Yeni Dönemde Nasil Bir HAK-PAR

Sevgili okurlar, asagidaki yaziyi, Türkiye’de, adini vermeye gerek görmedigim bir günlük gazetenin istegi üzerine ve Kongre sonrasi yogun çalisma içinde kaleme aldim, dört gün kadar önce gönderdim. Yazi yayinlanmadi. Bugün bana gönderilen notta bos sayfa bulamadiklarindan söz ediliyor ve söyle deniyor: ‘Açlik grevleri ve PKK üzerine kisa bir yazi rica etsek ’ Ne demeli simdi! Medya ile iliskilerimiz bu minval üzredir Belli ki bu yumusak yazida bile bir seyler zülfi yare dokundu Asagida yaziyi yayinliyor ve degerlendirmeyi siz okurlarima birakiyorum.
HAK ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) geçtigimiz 4 Kasim günü 5. Olagan Kongresini yapti ve bu kongrede iki dönemdir (4 yil) Genel Baskanlik yapan arkadasimiz Bayram Bozyel’in görev süresi sona ererken ben Genel Baskanliga seçildim. (HAK-PAR tüzügüne göre Kongreler iki yilda bir yapilir ve bir kisi ancak pes pese iki dönem baskanlik yapabilir.)
Simdi hem medyada hem de diger politik çevrelerde birçok kisi, benim baskan olmamla birlikte HAK-PAR’in nasil bir politika izleyecegini merak ediyor. Daha baskanliga adayligimi açikladigim andan baslayarak bu tür sorularla sik sik karsilastim. Bu yaziyi da bu nedenle kaleme aldim.
HAK-PAR Kürt siyasi hareketinin bir parçasi. 2000’li yillarin basinda bir seçenek olarak ortaya çikti. Kürt halkinin temel haklarini savunuyor; barisçi, demokrat ve degisimci. Programini benimseyen, Kürt halkinin özgür olmasini ve Türkiye’nin çagdas, ileri bir demokrasiye ulasmasini isteyen herkese açik. Ben baskan olarak, özgürlük ve demokrasi yanlisi aydinlarimizi, yurtsever ve demokrat insanlarimizi HAK-PAR’in saflarinda toplamak için çaba gösterecegim. HAK-PAR’in parti içi demokrasisini gelistirmek, kadinlarin, gençlerin Parti saflarinda ve organlarda daha büyük oranda yer almalari için çaba gösterecegim.
Daha bastan sunu söyleyeyim ki bundan böyle de izleyecegimiz politikalar HAK-PAR’in programinda yazilidir. Kongrede yaptigim konusmada da bu programda belirlenen politikanin anahatlarina degindim. Kürt sorununun çözümü, Alevi sorunu, kadin sorunu, isçi haklari, bir bütün olarak demokratik hak ve özgürlükler, bu amaçla yeni ve demokratik çagdas bir anayasa için çalisma, çagdas bir kentlesme ve çevrenin korunmasi, AB üyeligi için kararli çabalar vb
HAK-PAR Kürt siyasi hareketinin bir parçasi ve Kürt sorununun çözümü programinin eksenini olusturuyor. Bu ülkede aydinlar ve sorumlu mevkideki politikacilar dahil, hemen herkesin ittifakla kabul ettigi gibi, Kürt sorunu ülkenin en büyük sorunu. Biz bu soruna adil bir çözüm istiyoruz. Bu esitlik temelinde bir çözümdür; yani bu ülkede Türklerle birlikte ikinci büyük etnik grup olan Kürt halkinin tüm temel haklari taninmalidir. Bize göre bu federatif biçimdir.
Üniter devlet anlayisi Kürt sorunu, hatta Alevi sorunu dahil, bir dizi sorunun nedenidir. Eger bir ülke etnik yapi bakimindan çok renkli ise oraya uygun düsen devlet ve yönetim biçimi ademi merkeziyetçiliktir. Bugüne kadar üniter devlet anlayisiyla her bakimdan tek tip bir toplum yaratilmaya çalisildi, ülkenin degisik renkleri yok edilmek istendi. Kürt sorunu da iste bunun ürünüdür. Simdi, yasanan bunca acili olaylardan, ödenen bedellerden sonra geçmisten ders çikarip yanlistan dönmenin zamanidir.
Kürt sorununa yönelik inkarci anlayis son yillarda bir ölçüde kirildi. Artik Kürt halkinin varligi kabul ediliyor, sorun yaygin biçimde tartisilabiliyor. Uygulamada da TRT-Ses’in ve bazi üniversitelerde Kürt dili bölümlerinin açilmasi gibi olumlu adimlar atildi. Ama bunlar sorunun boyutlarina uygun adimlar olmaktan uzak. Böylesine perakende adimlarla bu devasa sorun çözülemez. Adil ve esitlik temelinde bir çözüm için köklü adimlar gerekiyor. Dünyanin baska yerlerinde benzer sorunlar nasil çözülmüsse Türkiye’de de Kürt sorunu öyle çözülebilir. Bunun için ister iktidarda ister muhalefette olsunlar, sorumlu konumdaki politikacilara genis ufuk ve cesaret gerekiyor.
Öte yandan biz, sorunun çözümüne yönelik iyi niyetli küçük adimlari da simdiye kadar destekledik. Bundan böyle de destekleriz. Bu tür adimlar ve öneriler ister iktidar, ister muhalefet partilerinden gelsin, tutumumuz budur. Hiçbir partiye karsi önyargili degiliz. Ne yazik ki ülkemizde önyargilar, siyasal yarilma ve cephelesmeler çok güçlü ve bu, ülkenin ve halklarimizin çikarina olan ortak noktalarda uzlasmayi, sorunlara çözüm bulmak için isbirligi etmeyi zorlastiriyor. Ben kendi payima, dogru bildigim seyleri kararli biçimde savunsam da, bu tür kavgaci, uzlasmaz bir politik anlayisi yanlis buluyorum.
Alevi sorunu da öteden beri ülkemizin önemli bir sorunudur. Alevi sorununun çözümü, ayni zamanda ülkenin gerçek anlamda laik olmasinin da bir geregidir. Kanimca Türkiye hiçbir dönemde laik olamadi. Çünkü laiklik devletin din alanina müdahale etmemesi, tüm inançlara esit mesafede olmasi, hiçbir inanca baski yapmamasi veya imtiyaz tanimamasidir. Oysa Aleviler Imparatorluk döneminde zaman zaman agir baskilara ugradiklari gibi Cumhuriyet döneminde de Alevi inanci son yillara kadar hep yasakti. Simdi de sorunlar bitmis degil. Alevilerin yani sira Hiristiyanlara yapilan baskilari ve pek sözü edilmese de Kürt toplumunun bir parçasi olan Êzdilere uygulanan ayrimci politikalari unutmamali.
Ama bizzat ülkenin Sünni Müslüman çogunlugu da zaman zaman bu baskilardan payini almistir. Basörtülü ve türbanli kadinlarin tabi tutuldugu uygulamalar, egitim ve kamu alaninda süregelen engeller bunun örnegi.
Biz HAK-PAR olarak gerçek bir laikligi savunuyoruz ve bu Türkiye’nin Islam ülkeleri bakimindan örnek bir demokrasi olmasinin kosullarindan biridir.
Türkiye’nin barisa ve demokrasiye ulasmasi en basta Kürt sorununu ve Alevi sorununu çözmesine baglidir. Bu iki sorunu bugüne kadar çagdas anlamda ve uygarca yöntemlerle çözmeyi basaramadigimiz için sorunlar büyüdü, gerilim ve çatismalara yol açti ve ülkenin demokratiklesmesinin ve gelismesinin önünde bir prangaya dönüstü. Ülkemiz bu nedenle bir siddet sarmalina girdi ve toplum kutuplasti. Bu yüzden onyillardir büyük acilar çektik, büyük bedeller ödedik.
Geldigimiz durumda, bu çikmazi asmak ve sorunlarimizi uygarca çözüp ülkenin ayagindaki prangalari kaldirmak için siddet ortamindan bir an önce çikmaliyiz. Ülkemizde siyasetin normale dönmesi de buna baglidir. Bunun için ülkenin ve halkin yararini düsünen, sorumlu durumdaki tüm politikacilara ve aydinlara görev düsüyor.
Ilk elde silahlar karsilik olarak susmali ve hükümetin güven verici adimlari ile birlikte PKK silahlari tüm olarak birakmalidir. Biz HAK-PAR olarak Kürt halkinin, hakli özgürlük ve esitlik mücadelesini barisçi yöntemlerle yürütmesinden yanayiz. Bunun için siyasetin yollari tümden açilmalidir. Bu kapsamda, gelismelere uygun olarak bir genel af da gündeme gelebilir ve gelmelidir.
Son 20-25 yildan beri dünyamizda önemli degisimler yasamaktayiz. Iki kutuplu dünya ve soguk savas dönemi sona erdi, globallesme hiz kazandi. Degisim dalgasi kaçinilmaz olarak Ortadogu ülkelerine, Islam dünyasina yansidi. Bölgedeki hiçbir ülke, Iran ve Suudi Arabistan dahil, bu degisimin disinda kalamaz. Degisimi görebilen yönetimler, liderler bunu yumusak bir geçisle saglamayi basarirlarsa o ülkeler bir yikim yasamadan degisime ve çaga uyum saglarlar.
Türkiye de böylesi bir seçimle karsi karsiyadir. Bu ülkenin yöneticilerine düsen çagin ve degisimin nabzini tutmak, buna öncülük etmektir. Biz HAK-PAR olarak degisimci bir partiyiz. Ülkemizin hem Türkler, hem Kürtler için özgür, demokratik, her bakimdan geliskin ve ileri ülke olmasindan yanayiz. Bunun için çaba gösterecegiz.
Kemal Burkay