ÜNITER DEVLET VE KAFAYI YEMIS TOPLUM

Arkadasim Yilmaz Çamlibel’in yazi dili hostur. Yayinlanmis bir dizi eseri arasinda ‘Üniter Devlet-Kafayi Yemis Toplum’ diye bir kitabi da var.
Yilmaz bu eserinde mizah dilini de kullanarak ülkenin ve toplumun durumunu pek güzel anlatir.
Bizzat yillarca basbakanlik ve Cumhurbaskanligi yapmis olan Demirel’in deyisiyle 26 etnik grubun yasadigi bir ülkede tek etnik gruba dayali bir devlet ve millet insa etmeye çalisildigi için mi toplum kafayi yedi, yoksa baska nedenler de var mi?
Kanimca böylesine çok uluslu, çok etnik gruplu bir ülkede tek etnik gruba dayali bir devlet ve ulus insa etme çabasi tek basina bile toplumun kafayi yemesi için yeterlidir.
Bunun için diger etnik gruplari yok saymak, dil ve kültürlerini yok etmek, direnislerini ezmek gerekir.
Su yüz yil boyunca, hatta ondan önce baslayarak böyle de yapilmistir.
Türkler 1071’de Anadolu’ya ayak bastiklari zaman -ki bin yil bile olmadi- bu ülkede birçok etnik grup zaten vardi. Rumlar, Ermeniler, Kürtler, Güney’e dogru Araplar Bunlar ve baska etnik gruplar binlerce yildan beri Anadolu ve Mezopotamya cografyasinda yan yana yasamakta idiler
Kapitalizmin gelismesiyle birlikte feodal sisteme karsi ortak bir Pazar çerçevesinde önce Bati Avrupa’da baslayan ulusal hareketler, zamanla Avusturya-Macaristan ve Osmanli Imparatorluklarinin hükümran oldugu alanlara da yayildi ve bu imparatorluklar dagildi, topraklari üstünde birçok ulusal devlet kuruldu. Türk milliyetçiligi de bu dönemde, 19. Yüzyilin sonlarina dogru sekillendi.
Osmanli’nin son döneminde, önce Ittihat ve Terakki Hükümeti’nin eliyle tam bir kiyima dönüsen Ermeni Sürgünü yasandi. Bunu 1. Dünya Savasi’nin ardindan Rum nüfusun sürgünü izledi. Lozan’la birlikte baslayan Türk etnik grubuna dayali üniter devlet kurma politikasiyla birlikte, yeni kurulan TC sinirlari içindeki diger en büyük halk Kürtler’e yönelik yok sayma ve yok etme politikasi izlendi ve buna tepki olarak ortaya çikan Seyh Sait, Agri, Dersim direnisleri ve diger Kürt ulusal hareketleri kanli sekilde bastirildi.
Kürt halkinin daha sonraki dönemlerde, özellikle de 1960’li ve 70’li yillardaki barisçi sekilde gelistirdigi örgütlü hak talepleri de ‘onlarla birlikte tüm olarak Türkiye emekçilerinin ve demokratik güçlerinin mücadelesi, yine 1971 ve 1980 fasist darbeleriyle ezildiler.
Böyle bir ülkede düzmece üzerine kurulu bir devlet ideolojisi (örnegin Türk Tarih Teorisi ile Türk Dil Teorisi) bu uygulamalara eslik eder.
Egitim sisteminde siddet kutsanir. Ilkokuldan baslayarak gencecik beyinlere atalarin nasil at üstünde fetih savaslarina çiktiklari, nasil iyi kiliç ve mizrak kullandiklari, nasil kelle kestikleri ve tas üstünde tas birakmadiklari, yani baska halklarin uygarlik ürünlerini yerle bir ettikleri siringa edilir.
Aile içinde ve okulda böyle egitilerek büyüyen kisilerde arkadasina, kadina, baska insanlara, baska halklara saygi kalmaz.
Böyle bir ülkede siddet toplumun genlerine isler ve toplumsal yasamin bir parçasina dönüsür.
Bu ülkedeki kadina karsi cinayetlere bir bakin hele. Her gün gazete sayfalarina, televizyon ekranlarina yansiyan bu tür haberler akli basinda insanlari bunaltiyor.
Miras yüzünden, tarla meselesi yüzünden, hiç yüzünden aile içi ya da aileler arasi kavgalar, meydan savaslari da günlük yasamdan bir parça
Babasini, anasini, kardesini öldüreni mi dersin, çocuguna kiyani mi?..
Her gün yasanan onlarca, yüzlerce trafik kazalarinda ülke bir savasta olmasa bile, savastaki kadar, hatta ondan fazla kayiplar yasaniyor. Çünkü insanlar öfkeli, barut gibiler. Çünkü onlar trafik kurallarina uyma konusunda egitilmemisler. Trafikte hiz yapmayi, yerli yersiz korna çalmayi marifet sayiyorlar. Her an sopaya, biçaga, tabancaya davranmaya hazirlar.
Hangi birini saymali. Ben hem bu ülkenin politikacilarinin düzeysiz dalasmalarindan, hem bu tür kanli, iç burkucu siddet olaylarini dinlemekten, izlemekten bunaldigim için televizyona bakamaz oldum.
Ortada gerçekten de kafayi yemis bir toplum manzarasi var.
Böyle bir ülkede Batili ülkelerde rastladigimiz, temel insan hak ve özgürlüklerini kapsayan nisbi demokratik rejimler de kolay yer bulamaz, demokrasi igreti kalir.
Böyle bir ülke sorunlarini çözemez, insanina refah ve mutluluk saglayamaz.
Tüm bu nedenlerle Kürdü-Türkü, kadini-erkegi, yaslisi-genci ile yazik bu ülkeye, yazik bu topluma diyorum.
Ülkenin ve toplumun gerek duydugu sey ise baristir, insan hak ve özgürlükleridir, demokrasidir, esitliktir, iyi, adil bir yönetimdir.
24 Temmuz 2023
Kemal Burkay