Ya demokrasi ya ayri devlet
Merkezin agir baskisi altinda ezilen etnik veya dinsel azinliklar için iki çikis yolu var; ya tam demokrasi ya da ayri bir bagimsiz devlet.
Bu seçenek menüsü tüm ülkeler için geçerli. Demokrasiyle temel hak ve özgürlükleri garanti altina alinmayan, iktidara ortak edilmeyen azinliklar bagimsizlik pesine düserler.
Bu talebi salt ‘milliyetçi’ veya ‘sekteryen’ bir girisim olarak okumak eksik olur. Küresel bir çagda yasiyoruz; özgürlügün, esitligin, adaletin ne oldugu, baska toplumlarda nasil yasandigi sir degil. Bilen biliyor ve bilenler birinci sinif haklar istiyor. Bunu vermeyen devletler de derin mesruiyet krizleri yasiyor. Eger talep edenler ülkenin ana etnik veya dinsel gövdesine ait olmayanlarsa, onlar da kendi devletlerini kurarak haklarini elde etmeye çalisiyorlar. Bu tür denemelerden de otoriter rejimler çikmiyor degil, ama azinliklar bunu denemekten geri durmuyorlar.
Neredeyse elli yildir Irak Kürdistan’inda yasanan bu. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ögretim üyelerinden Burak Bilgehan Özpek’in Insight Turkey (www.insightturkey.com) dergisinin yaz sayisinda önemli bir makalesi yayimlandi. ‘Demokrasi veya Ayri Devlet: Irak Kürtleri Için Gelecek Senaryolari’ baslikli yazisinda Dr. Özpek Irak’in merkezî yönetiminde yasanan krizin Kürtleri nasil adim adim bagimsizliga dogru ittigini anlatiyor.
Meselenin özünü 1970’te yapilan bir görüsme çarpici biçimde özetliyor.
Saddam Hüseyin baskanligindaki bir heyet Molla Mustafa Barzani’yle Erbil’de bulusurlar. Irak Kürtleri 1961’den beri özerklik için silahli mücadele yürütmektedir. Bagdat yönetimi sorunu çözmek için yeni bir anlasma önerir. Mustafa Barzani Kürtlerin özerkligi taninmadan silah birakmayacagini, Pesmergeleri de dagitmayacagini söyler. Saddam Hüseyin sartlari kabul edince de ateskes baslar. Bu toplantida Mustafa Barzani’nin oglu Mesut Barzani de vardir. Irak heyetine bir soru yöneltir; Irak’in bütününde demokrasi sorunu nasil çözülecektir? Saddam Hüseyin’in cevabi nettir: ‘Irak’in geri kalan kisimlarinin nasil yönetilecegi sizin isiniz degil. Siz Kürdistan’da özerk olacaksiniz. Irak’in tümünden size ne?’
Mesut Barzani’nin sorusunun ne anlama geldigi zaman içinde gayet iyi anlasildi; ülkenin tümü demokratiklesmeden sorun çözülmüyor. Çözülmüyor çünkü demokratik olmayan merkezî yönetim özerklik vermesine ragmen Kürtleri kazanamiyor, tatmin etmiyor. Demokratik olmayan bir rejimin azinliklarin her türlü kazanimini berhava edebilme ihtimali ‘kesin çözüm’ arayislarini tahrik ediyor.
Bugün Irak’ta güçlü bir federal yapi var. Barzani baskanliginda Kürdistan Bölgesel Yönetimi hem kendi kendini yönetiyor hem de merkezî yönetim üzerinde söz sahibi, Bagdat’in petrol kaynaklarindan da pay aliyor.
Ama olmuyor. Merkezle bölgesel yönetim arasindaki iliskiler kopma noktasinda. Bunun nedeni sadece Irak Kürtlerinin milliyetçi refleksleri, kendi bagimsiz devletlerine sahip olma çabalari degil. Bagdat’in merkeziyetçi, otoriter, iktidari ve kaynaklari paylasmaya yanasmayan tutumu Irak Kürdistani’ni farkli gelecek arayislarina itiyor.
Kisaca, merkezde demokrasi hakim olmadan bölgesel özerklik bile ülkesel bütünlügü muhafaza etmeye yetmiyor.
Irak Basbakani Maliki’nin otoriter, merkeziyetçi ve dislayici politikalari ülkeyi bölünmeye dogru götürüyor. Geçenlerde Barzani adeta elli yil önceki soruyu neden sordugunu söyle ifade etti: “Mesele sadece Kürtler degil, Irak’in tümü. Irak demokratik, federal ve çogulcu oldugunda bir ve birlesik kalir. Biz Irak’in bütünlügünü tehdit etmiyoruz. Irak’taki diktatörlük Irak’in bütünlügünü tehdit ediyor.”
Barzani samimi veya degil, baska mesele. Ama diger örneklerden de biliyoruz ki ‘ülkenin birligi’ adina mesrulastirilmaya çalisilan otoriter rejimler gerçekte ülkeleri bölüyor. Suriye’de de yasanan bu… Yarin Esed sonrasi da ayni sorunlar yasanacak. Farkli etnik veya dinî gruplari bir arada tutmanin yolu tam demokrasi ve çogulculuk…
Türkiye de sorunun vahametini kavramali ve elini çabuk tutmali. Demokrasisini derinlestirmezse ‘bagimsizlik’ talepleriyle basa çikamaz.
Ihsan Dagi