|
Bugün anneler günü
|
2016-05-08 22:16
|
Latif Epözdemir
|
|
Bu gün anneler günü.
Bu gün dünyanı bir kısım anneleri mutlu oluyor her anneler gününde. Nasıl mutlu olunmaz ki insan sevince, sevilince. Lakin sevinmiyor milyonlarca anne, onların sevinci ile
Dünyanın kan ve zulüm ikliminde.
Filistin’de, Suriye’de, Irakta, Kürdistan’da ve Türkiye’de. .
Bu gün anneler günü.
Mutlu olmak, neşelenmek en doğal hakkıdır annelerin hiç kuşkusuz ve elbette. .
En çok da insanı üreten olduğun için sen ne kutsal bir varlıksın ey anne. .
Kutsal ama horlanmış, dövülmüş benim ülkemde.
Kutsal ama yüreği kan ağlayan anne benim ülkemde.
Cinsel tacize, töre cinayetine, erkek egemen baskısına boğun eğmiş, maküs kaderine razı gelmekten başkaca da bir çaresi kalmamış anne. .
Yaşama en çok duyarlı, insanı var etmenin sancılarını en çok çekmiş, ölümü yüreği kan ağlayarak sineye çekmiş anne. Bu gün anneler günü işte. .
Oğul tadında bir yaşama hasret anne. Canilerce tecavüze uğramış ve katledilmiş genç kızına çeyiz sandığından çıkarıp mutluluğu püskürtememiş anne. Bu gün anneler günü. .
Neşe içinde pahalı hediyeler beklerken diğer bir anne. Hayattan, acılardan zulümden habersiz, her yıl pırlanta koleksiyonuna yenilerini eklemek üzere 8 Mayısı bekleyen anne.
Sevinmiyor senin pırlanta hediyelerden sonraki sevincinle oğlu kirli savaşta kurban edilmiş olan yaslı anne.
Bu gün anneler günü…
Her anneler gününde ve ömrünün tüm günlerinde sevinci ve mutluluğu arayan anne. Bu gün anneler günü, silkin sen de sevin, mutlu ol bir gün dahi olsa senede.
Bu gün anneler günü ve bu gün belki de, pahalı bir hediye yerine, ağır bir acı ile yüzleşeceksin anneler gününde. Oğlun tabutlar içinde kapına gelecek ve son bir kez sana gülecek kalabalıklar içinde. Sen inanamayacaksın onun öldüğüne. . Ve daldığın seraptan uyanıp isyana duracaksın yüreğinin derininde. Bu gün anneler günü işte. .
Bu gün anneler günü. Yol gözlediğin evladının mezar yerini bile bilemeyeceksin belki de. Sana özgür bir ülke sunmak için çıkıp gitmişti evinden. Ne o düşü gerçek oldu, ne de, geri dönüşü mümkün oldu. Kandı kulağına hoş gelen sözlere, gitti yüreğinin çarptığı yere. Geri dönüşü olanaksız bir yoldu oysa ki yürüdüğü. Nedametin yararı yoktu. Artık vefa duygularına tutunarak geçiyordu yaşamın içinden. Sonra ölüm haberi yayılacaktı zaten. Kefensiz yatacak düştüğü yere. Ölüm haberi çok sonradan sana gelecek ve yüreğine kan dolacak. Bu ölüm nereden gelir hangi iklim salar bu kabulü imkansız acıyı. Hangi vicdan onay verir ki bu ölüme.
Ölü cesetler üstünde poz veren ırkçı beynin yönlendirdiği bedene. bu ne kindir, bu ne öldürme tutkusu, kimin için neden bu ölümler, neden bir insanı öldürme. . ?
Bu gün Anneler günü. Ve bir şair sesleniyor uzaklardan, evladının dilinden, dinle bak anne.
“Bir sessizlikti annem, nice çileden örülmüş
Sevinçleri de var mıydı bilmem
Kendisinden bile gizlenmiş
Her anne çocuklarını yaşar değil mi?
Ben annemi hiç yaşamadım
Çünkü çocuklar
Bir rüzgâra biner giderler
Anne yüreği de beraber. ” ( Kemal BURKAY)
Anne yüreği çocuğunun çantasındaki azıktır, yoluna yoldaş, torbasındaki ekmektir.
Oysa ki benim için ölme ve benim için hiç kimseyi öldürme diyor milyonlar, haklı haksız ayırmadan, ölüm makinesi haline gelmiş evlatlardan tek dileği budur annelerin
Bu gün anneler günü.
Ey anne: İzin verme bir daha bu zulme, bu ölüme, bu kan iklimine.
Bu gün anneler günü, ne bileyim işte. Yol bekler kimi anne, kulağı kirişte. Neşe dolacak gönlü kimi anne evladını görünce. Dualar okuyacak, tanrıdan uzun bir ömür ve mutluluk dileyecek çocuğunu her gördüğünde. Hediye almasa da olur. En büyük hediyesi sağ ve salim oluşudur onun için evladının.
Bu gün anneler günü. Arjantin’deydi anneler uzun bir dönemde. . Tarih yazdılar Plaza Del Mayo Meydanında. Gözaltında kaybedilmişti çocukları. Genci, yaşlısı, erkeği kızıyla binlerce kayıp çocuk için bir yumruk olmuştu anneler Arjantin’de.
Taksime taşındı hüzünleri gözaltında kaybedilmiş çocukların annelerinin. Hüzünleri yasla boğuşuyordu. Cumartesi Anneleri olarak geri geldiler. Her şeye rağmen yılmadılar, direndiler, diken oldular zalimlerin gözbebeklerinin içinde durdular. Biz anneyiz dediler. Nerde çocuklarımız diyerek iki elleri ile zulmün yakasına sarıldılar. Biz anneyiz, üreten biziz insanı, nasıl kaybedersiniz en kutsal emanetlerimizi, kızıyla, erkeği ile, Çerkesi, Lazı, Türkü ve Kürdü ile Cumartesi Anneleri bir destan yazdılar. Birleştiler, bir oldular dir oldular. Onları birleştiren, dirleştiren acıları ve umutlarıydı. Özlemleri onları ortaklaştırdı. Evlatları bir gün çıkıp gelir diye boş tutular yüreklerini her günde ve elbette ki her anneler gününde. .
Bu gün anneler günü. Evladından ayrı bir çok anne. Birçoğu iki kez telaşlı. İki evladı silah elde farklı cephelerde. Belki de birbirleri ile karşılaşacaklar ama kucaklaşamayacaklar, aldıkları emirleri icra ederek tetiğe basacaklar. Ya asker öldürecek gerillayı, ya da gerilla vurmak zorunda kalacak asker kardeşini. Ölüm adın kalleştir zaten. Bilir tüm annelerin yüreği zulmün nerden geldiğini. Ürperir geceleri özlem dolu yürek; tatlı düşler görür kapalıyken bile nemli göz. Görür ki çocukları el ele ona beyaz karanfiller getirir anneler gününde.
Açık tutar kapısını son nefesine kadar gelirse oğlu üşümeden girsin içeriye diye Berfo Ana olur bu zulüm ikliminde her anne. . Gelmez oğlu, gelemez. Ölür Berfo Anne, gözleri açık gider, hasreti tüter son nefesinde bile.
Gözaltında kaybedilmiş çocukları için yüreğini ortaya koymuş ey kutsal anne: Bu gün anneler günü. Vur kendini öfkenin ve kinin duvarına savrulsun kötürüm düşlerin. .
Kanlı tuzaklarda, hain uykularda oğlu ile kardeşinin kellesi torbadan çıkarılıp masa üstüne döküldüğünde, ağlamadan, boyun eğmeden, yiğitçe direnerek yüreğine karşı, sevindirmemek için canileri, kafası bedeninden koparılmış çocukları teşhir eder anne ve başı dik:” Berxê nêr, ji bona kêr” der, gömer acısını içine. O acı yıllar sonra bir intikam duygusuna döner, gözü kapalı atar kendini kavganın içine torunları, ve onlardan olma çocukları. Bu zulüm dinsin diye. Olmasaydı sonumuz böyle. Sevgili güzel anne…
Bu gün anneler günü. . Olmasaydı annelerin gözünde kanlı yaş, olmasaydı gönüllerinde o sızı, o kanayan yara. Özgür bir gelecek için gülüşleri uçuşsaydı havalarda her renkten, her dinden, her halktan annelerin. Neşeli gülücükler içinde kucaklayabilselerdi çocuklarını.
Özlem gideren kucaklaşmaları en büyük hediyeleri olsaydı annelerin her anneler gününde. Anneler bir gün bile olsa mutlu gülebilseydi benim ülkemde…
Bu gün anneler günü. Kutlu olsun sana Fulya Hanım, Ceren Teyze, Özlem Abla. .
Bu gün anneler günü, haberin var mı, Sitîxan, Rewşen Xanim, Perîxan, Gûlê ve Rindê. .
Bu gün anneler günü. Her anne kendi düş denizinde. .
DİRENEN ONUR
Bir kasırga eserdi on yılda bir
Ortalık toz duman, hüzzam deminde hayat,
Sevgi kurşuna dizilir ve onur kalbinden vurulurdu.
Direncin adı Berfo olur dört bir yanda zulme inat
Otuz yıl geçer aradan,
Ama o hala izini sürer gözaltında kaybedilmiş oğlu Cemilin.
Gün gelir dayanamaz artık bedeni, yenik düşer hayata,
Kemiklerini göremeden Cemilin, göçüp gider.
Ülke bir yangın yeridir , günler nalınlarla geçer,
Cellatlar fermana durmuş, insan öldürmeye ant içer
Gül dalında kırıktır, sevmeyi unutmuş, solgun
Analar evlat acısı ile kıvranır, gülmeyi unutmuş, durgun
Bu yangın nerden gelir, kim körükler bu ateşi bilinmez.
Çünkü açık bırakmıştır Berfo evinin kapısını ardına kadar
İlk günden otuz yıl boyunca,
Oğlu gelince hemen girsin diye, üşümeden içeriye.
Bu ne yaman sevdadır, bu ne yangın yürek
Bu ne özlemdi, r bu ne derin yara
Bir ömür yol gözlemiştir dalıp uzaklara. .
Bedeninin ölüsünü soğuk bir morg odasında bile göremedi,
Oğlu Cemilin, yaşamı boyunca, Berfo Ana
Elinde torbası ile gezdi durdu, sokaklarda
Günün birinde verirlerse eğer oğlunun kemiklerini
Toplayıp koyabilsin diye torbasına. .
Cemilinin kemiklerini emanet etmek için Şahdamarını besleyen topraklarına
Elinde boş torbası ile, dolaştı oradan oraya.
Olmadı, tek tesellisiydi bu, olamadı, oldurmadılar.
Berfo öldü
Cemilin kemikleri hala bulunamadı.
Vasiyet etmişti oysa :
“Bulunmadan oğlumun kemikleri, ölsem de gömmeyin beni, ”
Ruhunda azmış yaralar sağalmayacaktı oğlu bulunmazsa,
Bedeni derin acılar çekmişti zaten yıllar boyunca.
Örtmeyin üstümü toprakla, kapanmaz gözlerim
Cemili arar dururum.
Sıvasız bir evdendi, Berfo, talan ikliminden; sararmış bir yüzle direnmişti zulme
Sıralı ölüm çaldı bir gün kapısını, dalından koparıp aldı can parçası evladını.
Savaş gerçekleri öldürür önce, sonra gerçekler alt eder savaşı duru günde
Gerçekler bembeyaz giysiler içinde, gerçekler temiz dillerimizde,
Berfo Ana öldü,
Vasiyetinin tersine memleketine gömüldü,
Cemilinin faillerinin bulunmasına dair direncin
Işığı da Berfo ölünce söndü. .
( Latif EPÖZDEMİR)
|
|
|
|