2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Latif Epözdemir
 
TERÖR BİR İNSANLIK SUÇUDUR
2022-11-16 19:10
Latif Epözdemir
Son birkaç yıldır sivillere yönelik terörist eylemlerde bir durağanlık vardı. Ne var ki İstanbul Taksimde patlayan bir bomba sessizliği bozdu. Şimdiden 6 kişi yaşamını yitirdi,83 yaralı var, bir kaçının durumu ciddiyetini koruyor. Anlaşılan o ki birileri yine tetiğe bastı. Tam da seçim düzlemine girmişken Türkiye karanlık güçler yine infial ve panik yaratacak bir katliam sergiledi. Bu insanlık dışı terörist eylemi şiddetle kınıyorum. Yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum,yaralılara şifa diliyorum. Bu insanlık dışı olayın gelişim seyri ve konuya ilişkin resmi makamlarca yapılan açıklamalar konusunda yorum yapmayacağım. Lakin bu her kesim tarafından konuşuluyor, tartışılıyor. Bu yazıda terör ve şiddet neyi amaçlar, bu iş en çok kimin işine yarar konusuna değineceğim. Belki buradan hareketle bir kanıya ulaşabiliriz.

En başta belirtmeliyim ki Terör, toplumu tedip etmek konusunda, dünyanın çeşitli ülkelerinde yüzyıllardır tutulan bir yoldur.

Yine belirtmeliyim ki, Terör ve Şiddet meşru bir zeminde, haklı bir durumda olmadığı sürece bir siyasal mücadele biçimi olarak tasvip edilemez.

Şiddet ve terörü amaç edinmiş örgütlü güçler,siyaseten halka anlatacakları bir meram bulmakta güçlük çeken,demokratik olanaklar içinde kendini ifade etmekte zorlanan,demokratik ve barışçıl ortamlarda halka anlatabilecek bir şeyi olmayan örgütlerdir. Bu örgütler, halk kitlelerini ikna edebilecek politik söylem ve malzemelerden yoksundurlar. Onlar, demokratik ve sivil yollarla,- şiddete başvurmadan- halk muhalefetini örgütleyemeyen güçlerdir.

Şiddeti amaç edinmiş örgütler,, politik irtifa kaybı yaşayan ve halk nezdinde itibarsız ve güvensiz duruma düşmüş, halkta yüzlerinin bir karşılığı olmayan örgütlerdir. Bu nedenle itibar ve güven kaybı onları reyting kaygısına sürüklemiştir.

Halktan yüz bulamayan bu örgütler reyting elde etmek, bu yolla yeni taraftarlar bulmak için ses getiren eylemlere girişmeyi çıkar yol olarak seçerler. Fedai eylemlerinde, canlı bomba eylemlerinde, kaç kişinin yaşamına son verildiği, ölenlerin kimler olduğu, hangi kesime mensup olduğu onların umurunda değildir. Ölenlerin sayısı ve kimliği onlar bakımından önemli değildir.

Onlar uzun bir süre o eylemi gerçekleştiren kişilerin “kahramanlığı” ile övünüp “şehitlik” “yiğitlik” edebiyatı yaparlar. Eylemi yaptıranlar ya da azmettirenlerin tüm söylemleri varsa yoksa eylemci üzerindeki edebiyat ve nutuklarıdır.

Halktan ölen kişiler konusunda vicdanları suskundur.

Siyasal muhalefeti, ayrışmaları, kutuplaşmayı tırmandırıp ”kısasa kısas” ya da “mukabeleyi bir misil” haline getirmek, karşıtlık siyasetini silahlı yollarla, şiddet ve terör yolu ile sürdürmek akıl karı değildir. Muhalefet ve karşıtlık yapanların, şiddeti temel mücadele yöntemi sayanların, insan yaşamını hiçe sayması, cana ve mala yönelmesi, çevreye, doğaya ve kültürel değerlere karşı duyarsız olması nedeni ile halk ile aralarındaki duygusal kopuş giderek büyür, sonuçta halktaki kredileri kesilir.

Terör ve şiddetten başka siyaset üretemeyenler, son tahlilde terörden beslenmek durumuna düşerler.Soylu değerleri yok olur,ahlaki, vicdani ve insani değerlerini yitirirler. Bu kişi ve örgütler şiddeti amaç edinmiş, şiddeti kendi dükkânlarının rafına koymuş, müşterisini beklemeye koyulurlar. Şiddete sarılanlar bu nedenle siyasete, siyaset kurumlarına ve siyaset adamlarına yönelirler. İnfazlar, kaçırmalar, tehdit, rüşvet ve korkutmaların nedeni kendi egemenliklerini dayatma gayesini taşır, kendi hâkimiyetlerini hissettirme, kendi varlığını gösterme amacı güder.

Terör ve şiddeti vekâleten sürdüren ve bu nedenle bölgede” taşeron” örgüt sıfatı kazanmış olan örgütler, bir yandan kendi örgütlerini bu yolla diriltmeyi ve canlandırmayı, diğer yandan da büyük bir “kira geliri”elde etmeyi hedeflerler.

Terör üreten örgütler,terörü amaç edinmiş örgütler, kar ettiren işletmelerdir. Bu nedenle “kar ettiren” bir işletmenin kapanması,siyasal üstünlük kurma sevdasındaki ülkelerin yararına değildir.

Bu gün Ortadoğu da küresel güç olma sevdasındaki kimi ülkelerin “tedhiş ve terör” örgütlerinden bir türlü vaz geçmemeleri bundandır. Onlar her zaman “fason terör örgütlerine” ve “vekâlet savaşı sürdürecek örgütlere” siyaseten ihtiyaç duyarlar.

Bu ülkeler de tıpkı örgütler gibi “terörden beslenip terör üreten” ülkelerdir.

OysakiDemokrasiye, insan haklarına ve barışa gönülden bağlı ülkeler ve siyaset kurumları, terör nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin karşı koyarlar. Terör üreten işletmelere ( örgütlere) terör sektörüne ne gizli ne de açık asla arka çıkmazlar,tedhiş örgütlerine destek sunmazlar.

Demokratik yaşamı olmazsa olmaz gören yönetimlerin terör sektöründe pazarı olmaz.

Demokrasiyi benimsemiş kurum ve kişilerin terörist işletmelerle bir alış-verişleri olmaz. Onların pazarı demokrasi, özgürlük ve eşitlik pazarıdır. Bu güçler, İnsan haklarının genişletilmesi, yaşam standartlarının yükseltilmesi gibi sorunlara zaman ve beyinlerini harcarlar. Şiddet ve baskı demokrasi güçlerinin kitabında yer almaz. Bu nedenle şiddet ve terör onlardan yüz ve arka bulamaz, onların diyarından terör ithal edemez.

Çünkü özgürlük ve demokrasi genişledikçe, şiddet ve terör daralır, şiddetinkol ve kanatları kırılır.

Terörle beslenip terör üretenler için önemli olan insan yaşam, hak, hukuk ya da vicdan değildir.

Onlar için varsa yoksa kan, intikam,tedipleştirme, korku salma, korku psikolojisi ile kendi şiddetlerini meşrulaştırma, halkı kendi koydukları kurallara riayet ettirme, kendi gündemlerini halka dayatma, halkı egemenlik ve etki alanlarında tutma ve böylece kendi varlıklarını sürdürmektir esas olan.Onların güncel davası kendi şiddetlerini meşru kılma çabalarından oluşur.

Şiddet siyasal iflasın bilançosudur.

Her terör eylemini incelerken onun yarar verdiği ya da zarar verdiği kesimler bakımından değerlendirirsek onu kimlerin yapabileceğine dair fikirler edinmiş oluruz. Türkiye ve Ortadoğuda “terör işletmelerinin “bol olduğu yerlerde, hemen tüm terörist faaliyetlerde benzer yol ve yöntemler kullanılır. Canlı bombalar, çalıntı araçlarla yapılan bombalı saldırılar, el yapımı bombalarla düzenekler kurmak, mayınlar ve uzaktan kumandalı patlayıcılar, silahlı taramalar, mayınlar, tonlarca ağırlıkta yere gömülmüş EYP patlayıcılar. vs.

Hemen her terörist örgüt bunlardan bir ya da birkaç yöntemi seçer ve kullanır. Bu nedenle olayın biçimi ya da yönteminden hareketle olayın faillerine ulaşmak zordur. Faillerya önceden biliniyordur, ya da olay bir örgüte fatura edilecek, birilerineyıkılacaktır ve böylece arkasındakigüçlere kara çalınacaktır. Terörden medet umanların yaptığı budur.

Eğer bir terörist eylemin ilk dakikasında eylemin faillerinin kimliği dile getiriliyorsa bu “haberdar” bir eylemdir. Kim eylemin arkasındaki gücü işaret ediyorsa o, o eylemden haberdar değilse nasıl böyle bir bilgi sunabilir.

Çünkü terör ile beslenenler terör de üretirler. Onların terör imalathaneleri sürekli çalışır durumdadır.

Bir devlet ya da güç ya da örgüt, terörle arasına mesafe koymuşsa, her türlü terörist eylemi kınar, teröre malzeme olabilecek tavır, davranış ve söylemlerden kaçınır.

Şiddet ve teröre karşı ürkek, çekingen ve utangaç kalınamaz.

Şiddet ve teröre karşı vicdan sessiz kalamaz.

Şiddet ve terör işletmeleri masum görülemez, taltifedilemez, onlarındükkânından gıda alınamaz.

Şiddeti amaç edinmiş örgütlere selam verilemez, onlarlahasbıhal edilemez, düğünlerine, cenazelerine gidilemez, tasalarına ve kederlerine, sevinçlerine ortak olunamaz.

Terör imalathanelerinin kar ortağı olunamaz.

Onların ürettiği malzeme üzerinden hesap kitap yapılamaz.

Print