Yok edilemeyen dil
Kürt Dili Ve Edebiyati Bölümünün açilma sürecini anlatabilir misiniz? Amaç ve hedefler neydi?
Kadri Yildirim: Kürt adinin bulastigi her seyin sorun haline gelmesinin suçlusu Kürtler degil. 17. yüzyilda Ehmedê Xanî ile baslamak üzere, Kürtler de dünyanin diger halklari gibi kimlik, dil, egitim vb. haklarinin verilmesi için hakli taleplerini hep dile getirdiler. Ama bu haklarin verilmeyisi, devreye hep inkâr ve asimilasyonun sokulmasi, dogal olarak Kürtlerde bir reaksiyona neden oldu ve bu reaksiyonun dozaji günümüze kadar farkli sekillerde kendini gösterdi. Neticede son yillara gelindiginde isin böyle devam edemeyecegi, ettigi takdirde ülkenin daha ciddi sikintilara maruz kalacagi kanaati hasil oldu. Kürt varsa, mutlaka bir dilli de vardir. Verilen mücadele ve yapilan kararli çalismalar sonucu, üniversitemize bagli Yasayan Diller Enstitüsü adiyla bir enstitü kuruldu. Diger dillere ait bölümler de aktif hale getirilecek. Kürt halki ve aydinlari olarak en büyük temennimiz lisans seviyesinde dört yillik egitim veren bir Kürt Dili ve Edebiyati bölümünün açilmasiydi. Zira lisansi olmayan bir dille yüksek lisans yapilmasi biraz çeliskili görünüyordu. Bundan dolayi da siki bir çalisma ve arayis içerisine girerek, bu bölümün de açilmasini sagladik ve bu Ekim ayinda ÖSYM-TS2 puaniyla gelen 21 lisans ögrencisiyle egitime basliyoruz.
Yaptiklariniz, hem barisa hem anadilde egitime bir kapi aralar mi?
Kimi çevreler ‘Bunlar ülkeyi bölmeye dille basladilar, arkasi gelecek’ diyor, kimi çevreler de ‘Bunlar devletin ve hükümetin ekmegine yag sürüyorlar’ iddiasinda. Bizim ne ülkeyi bölmek gibi bir niyetimiz ne de bu adimlari atanlarin arka bahçesi olmak gibi bir lüksümüz var. Biz akademik bir mentaliteyle Kürt dili ve edebiyatina hizmet etmeye çalisiyoruz. Bizim bu tür kuskulara yol açacak davranislar içerisine girmememiz sartiyla bu elestirileri simdilik normal görüyorum ve yaptiklarimizin objektif ve güzel seyler oldugunun zamanla herkes tarafindan anlasilacagina kesinlikle inaniyorum. Beklentimiz ve arzumuz Kürt dilinin bir sekilde ilkögretim ve ortaögretimde de yer almasi. Böylece ilkögretim, ortaögretim, lisans ve yüksek lisansin birbirini tamamlamasi. Eger bunun önünde yasal engeller varsa -ki var- bu engellerin bir an önce kaldirilmasi gerekir. Bu söylediklerimin barisa elbette ki olumlu katkisi vardir ve olacaktir. Çünkü Kürt sorununun çözümü noktasinda anadille egitim meselesi olmazsa olmaz bir arzu haline geldi. 21. yüzyilda bizim bu hakki tartisiyor olmamiz bile ayip. Bunun yaninda, lisans ve yüksek lisans egitimi verdigim bir dil için eger mahkemelerde hâlâ ‘bilinmeyen dil’ yaftasi uygun görülüyorsa, ortada bir sorun var demektir.
Bazi çevrelerce ‘Siyasi Kürtlerden icazet aliyorlar’ seklinde bir dedikodu yapildi.
Gerek Türkiye’deki, gerek disaridaki Kürtler bos durmadilar. Bu yönde çok mesafe aldilar. ‘Bilinmeyen’ bu dil, ‘yasayan dil’ konumuna geldi. Bu dil kime aitse onlara soracagiz ve onlarla çalisacagiz. Kaynak Japonya’da olsa dahi oraya gidilecek. Bunun bir kusuru olamaz. Dünyadaki arastirmalar hep bu sekilde yapiliyor. Söz konusu Kürt dili olunca, niye kiyamet kopuyor? Paris Kürt Enstitüsü, Istanbul Kürt Enstitüsü, Kurdî-Der ve isimlerini sayamadigim nice kurum ve birimler, bu alanda verimli çalismalar yaptilar. Medrese alimleri sayesinde günümüze yüzlerce dil ve edebiyat elyazmalari intikal ettirilmis. Akademik ve edebi olarak, ders verecek yüzlerce Kürt aydini var. Zaten bizim de gerek Exeter Üniversitesi’nin Kürdoloji bölümüyle, gerekse diger Kürdoloji kürsüleriyle ve Irak Kürdistani’nda bulunan üniversitelerdeki Kürt dili ve edebiyati bölümleriyle sözlesmelerimiz ve ortak faaliyetlerimiz mevcut.
Bu yil alinacak olan ögrencilerin, Kürtçe bilmeleri gerekiyor mu? Kürtçe diliyle ilk kez muhatap olan bir lise mezunu için, bir zorluktan söz edebilir miyiz? Bu zorluk nasil asilacak?
Kürtçe bilmeleri gerekmiyor ama bilmeleri tabii ki bir avantaj saglar. Biz birinci sinifta bu lisans ögrencilerine dogru okuma-yazma ve dogru konusmayi da içeren temel bir gramer ve altyapiyi olusturacagiz. Bunu yaparken de kolaydan zora dogru bir yöntem izleyecegiz ve Kürtçeleri zayif olanlari da düsünerek ilk yilda hepsine bu altyapiyi kazandirmayi hedefliyoruz.
Bu bölümden mezun olan ögrencilerin, bir meslek sahibi olma, yani is bulma imkani nedir?
Yasal bir engel var ve bu yasal engel asilmali. Yani orta ve ilkögretimde anadilde egitimin önü açilmali. Açilmali ki mezunlar, bu okullarda ögretmen olsunlar. Bu imkan saglandiginda ‘iste kadromuz’ diyerek boslugu doldurmak için, hazirliklarimizi simdiden bu yönde yapiyoruz.
Kürtçede farkli lehçeler söz konusu. ‘Bu kadar karmasik dilden hiçbir sey çikmaz’ diyenler var.
Bunu her kim söylüyorsa, iyi niyetle söylediklerine inanmiyorum. Kaldi ki, farkli lehçelere sahip olmak, sadece Kürt diline mahsus bir olgu degil. Bugün Türki Cumhuriyetlere giden devlet büyüklerinin yanlarinda tercümanla gittiklerini hepimiz biliyoruz. Saglanan bütün yakinlastirici ve tesvik edici olanaklara ragmen, Türk dilinin ve Arap dilinin hâlâ birbirini anlamakta güçlük çeken lehçeleri oldugunu biliyoruz. ‘Karmasik’ dedikleri Kürtçenin eger karmasikligi varsa, bunun sorumlusu Kürtler degil, bu dili engelleyen ve karmasikligina yol açan zihniyetler. Kaldi ki, bu son birkaç senede verdigimiz egitimle yakindan gördük ki bu dille her türlü egitim yapilabiliyor.
Özellikle sizin bölümünüz için sorma geregi duyuyorum: Bugün itibariyla üniversiteler yeterince özerk ve özgür mü?
YÖK ciddi ve demokratik bir yapiya kavusturulmadigi sürece özgür bir üniversiteden söz etmek mümkün degil. Ama bu noktada üniversiteden üniversiteye de fark ediyor. Yani birçok sey üniversitelerin kendi yapilanmasiyla da alakali. Ama bir buçuk senelik Kürt dili bölümüyle ilgili tecrübelerim, bana açikça gösteriyor ki, Türkiye’deki üniversiteler (birkaç tanesi hariç) bu noktada sinifta kaldilar.
Kürt Dili ve Edebiyati bölümü açildi. YÖK resmen onay verdi. Ülke de bölünmedi! Bu karsi koyusun, bunca tepkinin sebebi ne olabilir?
Sebep politik. Siz yillarca tek tarafli yönlendirdiginiz kamuoyuna böyle bir dil ve edebiyatin olmadigini söyleyerek, oy toplayacaksiniz, simdi birdenbire ‘Evet bu dil ve onun edebiyati, yüzlerce siir divani, her türe iliskin yazili kaynagi var’ dediginizde daha önce söylediklerinizi izah etmekte güçlük çekersiniz. Kaldi ki, dünyada özgürlüklerin böldügü hangi ülkeyi gösterebilirsiniz? Ama özgürlüklerin verilmemesi nedeniyle, bölünme tehlikesi yasayan birçok ülke var. Kürtlere verilecek olan özgürlükler, onlari üniter yapidan veya Türk halkindan uzaklastirmak yerine, daha da yakinlastiracaktir. Tarihte yasanan Kürt ayaklanmalarindan hiçbirinin nedeni Kürtlerin genis özgürlüklerle simartilmasi degil, verilmesi gereken haklarin verilmemesi veya verilenlerin geri alinmak istenmesidir.
——————————————–
25 Ekim
Yusuf Baran Beyi