Makale

Yeni bir seçime dogru giderken

Türkiye yeni bir seçime dogru giderken oturup düsünmek lazim. Nerede yanlis yapiyoruz, yanlis yapmamak için nelere dikkat etmemiz lazim?

Her seyden önce kendimden ve partimden baslamam lazim.

Kendimizi, siyasetimizi özellikle Kürt halki ve Türk halki ile bulusturamadik. Bizden kaynaklanan eksik ve yanlislarimiz olmustur.

Çünkü demokratik barisçil mücadele kavramlarini kimse kullanmamisken bizler kulandik. Çözümü hep barista aradik. Yeteri kadar kitlelerle bag kuramadik sesimizi kitlelere ulastiramadik. Kürt ve Türk halkinin yararina olan siyasetimizi halkla bulusturamadik. Kendi kabugumuzu kirip kitlelere ulasamadik. bunun çesitli nedenleri var.

Bunlar nedir diye soracak olursak, yeteri kadar ekonomik kaynak, kadro sikintisi, hayatini idame etmenin disinda kalan zamanla çok sey yürümeyecegini bilmek lazim. Profesyonel kadrolar olmayinca isler aksak yürür.

Iki silahli güç PKK ve devlet bunlarin karsisinda barisçil politikalari hayata geçirmek kolay olmasa gerek. Bu güne kadar silahtan baska bir seçenek yok diyenler bu gün barisi dillerinden düsürmüyor. Yine de söyledikleri ile yaptiklari ile samimi davranmiyorlar. ‘Silahli mücadele miadini doldurmus’ demelerine ragmen silahi da ellerinden birakmiyorlar.

Geçmiste bu çevreler legal demokratik mücadeleyi de ret ediyorlardi. ‘Tek seçenek silah’ diyorlardi. Yanlis olmasina ragmen yine de taraftar buluyorlar. Legal mücadelede bayagi yol almis görünüyor bu da sevindirici. Siyasetimizin dogruluguna zerrecik süphem yok ama dogru olmak dogruyu söylemek yalniz basina yetmiyor. Halk her zaman dogrunun yaninda olmayabilir. Tercihini dogrudan yana da kulanmiyabilir ama dogruda israrci olmak lazim. Er geç dogrular tecelli eder dogruyu söylemek yazmak dogrudan sasmamak lazim.

Parti olarak kendi çikar ve menfalarimizi toplumun çikar ve menfaatinin üstünde görmedik Hayatimiza da mal olsa her zaman toplum çikarini esas aldik. Kürt halki kurtulmadikça, özgürlügüne kavusmadikça bizimde kurtulusumuz olmaz diye düsündük.

Kurtulusumuzu ‘Türkiye ye demokrasi Kurdistana özgürlük’ sloganiyla formüllestirdik. Er geç halklarda kurtuluslarinin dogru siyasette oldugunu anlayacaklar. Kan üzerine siyaset üretenler halktan gereken cevabi alacaklar, buna yürekten inaniyorum.

Kimi çevre veya kisiler ‘siyasetiniz dogru ama güçlü degilsiniz, belediyeleriniz yok, milletvekilleriniz yok’ diyorlar. Dogru siyaseti güçlendirmek yerine, yanlis ama güçlü olanin yaninda durmayi çikarlarina daha uygun görüyorlar.

Oysa ‘senin için bir sey talep etmiyorsa, senin sorunlarina gerçekçi çözüm önermiyorsa, güçlü olmasi neyi ifade eder?

Mevcut partiler ülkenin sorunlarini çözmekten uzak.

Mevcut düzen partilerinin hiç birinin çözüm için projesi yok. Yetmis yillik ret inkâr üzerine kurmus olduklari siyasetlerini sürdürüyorlar.

HAK-PAR gerçekten genis bir perspektifle olaylara bakan, çagdas ve gerçekçi çözüm önerilerini sunan, barisçil – demokratik söylemleriyle, hiç saga sola yalpalamadan açik ve net konusan tek partidir.

Türkiye’de yasayan iki büyük halkin kirmadan dökmeden baris içinde bir arada yasamasinin en gerçekçi çözümü federasyondur; federasyon, esit sartlarda, esit kosullarda, kimsenin kimseye üstünlük saglamadigi kendini dayatmadigi, birlikte yasamanin biçimidir.

Birilerinin iddia ettigi gibi bölünme degildir. 20 milyon bir halki inkâr ederek dilini, kültürünü ulus olmaktan kaynaklanan tüm degerlerini yok sayarak ülkeye baris huzur getirilemez. Ileri demokrasi, kardeslik saglanamaz. Baris ancak temel haklar taninarak saglanabilir. Baris içinde birlikte yasamanin yolu adil olmaktir..

Yoksa bir 30 yil daha savassaniz sonuç degismeyecektir.

Ne kadar kan akarsa aksin,ne kadar agir tahribatlar yasanirsa yasansin gelecek yer ve çözüm; mesru haklarin taninmasidir. Halk bunu görüyor, biliyor. Ne yazik ki siyasiler buna engel oluyor. Kendi siyasi çikarlari için adil çözümü erteliyor, görmezlikten geliyorlar.

AKP nasil iktidara geldi?

O günkü düzen partileri ülkenin sorunlarina çözüm bulmakta uzaktilar.

AKP, düzenin magduru, 12 Eylül darbesinin magduru edebiyati yaparak, özgürlük demokrasi insan hak ve özgürlükleri vaad ederek, hata solun elindeki argümanlari da kullanarak degisimci, reformcu bir kimlikle ortaya çikti. Kürt sorununu alevi sorununu, var olan diger sorunlari çözecegini ilan etti. Her kesimden oy aldi. Iktidara geldi. Geldiginden bazi iyi adimlar da atti. Ancak iktidarini saglamlastirdiktan sonra AKP de statükonun ret ve inkâr söylemlerin arkasina sigindi. 180 derece tersini yapmaya, söylemeye basladi.

Böyle olunca girdigi 7 haziran seçiminde istedigi oyu alamadi. Oylari inise geçince ‘ben nerede hata yapiyorum?’diye düsünmek yerine, sonuçlari hazmedemedi ve eski ‘tek’lere sarilmaya basladi. Açilim – çözüm politikalariyla, ‘benim hayatima mal olsa da bundan vaz geçmem’ diyen Erdogan, simdi ‘çözüm sürecini buzdolabina kaldirdim’ diyor.

Önceden hazirliklarini yapan taraflar yeniden silaha sarildilar.

30 yildir yapilanlarin yanlis oldugunu söyleyen, çözümün siddete olmadigini söyleyen AKP, dagi tasi bombalamaya basladi. Asker, polis cenazeleri gelince, bu defa irkçi milliyetçi kesimleri harekete geçirdiler. Metropoller deki Kürt is yerlerine evlerine saldirilar yapmaya basladilar. Yeniden yapilacak bu seçimlerde basarli olamazsa bakalim hangi senaryolari devreye koyacaklar. Yasayip görecegiz. Bu gidisle AKP nin de sonu tarihe karisan diger düzen partileri;ANAP , DYP gibi olur.

Mevcut partilerin hiç biri ülkenin sorunlarini çözecek ufka ve programa sahip degiller. Kürtlerin cephesinden de durum farkli degil.

HDP de artik kendisini Türkiye Partisi olarak tarif ediyor.. Ve silahlarin vesayetinden kurtulma sansi da yok…

Onun disinda kalan ve Kürtler adina siyaset üretenler darma daginik. HAK-PAR’ in disinda seçim hakkini elde etmis bir parti yok. Mevcut yapilarda tam bir savrulma içinde. Kimi ‘boykot’ diyor, kimi el altindan baskasina göz kirpiyor. HAK-PAR seçim ittifaki çagrilari yapmasina ragmen ittifaka yanasmiyorlar.

HAK-PAR saglikli programa sahip olmasina ragmen, yeteri kitle destegine henüz yakalamamis olsa da istikrarli , demokratik, Kürdistani bir partidir.
Sabirli ve kararlidir.

1 Kasim 2015 seçimlerine de girip, bir kez daha halka seçenek sunma sorumlulugunu yerine getiriyor.

Barisçil, demokratik, Kürdistani seçenegi güçlendirmek her kesin görevi olmalidir.

Mehmet Ali Kestan

Back to top button