzatihi uluslararasi hukuka aykirilik teskil edecektir.
6- Bagimsizlik ayni zamanda bir kamuoyu olusturma meselesidir. Dünya’nin her yerindeki Kürdler bu konuda lobi faaliyetleri yürütmeli, eylemler düzenlemeli dünya kamuoyu Bagimsiz Kürdistan talebinin tüm Kürdlere hasredilebilecek bir talep olduguna ikna edilmelidir. Ayni sekilde hükümetin yürütecegi diplomasi faaliyetleri de bu kapsamda hayati önemdedir.
7- Demokratik bir Kürdistan taahhüdü, Irak’ta tehlike altinda olan azinlik haklarinin koruma altina alinmasi Kürdistan’in bagimsizlik talebinin mesruiyetini saglamlastiracak diger hususlar olacaktir.
8- Uluslararasi gözlemciler nezdinde yapilacak olan bir referandumda çikacak olan yüksek orandaki bagimsizlik taraftari oylar, uluslararasi kamuoyunun Kürdlerin Dis SDR Hakki’ni teslim edecek, ileriki süreçlerde Kürdistan’in bagimsiz bir devlet olarak taninmasinin önündeki önemli bariyerleri asmanin kapilarini açacaktir.
Bu anlatilanlarin yanisira tüm Kürd partilerin ve sivil toplum kuruluslarinin bagimsizlik konusunda yekpare bir görüntü çizmesi, bagimsizligin tüm partilerin ve örgütlerin talebi oldugu imaji, dünya kamuoyunda bu istegin tüm Kürdlerin ortak talebi oldugu yolundaki görüsü destekleyecek, bu da mesruiyet tartismalarina Kürd cephesinden verilen bir cevap olacaktir.
Hamiyet Çelebi