|
Çok geç olmadan, susturun silahları
|
2015-09-18 19:19
|
Latif Epözdemir
|
|
Algıların değişmeye başladığı, resmi görüşün gerilediği, ret ve inkarın önemli ölçüde yok olduğu, dostluk ve hoşgörünün önde seyrettiği, barış ve demokrasiye olan güvenin arttığı, önemli bir süreç yaşanıyorken, 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından tekrar kanlı bir kapışma başladı. Eller tetiklere gitti ve her gün ölüm haberleri girdi evlere, anaların yüreğini ateş aldı, gözyaşı sele döndü.
Haziran seçimleri ülkede bir siyasal kirize yol açtı.Ak Partinin tek başına iktidarına halk cevaz vermedi,koalisyon yolu belirdi.Parlamentoda grubu bulunan partiler halkın verdiği mesajı doğru algılamadı. HDP seçimlerden büyük bir zafer elde ederek 80 sandalye ile meclise girmeyi başardı. Halk HDP’ye barışçıl yollarla mücadele etmesi için olanak verdi. HDP bu avantajı değerlendiremedi. Kendine oy vermiş kesimlerin beklentilerine yanıt verecek bir duruş geliştiremedi.Derken silahlar yeniden devreye girdi ve siyasi kriz kısa sürede bir çatışmaya dönüştü.
Kan ve gözyaşının, şiddet ve savaşın, hiçbir sorunu çözmediği, şiddet ve güvenlikçi politikaların yeni sorunlara neden olduğu, kin, nefret ve ötekileştirme siyasetini doğurduğu,savaşın gerçekleri öldürdüğü, vicdanları susturduğu ve ülkenin etnik çatışma zeminine doğru kaydığı gün gibi ortada iken,hala şiddette ısrar etmek kime yarar sağlar.Kim bu kan-revan ortamından nemalanır,çatışma ortamından kim fırsatlar bekler; bu geçmiş deneyimlerden bilinen bir şeydir.
Savaş ve şiddette ısrar etmenin ne kadar sonuçsuz kaldığı gerçeğini bilmeyen yok, savaşın ve silahların halkların geleceğini kararttığını bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Savaş iyi niyetlerin öldürülmesi demektir.
Savaş karşıtları ve barışsever demokrat güçler ölümlerin ardından acının ve gözyaşlarının ardından hüzne boğuldu. Bu bizim savaşımız değil dedi Kürtler ve Türkler.Kuşkusuz gönül isterdi ki, yalnızca acılarla değil ama tüm yaşam boyunca hep beraber dostluk içinde geçse yaşam. Bu duygusal birlik özgürlük ve demokrasi konusunda da kendini bu biçimde duyurabilse, acılar son bulsa, eşitlik adalet ve demokrasi kucaklasa herkesi.
Algılar değiştikçe, duygular ve düşünceler de değişir. Halklar daha bir yakınlaşır.
Silahlar susar, ölümler, öldürmeler ve çatışmalar son bulursa yaşam da, siyaset de normalleşir. Algılar değişir,gerçekler, haklar ve özgürlükler ortaya çıkar. “Türk olmayanların bu ülkede bir tek hakları vardır: O da köle olmaktır.” Algısı, yerini “ Kürtler vardır ve hakları tanınmalıdır” algısına bırakabilir.
Gelinen noktada bir gerçek de artık daha çok belirginleşiyor. Kürtlerin haklı mücadelesi de sadece silahtan ve şiddetten ibaret değil. Keza, bu sorunun savaşla ve askeri yöntemlerle çözülemeyeceği gerçeği toplumun belleğine ve bilincine yerleşmiş durumda. Ne var ki, silah sesleri doğruların ve gerçeklerin sesini bastırıyor, barışa ve diyaloga olanak vermiyor.
Halkı halka rağmen kurtarmak ham bir hayal .”Devrimci Halk Savaşı” adında PKK’nin başlattığı bu savaş ne devrimcidir ne de halk içindir. Şiddet savunmasız halkı korumak şöyle dursun; önüne gelen her şeyi yakıp yıkmaya başlamıştır. Bu kirli savaş ,kazananı belli olmayan ve sadece üstünlük kurmaya hizmet eden bir savaştır ve bu savaşın kurbanları ne yazık ki, halk çocuklarıdır.
Kafalardaki saksıları kırma zamanıdır. Sabit ve ezberde kalmış düşünceleri terk etmek gerekir. Kafalardaki karakolları yıkmak gerekir.
Mücadeleyi de, müzakereyi de poligonların dışında, sivil alanlarda ve barışçıl yöntemlerle, çatışmasız bir zeminde sürdürmek gerekir.
Bu gün bu olanaklar hala var. Bu nedenle, bu gün ezberlerin bozulma zamanıdır. Anlayış ve hoşgörü zamanıdır. Halklara bu fırsatı vermek gerekir. Kanı su ile paklama zamanıdır. Bu tarihsel olanağı değerlendirmek gerekir.Yarın çok geç olmadan, bugünden barış dilini geliştirmeli ve silahlar da, operasyonlarda durdurulmalıdır.
Silahın kibirini bir yana bırakıp barış dilini ortaklaştırma zamanıdır. Silahlar susarsa siyaset konuşabilir, hala konuşarak, tartışarak sorunların çözümü konusunda adımlar atılabilir.
Silah, siyasetin ve diyalogun önünü kesiyor.
Türkiye halkları silahlı mücadelede ısrar eden, kandan ve gözyaşından medet uman güçlere seslenerek:” benim için ölme ve öldürme” diyor.
Kürtler, silahların artık daha fazla onların geleceğini karartmasını istemiyor. Sorunlarının barışçıl yollarla çözülmesini istiyor.
Kürt halkı, kin ve nefretin kabarmasını istemiyor. Düşmanlık olsun istemiyor. Ama silah ve ölüm, kan ve öldürme, nefreti tetikliyor, Kürtlere ve onların soylu, haklı davasına zarar veriyor.
Halkın büyük bir bölümü gelecek kuşaklara övünülecek bir geçmiş bırakmak için; silahlardan, bombalardan ve kurşunlardan medet umanların arkasından sürüklenmek istemiyor. Çatışmanın yarattığı gündemlere malzeme olmak istemiyor. Bölgeleri kan gölüne dönüşsün istemiyor. Kargaşa ve çatışma nedeni ile göç etmek istemiyor. Araçları yakılsın, evleri yıkılsın, çocukları ölsün istemiyor
Gelin ellerinizdeki silahları toprağa gömün ve bir daha çıkarmayın o silahları, öldürmeyin hiç kimseyi. Gömün silahları ki o gömülerden barış fışkırsın.
Öldürmek ve ölmek yerine yaşamak ve yaşatmak için yani bir anlayışa gereksinme var. Yarın çok geç olmadan barışa bir şans verin.
Onurlu ve soylu ortak bir gelecek için, barış, eşitlik ve kardeşlik için gömün silahları, özgür ve demokratik bir toplum için, elveda deyin silahlara. Silahlar susmadan, operasyonlar durmadan, sorunlar özgürce tartışılamaz. Sorunlar tartışılmadan çözümlenemez. Savaş ve çatışma ne kadar sürerse o denli yaşamlar kararacak, evlere ateşler düşecek.Kazananı olmaz bu savaşın.Sonunda yine müzakere ve görüşmelerle var olan sorunlar çözülebilir.Bu nedenle zaman varken, daha çok kan akmadan gelin savaş ısrarından vaz geçin.
Analar ağlamasın, daha çok mezar yerine dönmesin bu ülkenin acılı toprakları. Güller yeşersin geçmişin karanlığından, bu kadim topraklarda. Gülmeyi unutmuş yüzler sevinçle tanışsın. Tüm metinlerin başlangıç bölümü hoşgörü ve kardeşliği temel alsın. Tek renklilik, tekçilik yerini çok renkliliğe ve çoğulculuğa bıraksın.
Tabutlar, ölüm haberleri, ateş düşürmesin hanelere.
Gelin poligonlardan uzak zeminlerde mücadeleyi sürdürmenin olanaklarına şans verin.Silahın soğuk namlusu sıcak kanda ısınmasın.
Elleri tetiklerden çekin. Çünkü silahlar tartışma ve görüşme ortamını ortadan kaldırıyor. Namluların imha edici kurşunları, barışı vuruyor, çocuk ölüleri çıkıyor bombaların enkazının altından ve kimse bu duruma sevinmiyor. Ağlıyor, üzülüyor, ağıtları çoğaltıyor analar.
Bombalar yaraları kaşıyor, geçmişten beri devleşen kini uykudan uyandırıyor.
Artık “kurtuluş namlunun ucunda” değil. Geçti o dönemler, o heyecan yaratan sloganlar, belgiler, geçmişte kaldı. Halk, savaş istemiyor, barış ve huzur istiyor.
Çünkü silahlı mücadele kini ve öfkeyi tetikliyor, geçmişteki düşmanlıkları körüklüyor. Çünkü silah yaşama hakkına kast etmenin aracıdır. Çünkü silah şiddetin tırmanmasının bir aracıdır. Bırakın silahları ve halkın demokratik taleplerini demokratik yollarla karşılamaya çalışın.Gerekli olan budur.
Sevinçleri çoğaltmalı, acıları sonlandırmak ve güvenli bir geleceği bu günden kurmak gerekir.
Bombaları çoğaltmazsanız sevinçler çoğalır, daha çok güler çocukların gözleri.
Öldürmek kolay, asıl olan yaşatmaktır. Hiç bir amaç öldürmeyi, silahlı savaş vermeyi gerekli kılmaz. Hiç bir amaca öldürerek varılmaz.
Çare yok öyle ya da böyle, bu ülkede birlikte yaşayacağız. Özgür ve demokratik bir gelecek için, eşit, adil ve özgür bir birliktelik için daha çok şiddette ısrar etmenin anlamı yok. Yarın çok geç olmadan birlikte yaşayabilme olanaklarını yok etmeden, soylu ve onurlu bir geleceği olanaklı kılmak için şiddetten vazgeçin. Vaz geçin ki, yarın çocuklarınıza anlatabilecek güzel öyküleriniz olsun. Güzel öyküler, içinde kan ve gözyaşı olmayan öyküler. Sevgiye ve dostluğa dair öyküler. Çocuklar ölmesin, gülsün, sevinsin,yarınları aydınlık olsun, umutla dolsun.
Silahlar susarsa, sevinçler çoğalır. Çocukları küstürmeyin kendinizden. Çok geç olmadan susturun silahlarınızı,barış gelsin,barış kalıcı hale gelsin.
Latif EPÖZDEMİR Hak ve Özgürlükler Partisi/ HAKPAR Genel Başkan Yardımcısı
|
|
|
|