Makale

Yalana alismak

Çok yalan söylüyoruz. Üstelik birbirimizin gözünün içine bakarak ve inandiriciliga aldirmadan… Her konuda ve her düzeyde yalan söylemenin iki sakincasi var.

Kendimizle, yani aldigimiz terbiye ile tutarsizliga düsüyoruz. Tutarsizliginin farkinda olan kisi ruhsal bunalima düser. Bundan çikis için yapay bir gerçeklik (yalan dünya) yaratir ve ona siginir.

Yabancilasma denen bu süreç, kendi gerçeklerinden oldugu kadar dünyadan da kopusa neden olur. Aksini söyleyenleri düsman olarak görür ve yasami bir varlik-yokluk savasi olarak algilamaya baslar. Artik onun için yalanini devam ettirmekten baska çare yoktur.

Yalanin baska bir sakincasi da tüm ahlak sistemleri ve dini ögretilerle çelistigi için alternatif bir ahlak ve din anlayisi gelistirmek ihtiyacidir. ‘Yolsuzlugun hirsizlik olmadigi’ gibi sahte tezler üretilir veya kaynagi belirsiz paralarin hayir islerine kullanilacagi mazeretine siginilir.

Ortaya çikan usulsüzlükler nedeniyle yargilanma ihtiyaci dogdugunda gidilecek mahkemeye güvenilmedigi gerekçesiyle yargi sürecinin önü kapatilabilir ve bu ‘milli iradenin’ tecellisi olarak sunulabilir.

Güçlünün düzeni

Eger bir ülkenin Anayasa Mahkemesi (AYM) güvenilmez bir kurum haline gelmisse o ülkede tuz kokmustur. Yurttaslarin siginacagi ne ahlaki ne de hukuki bir ölçü kalmistir.

Bu kim seçimi kazanirsa onun uygun gördügü ölçü ve yasalarla toplumu yönetmeye davettir. Yani güçlünün borusunun öttügü, sürdürülemez bir çogunluk egemenligi düzeni. Bu düzen, sistemin topyekûn iflasini getirebilir.
Söylenen en büyük yalanlardan biri de %10 seçim barajinin siyasal istikrar sagladigidir. Askerlerin önce dincilerin, sonraki hükümetlerin Kürtler’i Meclis’e sokmamak için icat ettikleri bu antidemokratik uygulama hâlâ sürüyor. Ama biz demokratik bir hukuk devleti oldugumuzu iddia etmeye devam ediyoruz.

Yolsuzluk nedeniyle istifaya zorlanan dört bakanin Anayasa Mahkemesi’nde (Yüce Divan’da) yargilanmamasi için hukuk ve ahlak zorlanirken iktidar bu mahkemeye güvenmedigini belirtti. Ama o mahkeme daha dün, seçim barajiyla ilgili bireysel basvurulari konu bakimindan yetkisizligini ileri sürerek reddetti.

AYM, daha önce sirasiyla AKP’yi çok memnun eden su kararlari aldi:
Mimarlar Odasi’nin, Atatürk Orman Çiftligi’nde yapilan kaçak saraya iliskin islemlerde mahkeme kararlarinin uygulanmamasina iliskin yaptigi basvuruyu reddetti.

AYM, CHP’li vekillerin, dört eski bakan hakkinda kurulan Meclis Sorusturma Komisyonu haberlerine, mahkemece konulan yasagin kaldirilmasi istemiyle yaptiklari bireysel basvuruyu reddetti.

AYM, Mansur Yavas’in Ankara Büyüksehir Belediye Baskanligi için seçim sonuçlarina iliskin yaptigi bireysel basvuruyu reddetti.

CHP’nin, ‘Torba Kanun’ olarak bilinen yasanin bazi maddelerinin yürürlügünün durdurulmasi ve iptali istemiyle yaptigi basvuruyu reddetti.
14 ilde Büyüksehir Belediyesi Kurulmasina Iliskin Kanun’un iptal istemini reddetti.

Dershane yasasinin yürütmesinin durdurulmasi talebini reddetti.

Adaletten uzaklasan vicdan

1 Mayis’in Taksim Meydani’nda kutlanmasi talebiyle yapilan bireysel basvuruyu AIHM kararina ragmen reddetti.

MIT mensuplari ile bazi kamu görevlileri hakkindaki ceza sorusturmalarini Basbakan’in iznine baglayan düzenlemenin iptali istemini reddetti.
Hükümete 6 ay süreyle Kanun Hükmünde Kararname çikarma yetkisi veren kanunun iptali talebini reddetti.

Üyelerinin ezici çogunlugu Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdogan tarafindan atanan mahkemenin aldigi bunca lehte karara ragmen hâlâ onun ‘paralele yakin, kumpasçi ve darbeci’ olarak anilmasi, yaratilan sahte gerçekligin sonucudur. Yalan söylemeye devam ediyoruz.

Hukuktan ayrilan kanun, ahlakla iliskisini kesen din, adaletten uzaklasan vicdan, demokrasiye sirtini dönen seçim bir ülkeyi nurlu ufuklara degil karanlik belirsizliklere tasir.

———————————————-

Bugün-8 Ocak

Dogu ERGIl

Back to top button