Makale

Yunanistan ve Türkiye’de tikanan sistemi kim çözecek?

Dün, tüm dünyada haber bültenlerinin ilk sirasinda Yunanistan’daki referandum vardi, geceye dogru ilk sonuçlari aldik, gördük ki Yunan halki büyük çogunlukla ülke borçlarinin ödenmesi için AB’nin önerdigi sartlarin reddedilmesi yönünde oy kullandi.

Syriza hükümeti borçlularla pazarligi siyasallastirsa da, ülkenin çözülmeyi bekleyen temel konusu ekonomik; ülkenin borcu bir yilda ürettiginin yüzde 177’sine denk geliyor.

2008 krizi sonrasi Yunanistan ihtiyaci olan geliri üretemeyen, saglikli büyüyemeyen, borçlanan ama borcunu da ödeyemeyen bir konuma düstü ve oradan çikamiyor.

Ülke kendi ihtiyaci olan yeni bir ekonomik büyüme modelini ve bunun mekanizmalarini olusturamiyor. Siyaset ise ‘borç verenlere’ kafa tutsa da, borç almayacak bir üretim ve gelir yapisini olusturamiyor.
Ülkenin sorunu, siyasallastirilarak çözülemeyecek kadar teknik ve görünen o ki siyaset kurumu buna çare olabilecek ekonomik çözümler üretmekte zorlaniyor.

Siyasal sistemler ülkenin en temel ve acil sorunlarini çözemiyor ise orada büyük bir tikanma var demektir.

Nitekim birçok badireden geçen, askeri cunta kalintilarini Türkiye ile kabil kiyas olmayacak kadar hizli ve anlamli bir sekilde temizleyen, AB üyeligini basaran, bize oranla çok daha demokratik bir yapiyi insa eden Yunanistan’da sistem, bu yeni dönemde ekonomik çikmaz nedeniyle tikanmis gözüküyor.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Yunanistan çok agir bir ekonomik krizin girdabinda kivransa da ‘sosyal gelismisligi’ Türkiye’ye fark atmaya devam ediyor.

Uluslararasi tüm degerlendirmelerde çok agir ekonomik krizine ragmen Yunanistan, Türkiye’nin çok önünde kosmayi sürdürüyor.

Çünkü ekonomik kriz baska, sosyal gelismislik çok daha baska. Ekonomik kriz ülkeleri yoksullastirir ama örnegin beseri sermayesini tüketmez.

Türkiye’yi, saglik, aile hayati, toplumsal yasam, kisi basina düsen gayri safi milli hasila, siyasi düzen ve güvenlik, is güvenligi, siyasi özgürlükler, cinsel esitlik gibi kriterlere göre Yunanistan ile karsilastirinca, komsunun ‘sosyal gelismislik’ açisindan bizden daha iyi oldugunu görürsünüz.

Tabii Türkiye’de ekonomik sermaye ile beseri sermaye ya da ekonomik kriz ile sosyal gelisme arasindaki farklari bilmeden bu konularda konusmak isteyenlerin sayisinin epeyce kabarik oldugunun farkindayim.

Ama gene de eger anlamak isteyen olur ise anlamalari için daha somut bir örnek vereyim: Suudi Arabistan ekonomik kriz içinde degil ama kadinlarin ehliyet almasinin yasak oldugu bir ülke.

Dolayisiyla Yunanistan krize ragmen Suudi Arabistan’a da katmerli bir fark atmakta…

Iste ekonomik kriz ile sosyal gelisme arasindaki fark budur…

Daha yoksul ama daha gelismis olmak mümkündür.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Türkiye’nin de ekonomik büyüme modeli epeydir çok eskidi.

Ülke, kisi basina gelir açisindan uzun zamandir yerinde sayiyor, büyüme dermansizlasiyor, issizlik artiyor, nitelikli mal üretilemiyor. Ama gene de ekonomi, biraz da daha önce yasanan krizler nedeniyle ve Kemal Dervis’in yapisal reformlari sayesinde simdilik en azindan görüntüyü kurtariyor.

Ekonomi henüz ürkütücü biçimde sarsilmasa da Türkiye’de de siyaset kurumu siyasal krizleri asamiyor.

Siyasal iktidarin hirsizliklari ile yolsuzluklarinin yargilanamadigi, halkin paralarinin çar çur edilip Sayistay denetimine son verildigi, partizanligin kol gezdigi, Roboski’den Gezi olaylari sirasinda devlet terörüyle öldürülenlere kadar çesitli cinayetlerin katillerinin gizlendigi, hükümetin sivil darbe ile yargiyi yok etmesinin engellenemedigi, El Muhaberat yasalariyla fasizme yol verildigi, sürekli anayasa ve yasalari çigneyerek kaçak bir Saray’da oturan cumhurbaskanindan da yargisal ve siyasal hesap sorulmadigi demokratik bir hukuk devleti olabilir mi?

Olamaz.

Bu hukuk devletini kim olusturacak?

Tabii ki siyaset…

Siyaset ne yapiyor peki?

Çözümü ve siyasetin islevselligini tikiyor. MHP hesap soracak havalarla gelip yasama yönetimini AKP’ye armagan ederek aslinda siyasetin önünü tikayip, ülkeyi çok tehlikeli bir çikmaza tasiyor.

12 Eylül rejimiyle halvet olmus bir siyaset kurumu ülkenin yüz karasiyken, simdi bir de buna AKP’nin dehset verici hukuk darbeleri eklendi.

Bu gerileme ve çözümsüzlük, isteyenin hirsizlik yapacagi, isteyenin cinayet isleyecegi, isteyenin hukukun irzina geçecegi ve hiçbir sekilde cezalandirilmayacagi bu çöküs ne kadar tasinabilir?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Yunanistan ve Türkiye…

Siyaset, birinde ekonomik krizi, digerinde siyasal çürümeyi çözemiyor…

Ve bosluk büyürken, siyasal sistemin çikmazi koyulasiyor.

Bu tehlikeli bir gelisme…

Saglikli demokratik ülkelerde ülke sorunlarini siyaset çözer, peki siyasetin tikandigi, sistemin kilitlendigi noktalarda ne olur?

Tanimladigim bu kaos durumundan hep korkarim, siyaset siyasetçiler tarafindan felç edilir ise devreye ‘karanlikta bekleyen’ baskalarinin girme ihtimali artar çünkü…

Onun için siyasetçilerin sorunlari siyaset içinde çözmeleri, islevsel çözümler bulmalari, hukuksal ve ekonomik sistemi saglikli biçimde çalistirmalari, en basta kendileri olmak üzere bütün ülke için en iyisidir

www.gazete 360.com

Mehmet Altan

Back to top button