|
HAK-PAR’ın 2024 Yerel Seçim Bildirgesi |
2024-03-01 09:10 |
|
HAK-PAR’ın 2024 Yerel Seçim Bildirgesi:
Türkiye, başta Türkler ve Kürtler olmak üzere çok sayıda etnik grubun, çoğunluğu Sünni Müslüman ve Alevi olmak üzere, farklı inançtan insanların yaşadığı bir ülkedir.
Ancak, idari yapısı bu çok uluslu, çok kültürlü yapısına uymamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, herkesi Türk etnisitesi içinde zorla eritmeye çalışan aşırı merkeziyetçi, üniter (tekçi) bir devlettir.
Yöneticilerin bu yanlış idari anlayışta ısrar etmesi, bugün Kürt sorunu, Alevi Sorunu, demokratikleşememe, otoriterleşme, sürekli ekonomik krizlerle yüz yüze kalınması gibi süregelen bütün sorunlara kaynaklık etmekte, veya sorunları ağırlaştıran bir etki yaratmaktadır.
‘Yerel yönetim’ mekanizmasının da çağın çok gerisinde, etkisiz olmasının nedeni, bu zihniyetin aşılamamasıdır.
Artık tüm uygar dünya, otoriter, baskıcı, aşırı merkeziyetçi anlayışı terk ederek, yerel halkın karar mekanizmalarına daha çok ve doğrudan katılımına ve demokratik kültürün güçlenmesine olanak sağlayan yerelleşme, adem-i merkeziyetçilik anlayışına yönelirken, Türkiye ‘tekçi’ / üniter yapısında ısrar etmekte, Kürtlerin meşru haklarını vermemek için idari yapısını her gün daha da merkezileştirmektedir.
Türkiye 21 Kasım 1988 tarihinde imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğu çekinceleri kaldırmayarak yerel yönetimlerin daha işlevsel olmasını sağlamamasının nedeni de bu korkudur.
Yerel idarelerin sadece zorunlu kamu hizmetlerini karşılayan kurumlara dönüştürülmesi, aşırı merkeziyetçi yapının vesayeti/kıskacı altında tutarak sürdürülmektedir.
HAK-PAR Türkiye’nin aşırı merkeziyetçi, üniter (tekçi) idari yapısının kökten değişmesini ve farklılıklara uygun federal tarzda yeniden yapılanmasını, sadece belediye başkanlarının değil, valiler ve kaymakamlar dahil tüm yerel yöneticilerin de yerel halk tarafından seçilmesini savunmaktadır.
HAK-PAR, halkın yerelde seçimle iş başına getirdiği yöneticilerini, denetleme, hesap sorma ve gerektiğinde bir sonraki seçimi beklemeden geri çağırma hakkına da sahip olmasını savunmaktadır.
HAK-PAR, farklı anadillere, kültür ve inançlara sahip olan kesimlerinin yaşadıkları kentte, eğitim, sağlık, çevre, ulaştırma, bayındırlık, tarım, trafik ve güvenlik hizmetleri başta olmak üzere, siyasi, kültürel, toplumsal ve ekonomik alanların tümünde gerekli politikaların oluşturulmasında, karar verme süreçlerinde, eşit ve adil olarak yer almasını savunmaktadır.
HAK-PAR, şiddetin ve savaşın toplum yaşamından çıkarılması, yaratılacak özgür tartışma ortamında, barışçıl mücadele yöntemleriyle, diyalogla merkezle yerel arasındaki sorunların çözüme kavuşturularak, iktidarın adil bir biçimde paylaşılması gerektiğine inanmaktadır.
Federal Cumhuriyet
Federal sistemler, çok uluslu coğrafyalarda, halkın ve etnik toplulukların eşitlik zemininde bir arada yaşamasının idari ve siyasi şekilleridir. Bugünkü Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Belçika, Kanada, İsveç, Avusturya, Hindistan, Güney Afrika dâhil dünyanın yarısına yakını, federal sistemlerle yönetilen devlet modellerini benimsemişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti de başta Kürt sorunu olmak üzere kuruluşundan bu yana çözemediği, kangrenleşmiş sorunlarını aşmak için, çok dilli, çok kültürlü, çok uluslu gerçeğine uygun, çoğulcu bir niteliğe kavuşmalı; federal tarzda yeniden yapılanmalıdır.
Başta Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge olmak üzere, farklılıkların var olduğu bölgelerde federe yapılar kurulmalıdır. HAK-PAR bu temelde siyasi ve idari egemenliğin paylaşılmasını öngören ve federal çözüm öneren tek partidir.
Türkiye federal bir yapıya dönüşmelidir.
Kürt sorunu;
Kürt sorunu bugüne geçmişten miras kalan ve adil bir çözüm bulunamadığı için sürüp gelen, giderek ağırlaşan, topluma büyük bedellere mal olan bir sorun.
Osmanlı’nın son döneminden başlayarak Kürt halkının haklı talepleri karşılanmadı. Hele İmparatorluk çöküp dağılırken yabancı işgaline karşı birlikte karşı konduğu, omuz omuza mücadele edildiği halde, Cumhuriyet döneminde Kürtlerin varlığı inkâr edildi, Kürt dili ve kültürü yasaklandı, yok edilmek istendi. Bu yanlış politika baskı ve şiddet eşliğinde yürütüldü. Bu da kaçınılmaz olarak Kürt halkının tepkilerine yol açtı ve bu nedenle zaman zaman yaşananlar topluma çok ağır bedellere mal oldu.
Son olarak 40 yıllık bir çatışma dönemi yaşadık ve bu 50 bin canın kaybına, özellikle bölgenin alt üst olmasına, milyonlarca insanımızın göçüne ve büyük maddi kayba yol açtı. Türkiye bu nedenle demokratikleşme ve gelişme yarışında geri kaldı.
Kürt sorunu köklü ve kalıcı bir çözüme kavuşturulmalıdır.
Çözüm elbette adil olmalıdır, bu da eşitlik temelinde yeni bir yapılanmayla mümkündür. Bunun için Kürtleri yok sayan, ülkeyi tek renge boyamak isteyen anlayış ve bu anlayışa uygun tekçi sistem terk edilmeli, federal bir sistem benimsenmelidir.
Dil ve inanç bakımından birden fazla halkın, etnik grubun yaşadığı, yani toplumsal yapının çok renkli olduğu bütün uygar ülkelerde federal sistem geçerlidir.
Federasyon bölünme değil, barış içinde bir arada yaşamanın biçimidir.
Bu nedenle biz, HAK-PAR olarak federasyonu savunuyoruz ve bu ülkede böylesine eşitlikçi adil bir çözümü savunan tek partiyiz.
Kürtçe Türkçenin yanı sıra resmi dil olmalıdır.
Bir ülkede, o ülkenin çoğulcu etnik, kültürel yapısına uygun olarak birden fazla resmi dil olabilir. Dünyamızda İsviçre, Belçika, Kanada, Rusya Federasyonu, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti dâhil olmak üzere böylesine onlarca ülke mevcuttur.
Irak’ta da Kürtçe 1958 yılından beri ikinci resmi dildir. Yine Irak 2005 Anayasası ile federal yapıyı benimsemiş ve Kürt bölgesi “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” olarak kendi federe yönetimini oluşturmuştur.
Yeni Anayasa’da anadilde eğitim hakkı yer almalı. İlkokuldan üniversiteye kadar okullarda okunmadan ve kamu alanında serbestçe kullanılmadan bir dilin özgür olduğundan söz edilemez.
Anadilde eğitim hakkı aynı zamanda Arap, Laz, Çerkez gibi, ülkemizde yer yer yoğun topluluklar halinde yaşayan diğer etnik grupların dil ve kültür özgürlüğü için de gereklidir.
Biz HAK-PAR olarak Kürt sorununun böylesine adil ve eşitlikçi bir temelde çözümünü isteyen, özgürlük ve barış isteyen yurttaşlardan oy istiyoruz.
Alevi sorunu, inanç özgürlüğü
Alevi sorunu da ülkemizin önemli sorunlarından biri. Bu ülkede yaklaşık 15-20 milyon dolayında bir nüfusa sahip oldukları tahmin edilen Aleviler, uzun dönem ayrımcılığa uğradılar, baskı gördüler ve kimliklerini gizlemek zorunda kaldılar. Alevilerin yanı sıra, diğer inanç grupları, örneğin Hıristiyanlar, Museviler ve Êzdi Kürtler üzerinde de ayırımcılık ve baskı türlü biçimlerde sürmekte.
Bunun giderilmesi gerçek bir laikliğin hayat bulmasıyla mümkündür.
Son dönemde Aleviler üzerindeki baskılar da hafifledi. Artık kimliklerini gizlemiyor, dernekler ve cemevleri kuruyor, dini ayinlerini açıkça yapıyorlar. Ancak hâlâ Alevilerin bazı haklı taleplerine cevap verilmiş değil. Cem evlerinin statüsü hâlâ tanınmadı. Din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmadı.
Alevilerin yanı sıra, diğer inanç grupları, örneğin Hıristiyanlar, Museviler ve Êzdi Kürtler üzerinde de ayırımcılık ve baskı türlü biçimlerde sürmekte.
Bunun giderilmesi gerçek bir laikliğin hayat bulmasıyla mümkündür. Bu ülke hiçbir dönemde laik olmadı. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi Sünni-Hanefi İslama göre biçimlenmiş bir devlet kurumu var oldukça ve aynı inanca uygun din dersi tüm yurttaşlar için zorunlu oldukça laiklikten söz edilemez.
Diyanet İşleri Başkanlığı bir vakfa, özel kuruma dönüşüp, Sünni Müslümanlar için gerekli hizmeti sunmayı sürdürebilir. Din dersi ise zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Her inancın mensupları dini hizmetlerini yerine getirmek için vakıflar ve benzeri kurumlar oluşturabilirler.
Türkiye’nin gerçek anlamda laikleşmesi için devlet din alanından elini çekmeli. Hiçbir inanca baskı yapılmamalı, hiçbir inanca imtiyaz tanınmamalı.
Biz HAK-PAR olarak böylesine gerçek bir laikliği, inanç özgürlüğünü savunuyoruz. Bu nedenle inanç özgürlüğünden yana ve baskıya karşı olan tüm yurttaşlardan oy istiyoruz.
AB üyeliği ve Avrupa Standartlarında, çoğulcu-katılımcı bir demokrasi.
Biz HAK-PAR olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyoruz ve tam üyeliğin bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz. Bunun için Türkiye bir an önce gerekli reformları tamamlayarak AB üyeliğinin gereklerini yerine getirmelidir.
Türkiye, tam üyeliğin gecikmesiyle ilgili olarak AB ülkelerini suçlamasına rağmen, kendisi söz konusu reformları yapmakta hep gecikti, ağır davrandı, ayak sürüdü. Kopenhag Kriterleri’nin gereğini yerine getirmek ve AB üyeliğinin gerektirdiği diğer adımları atmak Türkiye’nin demokratikleşmesi, şeffaflaşması, ekonomik gelişmesi için de hayati önemdedir.
Biz AB standartlarında çoğulcu, katılımcı bir demokrasiyi savunuyoruz. Düşünce, örgütlenme ve basın özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Venedik Şartı’na uygun olarak şiddeti dışlayan tüm siyasi partiler, dernekler serbest olmalıdır.
Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası, Ceza Yasası demokratikleştirilmeli; TMK kaldırılmalı.
Seçim barajı tümden kaldırılmalı, her parti aldığı oy oranında Parlamento’ya temsilci sokabilmeli ve aldığı oy oranında hazine yardımı alabilmeli.
Ülke genelinde ya da yerel planda yurttaşların hayatını etkileyecek önemli konularda genel ya da yerel referandumu savunuyoruz. Böylece yurttaşların kendilerini ilgilendiren konularda söz ve karar sahibi olmasını istiyoruz.
Yeni, sivil, demokratik bir anayasa
HAK-PAR olarak yeni, sivil, demokratik bir anayasadan yanayız. Öyle bir anayasa ki bugün ülkenin yüz yüze olduğu önemli sorunların, Kürt sorununun, Alevi sorununun çözümü için zemin oluştursun ve çağdaş, çoğulcu, katılımcı bir demokratikleşmeyi sağlayabilsin.
Yeni anayasa özellikle şu üç esası içermelidir: Ülkenin çok renkli toplumsal yapısına uygun olarak herkesi kapsayan bir vatandaşlık tanımı, yerinden yönetime elveren ademi merkeziyetçi bir siyasal ve idari yapılanma, anadilde eğitim.
Yeni anayasa bunun yanı sıra AB standartlarında temel hak ve özgürlükleri içermelidir.
Kadın hakları ve kadına şiddetin önlenmesi
Ülkemizde kadınların toplumsal ve siyasal yaşama katılımı henüz AB standartlarından oldukça geridedir. Birleşmiş Milletlerce kabul edilen ve Türkiye’nin de tarafı olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) uygun olarak ülkemizde kadınların toplumsal ve siyasal yaşama eşit katılımı önündeki engellerin kaldırılmasından yanayız.
Ülkemizde kadına karşı şiddet ne yazık ki yoğun biçimde devam etmekte. Her gün, ortalama olarak 3-4 kadın, yakınları, eşleri ve sözde sevdikleri tarafından katlediliyor.
Biz HAK-PAR olarak kadına karşı şiddeti önlemek ve onların toplumsal ve siyasal yaşama daha etkin biçimde katılımını sağlamak için yoğun çaba gösterilmesinden yanayız.
Kadınları şiddetten korumak için yeter sayıda koruma evi, güvenlik tedbiri ve kadının ayakları üstünde durmasına yarayacak diğer ekonomik ve sosyal tedbirleri alacağız.
Kadına karşı şiddeti besleyen günü dolmuş yargıları gidermek için çocukların ve yetişkinlerin eğitimi önemlidir. Ders programlarının içeriği buna uygun düzenlenmeli.
HAK-PAR olarak 11.05.2011 tarihinde imzalanan; ancak 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptal edilen ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilineni Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve bunlarla mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni yeniden hayata geçireceğiz.
Eğitim;
HAK-PAR, yerel yönetimlerin yetki alanında olması gerektiğini savunduğu eğitimi, asimilasyon politikalarının bir aracı olmaktan çıkaracak herkese anadilinde, parasız ve çağdaş bir eğitim alma olanağını sağlayacaktır.
Anadilde eğitim kreşlerden başlayarak, üniversiteye kadar eğitimin tüm kademelerinde olacaktır.
Eğitim sistemini, savaşları ve şiddeti kutsayan anlayışlardan, ırkçı-şoven söylemlerden arındıracağız. Kendisinden başkasını, toplumdaki ve dünyadaki farklı renkleri düşman gibi gören anlayışla mücadele edeceğiz. Çocuk ve gençlerde insana sevgiyi, hoşgörüyü teşvik edeceğiz.
Yıllardır süregelen iç savaş da toplumda şiddet eğilimini besledi ve bu, kadına ve çocuğa karşı şiddet dahil, çeşitli biçimlerde dışa vuruyor. Toplum öfkeli ve her an patlamaya hazır insanlarla dolu.
HAK-PAR olarak sorunları barışçı yöntemlerle, adalet ve eşitlik temelinde çözerek, böylece iş barışı sağlayarak şiddeti toplum yaşamından çıkaracağız. Biz buna talibiz.
İşçi hakları;
Ülkemizde işçi hakları henüz AB standartlarından oldukça geride. İşçilerin yüzde olarak büyük oranı sendikasız. Özellikle taşeron şirketlerdeki işçilerin durumu daha da vahim. Her gün ortalama 3-4 işçi iş kazalarında hayatını kaybediyor.
İşçi haklarını koruyan mekanizmalar yetersiz veya iyi işlemiyor; yeter bir denetim yok. Bunu sağlamak emekten yana bir yönetim anlayışıyla mümkündür.
HAK-PAR olarak işçi haklarının çağdaş, uygar ülkeler düzeyinde gerçekleşmesi için çalışacağız. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği için ciddi ve etkin tedbirler alacağız. Biz emeğin, hakkı yenenlerin yanındayız.
Yerel Yönetimler;
HAK-PAR olarak halka yerel yönetimler alanında örnek bir çalışma yapmayı vaat ediyoruz.
Modern, planlı, temiz, insanı temel alan, yaşanılır bir kentleşme politikası izleyeceğiz.
Bugünkü kentlerimiz insanların nerdeyse soluk almasını engelleyen, gidiş gelişi bir işkenceye döndüren beton yığınlarına dönüşmüştür. Belli çevrelerin rant tutkusu ve kısa yoldan zenginleşme hırsıyla kent mimarisinin alt üst edilmesine, betonlaşmaya fırsat vermeyeceğiz. Bu alanda bugüne kadar yaratılmış tahribatı düzeltmek için sistemli, planlı bir çalışma yapacağız.
Kentlerde konut sorununu bir rant alanına dönüştüren politikaların aksine herkesi, özellikle yoksul kesimleri konut sahibi yapmaya yönelik özgün projeler geliştireceğiz.
Kentlerde su havzalarının korunmasına, temiz ve ucuz su teminine özel önem vereceğiz.
Atıkların toplanması ve geri dönüşümü için doğa dostu etkili sistemler kuracak, gıda güvenliğine öncelik vereceğiz.
Yeşil alanları koruyup büyüteceğiz. Park ve bahçelerle, gezi yollarıyla, çocuklar için oyun alanlarıyla, gençler ve büyükler için spor sahalarıyla kentleri yaşanılır bir hale getireceğiz.
Caddeler, sokaklar kentlerin kan damarlarıdır. Ne yazık ki bugün, büyük kentler başta olmak üzere bu damarlar tıkanmış, kentler boğucu bir hale gelmiştir. Rahat bir trafik için iyi, planlı bir altyapıya gerek var. Bu sorunu çözmek için bütün üst ve orta büyüklükteki kentleri yeraltı ulaşım ağına, yani metroya kavuşturmak ve yer üstünde de otobüs ve raylı sistemlerle gidiş gelişi kolaylaştırmak gerekir. HAK-PAR olarak buna talibiz.
Kentler arası ulaşımda da raylı sistemin payını arttıracağız.
Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğunu da göz önüne alarak yapıların, konutların sağlam olmasına özen göstereceğiz.
Kent ve beldelerde sosyal ve kültürel faaliyetleri kolaylaştırmak ve geliştirmek için, yeter sayıda yurttaş evleri ve kültür merkezleri oluşturacağız. Siyasi partiler, dernekler, kültür kuruluşları ihtiyaçları olduğunda ücretsiz veya düşük bir ücret karşılığı bu evlerde toplantılar, konferanslar, kültürel faaliyetler düzenleyebilmeli.
Yerel planda varolan farklı dil ve kültürlerin korunması ve serbestçe gelişmesi için yerel yönetimlerin kendilerine düşen katkı ve desteği sunmaları için çalışacağız.
Çocukları ve gençleri uyuşturucu ve benzeri olumsuz, sağlığa zararlı alışkanlıklardan korumak için tedbirler alacağız. Kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuklar ve gençler için il meclisleri ve belediyelerin koruyucu, eğitici, iş ve meslek sahibi edici çalışmalar yapmalarını, çocuk ve gençlik evleri oluşturmalarını teşvik edeceğiz.
Yardıma muhtaç insanlara konut, sağlık, beslenme yardımı ve benzeri sosyal destekler için kurumlar oluşturup kaynak sağlayacağız.
Kentlerdeki işsizliğin çözümüne katkıda bulunmak ve yöre halkının gelirini yükseltmek için de özel çalışmalar yapacağız. Bu amaçla kentin ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaklarını, turizm potansiyelini iyi bir planlamayla yatırıma dönüştürecek, tarım ve hayvancılığı destekleyeceğiz.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu ve bu sözleşmedeki hakları sınırlayan çekinceleri kaldıracağız.
Yerel plandaki sorunlara çözüm bulunmasında asli rolün yerel yönetimlere ait olması gerektiği görüşündeyiz. Yerel meclisler birer yerel parlamento gibi çalışmalı. Eğitim, sağlık, yerel güvenlik gibi hizmetler yerel yönetimler tarafından karşılanmalı. Valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri de belediye başkanları gibi yerel halk tarafından seçilmeli. Biz HAK-PAR olarak böylesi bir yerel yönetim sistemini gerçekleştirmek için çalışacağız.
Doğal çevrenin korunması;
Modern, çağdaş kent ve beldeler, yaşanılır bir kırsal alan için doğayı gözümüz gibi korumak, doğanın tahribini önlemek gerekir. Biz HAK-PAR olarak bunun öneminin bilincindeyiz.
Yeşil alanları korumak, çoğaltmak; yani ülkenin orman ve bitki örtüsünü, hayvan türlerini korumak ve zenginleştirmek, yapılması gereken işlerin başında geliyor. Kentleşme ve sanayileşme titiz bir doğayı koruma anlayışıyla paralel yürümeli. Havayı, toprağı, akarsuları, göl ve denizleri kirleten, su alanlarını kurutan, plansızca ve bilinçsizce bir sanayileşme ve kentleşme insanı mutlu etmez, Dünyamızı yoksullaştırır, hayatı yaşanılmaz hale getirir.
Doğayı korumak geleceğimizi korumaktır. Doğayı korumak çocuklarımıza iyi bir dünya bırakmaktır.
Bu nedenle anaokulundan başlayarak eğitim sisteminde doğayı korumanın önemini işleyen programlara yer vermeliyiz. Gençlerimiz bu anlayışla şekillenmeli.
İl Meclisleri ve Belediyeler bu konuda vatandaşları eğiten çalışmalara önem vermeli.
HAK-PAR yeni bir siyaset tarzını savunuyor.
Sevgili yurttaşlar;
Biz HAK-PAR olarak yeni bir siyaset tarzını savunuyoruz: Dürüst, açık, prensipli ve kararlı bir siyaset tarzı.
Bu ülkede siyasette prensiplere değil, önyargılara; akla değil, öfkeye dayanan bir kamplaşma ve kavga geçerlidir. Bu anlayış uygarca tartışmanın yerine kavgayı koyuyor. Ama bununla gerçeği görmek, ortak noktalarda buluşmak ve sorun çözmek mümkün değildir.
Biz önyargılara ve öfkeye değil, prensiplere ve akla uygun bir siyaset izliyoruz. Biz sorunların kavga ve şiddetle değil, barışçı yöntemlerle çözümünden yanayız.
Şiddet yöntemleriyle sonuç alınamayacağını bugüne kadarki deneyimler bize gösterdi. Sorunlarımızı barışçı yöntemlerle, tartışarak, halka anlatarak ve halkın desteğini alarak çözebiliriz.
Biz yeni bir siyaset tarzı izliyor ve halka güveniyoruz.
Özgür, barışçı, yaşanılır bir dünyayı birlikte kurabiliriz.
Tüm bu nedenlerle sizden oy ve destek istiyoruz.
* * *
Değerli Yurttaşlar:
Özgürlük, demokrasi, barış ve değişim isteyen herkes; Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) talepleriyle, siyaset tarzıyla, yöntemleriyle farklı bir partidir.
HAK-PAR özgürlüğün ve barışın partisidir.
HAK-PAR demokrasi ve değişimin partisidir.
Kürt sorununun barışçı ve eşitlikçi çözümü için HAK-PAR!
Anadilde parasız ve genel eğitim için HAK-PAR!
Alevi sorununun çözümü ve gerçek bir laiklik için HAK-PAR!
Çağdaş, çoğulcu, katılımcı demokrasi için HAK-PAR!
Kadın ve işçi hakları için, geniş sosyal haklar için HAK-PAR!
Çocuklarımızın ve gençlerimizin özgür geleceği için HAK-PAR!
Yaşanılır, modern, temiz kentler için HAK-PAR!
HAK-PAR sizin partinizdir.
Gelin, el ele vererek kaderimizi değiştirelim, geleceğimizi birlikte kuralım!
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTİSİ – HAK-PAR |
|
|
|