Makale

Yikilir Zulmün Son Kaleleri

Aslinda bu mahkemenin olmamasi gerekiyordu. Ben de olmayacagini düsünüyordum. Ama olaylar farkli gelisti.

„12 Eylül´ün yargilanmasindan’ bahsediyorum.

Ne demisti sabik Reis-i Cumhurumuz Sayin Kenan Evren hazretleri?

„12 Eylül’ü halk desteklemistir. Yüzde 92 oy bunun kanitidir. Simdi ayni yolu kullansinlar, halka sorsunlar, diyorum. Eger halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldirirsa, o zaman hiç yargilamaya da gerek yok, ben intihar ederim!’

Dogrusu 12 Eylül Referandumu´ndan sonra bunu bekliyordum. Serefli Türk ordusunun serefli komutanina düsen de verdigi söze sadik kalmasiydi.

Düsmana teslim olacak degil ya!

Düsman mi? O da mi kim?

Zat-i Ali´lerinden binlerce kez duydugumuz „Yüce Türk Adaleti!’

Üstelik de kendisinin hazirlatip yüzde 92´lik bir oranla kabul ettirdigi bir anayasanin çerçevesini çizdigi „Yüce Türk Adaleti!’

Olsun… Teslim olmak pasamiza yakismaz. Bu nedenle intihar edecekti.

Ama olmadi…

Düsüp kolunu kirmis.

Mazereti var netekim. Raporlu…

Raporlu halde intihar etmesini beklemiyorsunuz herhalde.

Olmaz öyle sey!

„Mevzuata aykiri…’

O „yüzde 92’den, ona bu konuda yardimci olacak birileri bulunur mu acaba?

Mahkeme salonlarinda, meydanlarda, gazete köselerinde, TV ekranlarinda, davaya müdahil hep o yüzde 8´i görüyoruz nedense.

Sahi nerede o yüzde 92´ler?…

O da bunu çok merak ediyor, ben de…

O zamanlar etrafindaki postal yalayicilarina, dalkavuklara, CIA ajanlarina, saray soytarilarina, pasalara, para babalarina, medya patronlarina ve onlarin çikardigi kuru kalabaliklara bakip yüzdelik oranlarini birbirine karistirmis olmasin sakin.

* * *

„Aziz Türk Milleti’ raporlu oldugu için intihari bile becerememis pasamizdan simdi „tekmil’ bekliyor.

Biz bunlari çok anlattik, simdi ondan anlatmasini bekliyoruz…

Bu ülkenin çocuklarini, bu ülkenin çocuklarina karsi nasil kiskirtip silahlandirdiginizi anlatin bize…

Günde 20 kisinin öldürüldügü iç savasin nasil çikarildigini, buna nasil göz yumuldugunu anlat…

Maras´i anlat bize…

Malatya´yi, Hamid Fendoglu´nu…

Bombalanan camiileri, okullari, parti binalarini…

Sokak ortasinda kursunlanan ögretmenleri, ögrencileri, politikacilari…

Dogan Öz´ü, Ipekçi´yi, Cömert´i, Gün Sazak´i, Karafakioglu´nu…

Sonra nasil darbe yaptiginizi… Amerika´yi, soguk savasi, CIA´yi, Kontrgerilla´yi, MIT´i, Özel Harbi anlat bize…

Sonra iskenceleri, cinayetleri…

„Tas gibi oglanlar dururken ne diye cop kullanalim’ diyen pasalarinizi anlat bize…

Bir daha anlat bize, „asilan bir sol görüslüye karsi „esitlik olsun diye’ bir de sag görüslüyü nasil astiginizi…

Yasini büyütüp astigin çocuklari…

Asmaktan beter ettiginiz insanlari…

Bir bir anlat…

Bu davanin „sembolik’ olacagini söyleyip basindan beri darbecilerin fiili olarak yargilanmasina karsi çikanlar, bunun hala „sembolik’ oldugunda israrli mi acaba?

Büyük ihtimalle öyle…

Ben de zaten „sembolik’ olmasini istiyorum.

Pasalar büyük ihtimalle içeri girmeyecek.

Girerse de benim için sürpriz olmayacak.

Üstelik girse ne olacak?

Size olmayacaklari söyleyeyim:

Yaslari küçültülüp asilmayacak herhalde…

„Tas gibi oglanlar dururken coplarla tecavüz edilmeyecek’ onlara…

Saatler süren iskencelerden sonra yarali bedenleri günlerce bok çukurlarinda bekletilmeyecek…

Insan pisligi de yedirilmecek…

Disi agirip revire gittiginde çenesine yumruk darbeleriyle „lokal anastezi’ yapildiktan sonra çürük disi disindaki bütün disleri tek tek çekilmeyecek.

Aç kaldiklarinda canli fare ve kurbaga yutturulmayacak onlara.

Kisacasi 12 Eylül „adaleti’ bu insanlara reva görülmeyecek.

Görülmemesi de gerekiyor.

Hiçbir saniga taninmayan ayricaliklari olacak büyük ihtimalle.

Yanibaslarinda her an müdahaleye hazir saglik görevlileri, dis kapida onlari bekleyen ambulanslari olacak.

Televizyonlari, internetleri, gazeteleri, telefonlari olacak.

Moda deyimle bu dava „sembolik’ olacak…

Bunlar da „sembolik dava’nin olasi sonuclari:

„Sembolik’ de olsa „Yüce Türk Adaleti’nin karsisina çikacaklar…

Dava daha da genisleyip sanik sayisi artacak.

Çocuklarimiz, torunlarimiz ders kitaplarinda 27 Mayislari, 12 Martlari, 12 Eylülleri, 28 Subatlari, tarihe, ülkeye ve topluma karsi islenmis „zaman asimi olmayan’ agir bir suç olarak okuyacaklar.

Darbelerin failleri ölüm taburunun iskelet generalleri olarak anilacak.

Ellerinde „Ordu Göreve’ pankartiyla meydanlari dolduran „cumhuriyetin asker’sivil zinde kuvvetlerine’ unutamayacaklari bir ders olacak!

„Çürüyen dis dökülen et

Ve bir daha geri dönmemek üzere yikilip gidecekler…’

Umarim artik bu ülkenin çocuklari, yasaklanan filmlerin öyküsünü, toplatilan kitaplarin macerasini ve „yakilan siirin türküsünü’ yalnizca kitaplarda okuyacaklar…

Ve birileri hayatin sadece Müserref Tezcan´in bir iskence araci olarak kullanilan „Türkiyem Cennetim’ sarkisindan ibaret olmadigini, bir de halk sarkilarinin varligini kesfedecekler.

Anonim halk sarkilarinin….

Hani su

„Gün gelir elbet döner bu devran

Yikilir zulmün son kaleleri’ diyen türkülerin…

Ziya Laçin

Back to top button