Yasamak için aci çekmek!
Madam Sona…
Bugün ondan söz etmek istiyorum.
Nasil baslasam?..
Yasamak için aci çekenler…
Olabilir.
Hayat aci çektirir, acilar da insanlari olgunlastirir, hatta bilgelestirir.
Saniyorum, Madam Sona da öyle.
Hâlleri hüzün doluydu.
Özellikle bakislari…
Bazen de sevinç pariltilari yayiyordu güzel gözleri…
Madam Sona’yi bakislarindan, yüz çizgilerinden anlamaya çalisirken, hapishanede, Sevan’la sohbet sirasinda öylesine agzimdan çikan bir cümle takildi aklima:
Yasayan bilir!
Evet öyledir.
Bazi seyleri yasayan bilebilir ancak…
Aciyi yasamadan, aciyi yüreginde hissetmeden, aciyi anlamaya çalismadan hayatta önünü kolay göremezsin, agaçlarin arasinda kaybolur gidebilirsin.
‘Yaniniza gelip ‘Sevan’in annesiyim’
demeyi anlamli bulmadim’
Hayat aci çektirir, acilar olgunlastirir, bilgelestirir. Sevan’in annesi Madam Sona da öyle. Hâlleri hüzün doluydu. Özellikle bakislari…
Madam Sona’yla Sirince’de Sevan’i konustum.
Hapishaneden geliyorduk.
Bir hapishane ziyaretinin hüznü ve sevinci…
Çocuklugunu sordum Sevan’in.
Her anne gibiydi.
‘Çok güzel bir çocuktu, karizmatikti, zekiydi’ diye basladi söze, ‘Zekâsini gözleri ele verirdi.’
Hapishanede de dikkatimi çekmisti, Sevan’in gözleri hâlâ yuvalarinda fir fir dönüyordu.
‘Hiç yerinde duramazdi’ sözünü özellikle vurguladi.
Sevan ilkokuldayken, enerjisini tüketebilsin, oynasin diye babasi ona top almis… Bahçede biraz oynar, sonra ortadan kaybolurmus…
‘Bir seferinde Sevan’i, topu birakmis, bir agacin altinda Fransiz Ihtilali’ni okurken yakalamistim’ diye anlatiyor oglunu…
Kanada’da, Toronto’da yasiyor kiz kardesiyle.
Sevan Nisanyan
Sevan Nisanyan
Iki yil önce benim 1915: Ermeni Soykirimi kitabiyla ilgili olarak Toronto’da yaptigim bir konusmayi ön sirada kiz kardesiyle izlemis ama kendini tanitmamis…
Söyle diyor:
‘Dogrusu, yaniniza gelip ‘Sevan’in annesiyim’ demeyi pek anlamli bulmadim.’
Hapisteki oglunu merak ediyor.
Saglikli göründügünü, kilo verdigini, cezaevi kosullarinin iyi oldugunu, iyi çalistigini anlatiyorum.
Oglundan iyi haberleri dinlerken bakislari canlaniyor, yüzüne ancak mutluluk ifadesi olabilecek kocaman bir gülümseme yayiliyor.
Gözlerini bana dikip öyle konusuyor:
‘Hapisteki oglumdan utanç degil, elbette gurur duyuyorum.’
Madam Sona’yla…
‘Sevan içerde kalsin daha iyi,
diye düsündügümde oluyor!’
Madam Sona’nin bir sözü, sipsivri bir biçagin ucu gibi yüregime dokunuyor: Sevan içeride kalsin daha iyi, diye düsündügüm de oluyor!
Madam Sona’nin bir sözü, sipsivri bir biçagin ucu gibi yüregime dokunuyor:
‘Sevgili oglumun, Sevan’in hapisten kurtulmasini tabii istiyorum. Ama bazen düsünüyorum, disarida onu bekleyebilecek kötülükleri… O zaman da, içeride kalsin daha iyi diye düsündügüm oluyor.’
Aninda, sevgili Hrant aklima geliyor.
Tuhaf oluyorum.
Gözlerimi kaçiriyorum Madam Sona’dan…
Nasil bir memleket burasi?..
‘Disarida karsilasabilecegi kötülüklerden dolayi’ oglunun hapiste kalmasini aklindan geçirebilen bir annenin duygu dünyasi beni içine çekiyor.
Yasamak için ille de aci çekmek, öyle mi?..
Bundan kurtulus yok mu?..
Bu memlekette farkli olanlar diken üstünde yasamaya devam mi edecekler?..
Ne yazik!
Madam Sona, Ali Nesin, Hasan Cemal (soldan saga) Sirince Matematik Köyü’nde. Arka sirada Nilüfer Göle, Arsen Nisanyan, Müjde Tömbekici, Asaf Savas Akat, Iris ve Tavit Nisanyan ile Ayse Sözeri Cemal (soldan saga).
Madam Sona, Ali Nesin, Hasan Cemal (soldan saga) Sirince Matematik Köyü’nde. Arka sirada Nilüfer Göle, Arsen Nisanyan, Müjde Tömbekici, Asaf Savas Akat, Iris ve Tavit Nisanyan ile Ayse Sözeri Cemal (soldan saga).
Matematik Köyü’nden sonra Felsefe Köyü
Mami diye geliyorlar:
Arsen, Iris, Tavit ve anneleri Müjde.
Hep birlikte fotograf çektiriyoruz:
Madam Sona’yla torunlari, gelini… Sevan Nisanyan’in ‘Sirince yoldasi’ -matematikçi- Ali Nesin… Asaf Savas, Nilüfer Göle, Ayse ve ben.
Ali Nesin, Urla’da Madimak’la ilgili bir konusma yapmak için erken ayriliyor.
Matematik Köyü’nü geziyoruz.
Etrafta kizli erkekli ögrenciler…
Kimileri, Sirince’ye bakan yamaçta sere serpe oturmus sohbete dalmislar…
Kimileri köselere siginmis, rahat sedirlerde, koltuklarda lafliyorlar.
Nilüfer Göle-Asaf Savas Evi…
Yüksek tavanindan muhtesem iki avize sarkan, los isikli kocaman, insana huzur veren bir kütüphane.
Matematik Köyü’nde Nilüfer Göle – Asaf Savas Akat Evi
Kapi girisine pirinç bir plaket çakilmis:
Sevan Nisanyan Kütüphanesi
Library
15 Haziran 2013
Sevan Nisanyan, kendi adini tasiyan bu kütüphanenin mimarlik dâhil herseyi…
Sevan’in ‘Sirince yoldasi’ sevgili Ali Nesin’den dinliyoruz. Matematik Köyü’nden sonra simdi de Felsefe Köyü insa hâlinde, yakinda bitecek…
Matematik Köyü’nden Sirince…
Matematik Köyü’nden Sirince…
Akil almaz isler
Nasil bir memleket burasi? ‘Karsilasabilecegi kötülüklerden dolayi’ oglunun hapiste kalmasini aklindan geçirebilen bir annenin duygu dünyasi beni içine çekiyor
Iki yamaçta iki kule dikkatimi çekiyor.
Bir tarafta Ali Nesin kulesi…
Karsi tarafta, tepedeyse, yesilliklerin, agaçlarin içinden yükselen ve Sirince’ye tepeden bakan Sevan Nisanyan Kulesi…
Sirince’yi, kökleri tarihin derinliklerine giden bir Rum köyünü dokusunu hiç bozmadan insa etmek…
Matematik Köyü kurmak…
Felsefe Köyü kurmak…
Genç insanlara ‘elestirel düsünce’yi ögreterek, asilayarak bu topraklarda farkliliklara saygili bir gelecegin tohumlarini atmak…
Ancak dehayla delilik arasindan geçen ipince çizginin deha tarafina düsenlerin yapabilecegi akil almaz isler, diyorum kendi kendime…
Güzellikleri yaratmak da acidan geçiyor
Koca Yasar Kemal’in ‘Dünya bin kültürlü bir çiçek bahçesidir, bu çiçeklerin hiçbirini koparmayalim’ diye özetledigi güzel bir dünyanin temellerini atmaktan daha soylu ne olabilir ki
Matematik Köyü’nü gezerken içim yasama sevinciyle doluyor.
Bunca yil Sirince’yi görmedigim için kendi kendime söyleniyorum.
Ve günesin epeyce alçaldigi saatlerde Sirince’den ayrilirken, Madam Sona’yla sevgili Sevan’a sesleniyorum:
‘Yalniz yasamak için degil, bazen güzellikleri yaratmak için de aci çekmek gerekiyor, özellikle bu topraklarda
’
11 Temmuz
Hasan Cemal