|
Rıfat Oğuz'u uğurladık
|
2017-02-05 13:18
|
Latif Epözdemir
|
|
RIFAT OĞUZU UĞURLADIK Latif EPÖZDEMİR Sevgili Rıfat’ı kaybettik. Buraya kadarmış, diyerek elveda etti bize. Yüreği daha fazla taşıyamadı bedenini, göçüp gitti Rıfat Oğuz aramızdan. Dün onu uğurladık. HAKPAR’dan dostları onun konuklarıydı. Yargı-sen’den arkadaşları ve sevenleri oradaydı. Ataköy beşinci kısımdaki cenaze törenini doldurmuştu dostları, arkadaşları, yoldaşları akrabaları. Hepsinin gözlerinde bir hüzün vardı. Hepsi de, belli ki Rıfatı çok özleyecek. Cenaze namazının ardından uzunca bir araç kuyruğu ile Hadımköy’e, Güzelbahçe mezarlığına götürdük. Her kes ordaydı. Mezar başında, yanı başındaydık. Kemal Abisi konuşsun istedik mezarı başında. Kemal Burkay, kısa ve özlü bir konuşma yaptı.”Er ya da geç hepimiz öleceğiz ve toprağa gömüleceğiz. Bunu biliyoruz. Ne kadar yaşadığımız değil ama önemli olan hayatta iken nasıl yaşadığımızdır. Rıfat erken yaşta bizi terk etti ama o, onurlu bir yaşam sürdü. Ruhu şad olsun” Kuşkusuz ki her ölüm erkendir. Ölüm hüzünlü bir haberdir. Ölüm kabullenmesi zor bir demdir. Ölüm, zamanın durduğu bir andır. Bazen bir kurtuluş, bazen bir kurtarış, bazen bir haykırıştır hayata dair. Ölüm iki hecedir. Sol yanını ısıtan cevherin ateşi sönünce, ölümün soğuk yüzü sarar bedeni. Yoksun ve bir daha olamayacaksın.Bu kabullenmesi zor bir durumdur. Ölmeden halkına, ulusuna ve ülkene karşı borçlu ölmemek gerek. Yapılması gereken ne varsa, güç ve olanaklar çerçevesinde, zaman ve mekân olgunluğunda, koşullar el verdikçe yapmalısın. Sorumlu olduğun bir ezilen ulusun, baskı altında bir ülken varsa daha çok çalışmalısın, daha çok fedakârlık yapmalısın. Yaşarken eserler yaratmalısın. Bıraktığın eserlerinle anılmalı, yaşamalısın. An geldiğinde adından ve çalışmalarından, anılarından söz ettirmelisin. İyi bir yaşam karnen varsa, ölüm ancak bedenini alıp götürür. Sen hep yaşarsın, seni mücadelen, anıların ve eserlerin yaşatır. Rıfat Oğuz Malatya Kürtlerindendi. Yurtsever ve demokrat bir ailenin çocuğuydu. O da miras olarak yurtsever ve demokrat bir aile bıraktı geriye. Adliyede çalıştı uzun zaman. Memurken Yargı-Sen çalışmalarında aktif rol aldı. Yargı çalışanlarının “grevli-toplu iş sözleşmeli sendika hakkı” mücadelesinin inançlı bir neferiydi. Mesai arkadaşları arasında sevilen ve sayılan bir kişiydi Rıfat. Emekli olduğu gün görüştük, HAKPAR üyelik başvuru formunu doldurdu, ardından kuruluş aşamasındaki Bakırköy ilçe yönetimine girmeyi kabul etti. Hastanede iken bile ziyarete giden arkadaşlarından partinin çalışmaları hakkında bilgi alıyordu. Kırk yıl öncesinden beri bir heyecan vardı üstünde. Kırk yıl önce Özgürlük Yoluna gönül verdiği gibi heyecanlıydı HAKPAR’ üye olunca.O,bir Kürdistan sevdalısıydı. Güleç yüzü, esprileri belleklerden silinmeyecek. Açan bir gül gibi gözler önünde olacak Rıfat’ın yüzü.Aydınlık duracak yüzü tıpkı düşünceleri gibi. Rıfat Oğuz, inançlı ve kararlı bir devrimciydi. O yüreğini halkının yanına koymuştu, enerjisini halkının özgürlük yoluna adamıştı. Rıfat, en zor koşullarda, ülkenin faşizm koşulları altında inlediği zamanlarda bile mücadeleden yılmadı, kendisinden beklenen hizmetleri eksiksiz olarak yaptı, dostlarına ve yol arkadaşlarına moral verdi, onlara destek ve güç verdi. Daha çok yaşamak ve özgürlük günlerini görmek hakkıydı. Uğruna nice fedakarlıklar yaptığı özgürlük yolu sevdasının gerçeğe dönüşmesini görmeliydi, görmek hakkıydı. Ama olmadı. Göremedi. Kürdistan halkı bu inançlı evladını bağrına basacak, gurur kaynağı yapacaktır. Rıfat, aramızdan ayrıldı ama anıları ile hep yaşayacak. Mücadele bayrağı yere düşmeyecek, bu sevda sürecek. Güle güle güzel dost, uğurlar olsun kekê, toprağın bol, mekânın aydınlık, ruhun şad olsun.
|
|
|
|