YENIDEN DIRBAN’DA

Sevgili arkadaslar, dostlar,
Yurda dönüsümün üzerinden 7 yil geçti. Dönüsümün ardindan yazdigim 14 Agustos 2011 tarihli yaziyi birkaç gün önce face sayfamda yeniden yayinladim.
Simdi, 7 yil sonra bir kez daha köyümdeyim.
Bu arada köyümüzde bir hayli aci-tatli degisiklikler de oldu. Bazi çocukluk arkadaslarim daha bu dünyadan göç etti. Mustafa agabeyim biraz daha yaslandi, eskisi gibi köy içinde ve çevresinde uzunca sayilacak yürüyüslere çikamiyor.
Bahçemizde, harmanin üst basindaki koca badem agaci kurudu. Bu nedenle geçen sonbaharda kocaman dallari budanip kütügü bir ani gibi birakildi. (Yedi yil önceki resmini ve son halini ekte veriyorum). Onun yani basindaki koca armut ise hâlâ ayakta.
Bahçemizin emeklileri dutlar ve eski pinarin basindaki iki kocaman mese agaci için de hayat devam ediyor
Komsu Mohundu’dan ve Çat köyünden arkadaslar geldiler. Hüseyin Özdemir, Ahmet Hoca, Düzgün Kaplan, Mesut Kaplan Onlarla, yegenim Derya ve Irfan’la birlikte Dersim merkezine yakin, Munzur kiyisindaki (simdi baraj gölü) Gökhan arkadasimizin restorantina gittik, güzelim manzarada yemek yedik.
Yegenim Cemil de Hollanda dönüsü bize katildi. O, diger yegenlerim Derya, Gülsüm ve Irfan’la köy içinde pinar baslarina, Gov’a ve Kanya Sipî’ye (Beyaz Çesme) ugradik.
Bu pinarlarin suyu da çocuklugumdaki gibi özgürce akmiyor. Hem iklim degisikligi buralari da etkilemis, sular azalmis, hem de olani borularla evlere, tarlalara dagitmislar. Bu yüzden dogal gözeleri bozulmus, eski su arklarini boydan boya çevreleyen sögüt ve kavak agaçlari, yaban gülleri kurumus, ortaya kederli manzaralar çikmis. Sükrü Amca’nin (Sukî Dûdê) ile Dursî Aysî Xezê’nin Beyaz Çesme’nin altindaki güzelim bahçeleri de Eziz Dede’nin Govê’deki bahçesi de viran olmus
Buna karsilik köy içinde yikilan, viraneye dönen eski evlerin bir bölümünün yerine yeni, çatili, kentlerdeki villalari andiran evler yapilmis. Bu evler bahçe ve bostanlarla çevrelenmis.
Artik karasabanlar, harmanlar ve harman makinalari yok. Onlarin yerini traktör ve biçerdöver almis.
Elazig’dan gelip Tunceli’ye, oradan Erzincan ve Erzurum’a uzanan anayola baglanan bir asfalt yol köyümüzden geçip komsu köylere ve Mazgirt’e uzaniyor. Simdi bu yol, is için gidip gelen traktör ve kamyonetlerle, yine batidaki büyük kentlerden ve yurt disindan gelen tatilcilerin otomobilleri ile gece gündüz oldukça sen.
Bunun ötesinde köy çok sakin. Kus civiltilari, circir böcekleri, zaman zaman sincap ve köpek sesleri, horoz ötüsleri
Karsi yamaçlar, kirlar, mese yesili ve kurumus gür otlarla biçilmis ekinlerin saman sarisina bürünmüs. Gökyüzü ise boydan boya piril piril mavi. Geldigimden bu yana zaman zaman bulutlar görünse de bir damla yagmur düsmedi.
Güneye dogru enginlerde Karaçor ve Palu dagari, arka planda bir yay gibi ufku çevreleyen Güneydogu Toroslar
Gündüzleri tatli sicak, geceleri serin, üsütücü bir hava
Anlatmasi güç huzur verici, dinlendirici bir ortam
Ama birkaç güne kadar yine Ankara’nin gürültülü, sinir bozucu ortamina ve bildik kosturmacalara dönecegim.
15 Agustos 2018
Kemal Burkay