|
Kürt dilinin Hint-Avrupa dilleri arasındaki yeri |
2012-03-20 23:52 |
|
M. Emin Bozarslan
Kürtçeden çeviren: Sedat Karakaş
Bilindiği gibi Kürt dili, Hint-Avrupa dillerinden biridir ve İran dilleri grubu arasında yer alır. Hint-Avrupa dillerinin tamamının kaynağı Sanskrit dilidir. Bu dil, çok zengin bir dil olarak bilinir ve tarihçi ve dilbilimcilere göre, Milat´tan birkaç bin yıl önce Güney Asya bölgesinde, o dönemdeki büyük Hindistan´da kullanılmış ve o bölgede bu dille konuşulmuştur.
Sonradan Güney Asyalı birçok kişi o bölgeyi terketmiş, batıya doğru göç etmişlerdir. Bu göç sırasında bunlardan bazıları, daha sonra Kürdistan ve Pars (Fars) adını alan, İran denilen denilen bölgeye ulaşmışlardır. Bazıları kuzey-batıya doğru gitmiş, daha sonra Avrupa adını alan coğrafyaya ulaşmışlardır. Böylece, birbirlerinden kopmuşlar, dağılmışlar ve bu bölgelere yerleşmişler.
Dağıldıkları için, geçen uzun süre içerisinde konuşmalarında birçok degişiklikler oluşmuş, bu değişik dillerin her biri bir bölgede yer bulmuş ve zaman içinde bağımsız bir dil haline gelmiştir.
İşte bir bütün olarak „Hint Avrupa“ diye adlandırılan diller, böylece oluşmuştur. Bu insanların bir bölümü Hindistan´da kaldıkları, bir bölümü de Avrupa´ya ulaştıkları ve oraya yerleştikleri için, dillerine bir bütün olarak „Hint-Avrupa dilleri“ denmiştir; yani Hindistan´dan Avrupa´ya dağılan ve buralara yerleşen diller. Böylece bu isim, tüm bu dilleri kapsayan bilimsel ve ortak bir isim olmuştur.
Hint-Avrupa dilleri, birçok kol ve dalı olan çok büyük bir ağaca benzetilebilir. Bu dillerin her bir grubu bu ağacın bir kolu, bu bölümlere ait her bir dil de bu kola ait bir dala benzetilebilir.
Bu büyük ağaç, beş ana kola sahiptir, bir diğer deyişle beş ana kolu vardır. Daha açık bir söyleyişle, Hint-Avrupa dilleri beş ana gruba sahiptir. Bu beş ana grup şöyle sıralanır:
1- Hint grubu: Bugünkü Hindistan ve çevresindeki Bengladeş, Nepal, Pakistan ve Sri Lanka gibi kimi ülkelerde kullanılan diller bir bütün olarak Hint grubunda yer alırlar ve her biri bu kolun bir dalıdır.
2- İran grubu: Kürtçe, Farsça ve Belucice İran grubunda yer alır ve bunların her biri, bu kolun birer dalıdır.
3- Cermen grubu: Almanca, İngilizce, Hollandaca ve İskandinav ülkelerinde kullanılan diller Cermen grubunda yer alır ve bunlardan her biri bu kolun birer dalıdır.
4- Latin grubu: Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce ve Romence Latin grubunda yer alır ve bunlardan her biri bu kolun birer dalıdır.
5- Slav grubu: Rusça, Ukraynaca, Bulgarca, Makedonca, Sırpça ve diğer birkaç dil Slav grubunda yer alır ve bunların her biri bu kolun birer dalıdır.
Yunanca, Ermenice ve Arnavutça da üç Hint-Avrupa dilidir, ancak bu gruplarından hiçbirine ait değillerdir. Yani adı geçen kollara ait birer dal degillerdir. Bu üç dil, doğrudan Hint-Avrupa ağacına bağlıdırlar. Bir başka deyişle, bunlardan her biri, ağacın bağımsız birer koludur ve doğrudan ağacın kökünden yükselmişlerdir.
Pehlevice / Kürtçe
Tarihçi ve dilbilimcilerin tespitlerine göre, birçok insanın eski büyük Hindistan´ı terketmesi ve batı ve kuzey batıya doğru dağılmalarının ardından, Sanskrtiçeden doğan ve bağımsız bir dil halini alan dillerden biri, Avesta dilidir.
Ancak bu dilden yalnızca Zerdeşt dinine ait “Avesta” kitabı günümüze ulaşabilmiştir. Bu kitap dışında, Avesta dilinde yazılı hiçbir şey kalmamıştır.
Avesta dilinden de Pehlevi dili doğmuştur. Pehlevi, döneminde büyük bir imparatorluk olan Medya devletinin dili idi. Bu devletin vatandaşlarına da “Med” denilirdi. Tarihçilerin görüşlerine göre, Medler, Kürtlerin atalarıdırlar. Bir diğer deyişle Kürtler Medlerin torunlarıdır.
Pehlevi dili, konuşma dili olarak yaşayamamış ve günümüze ulaşamamıştır. Yalnızca o döneme ait bazı belge ve yazılı kimi metinler kalmış, İran arşivlerinde korunmuş ve böylece günümüze ulaşmışlardır. Bu belgeler dışında, bazı taş yazıları, Medler döneminden kalan taş üzerine yazılmış bazı Pehlevice metinler mevcuttur. Bu taş yazıları Güney Kürdistan´ın Hewreman bölgesinde bulunmaktadırlar.
Pehlevi dili, Latinceye benzetilebilir. Latin dili de konuşma dili olarak yaşayamamış ve günümüze ulaşamamıştır. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, bu dilden beş dil doğmuş ve günümüze ulaşmıştır. Aynı zamanda Latince birçok belge ve yazılı metinler arşivlerde ve kütüphanelerde korunmuş ve günümüze ulaşmıştır.
Pehlevi dili, dil bilimciler tarafından Kürtçe, Farsça ve Belucicenin kökü ve kaynağı olarak kabul edilmektedir. Yani bu üç dil, Pehlevi dilinden doğmuştur. Zamanla Pehlevice ortadan kalkmış ve kaybolmuş; Kürtçe, Farsça ve Belucice de üç farklı dil haline gelmiş, her biri bağımsız birer dil olmuş, kendi kalıp ve kimliğini bulmuş ve özel adlarını almışlardır.
Kürtçe ve Farsçanın kökü ve kaynağı Pehlevi dili olduğu için, Kürtçe ve Farsça birçok sözcüğün kökü de Pehlevi diline dayanmaktadır. Bir başka deyişle, Pehlevi dilinden kalan birçok sözcük, Kürtçe ve Farsçada ortak olarak kullanılmaktadır. Bu tür sözcükler her iki dilde de bulunmaktadır. Bu ortak sözcüklerden bazıları her iki dilde de aynıdır, değişmemiştir. “Azad”, “dest”, “ser”, “yek”, “deh”, sed” vb. Bazı kelimler biraz değişikliğe uğramıştır: Kürtçede “didan” Farsçada “dendan”, Kürtçede “lêv” Farsçada “leb”, Kürtçede “nav” Farsçada “nam”, Kürtçede “nimêj” Farsçada “nemaz”, Kürtçede “roj” Farsçada “rûz” vb. gibi.
Bu ortak sözcükler, her iki dilin kaynağından yani Pehlevi dilinden türemişlerdir. „Bu kelimler Kürtçedir ve Kürtçeden Farsçaya geçmişlerdir ya da Farşçadır ve o dilden Kürtçeye geçmişlerdir“ denemez. Bu sözcükler her iki dilin kaynağından yani Pehleviceden türemişler ve her iki dile ulaşmışlar; kimileri her iki dilde de aynı kalmışlar, kimileri de her dilde biraz değişikliğe uğramış ve o dilin kimliğine ve kalıbına uyum sağlamışlardır.
Bu durum yani ortak ya da benzer sözcükler, yalnızca Kürtçe ve Farsçada değil, başka bazı dillerde de görülür. Örneğin, Fransızca ile İtalyancada, İspanyolca ile Portekizcede, İngilizce ve İsveçede de aynı ya da benzer sözcükler vardır.
*
Kimi Pehlevice sözcükler Kürtçede de aynı kalmışlardır. Bir başka deyişle bu sözcükler Pehlevi dilindeki biçimleriyle Kürt diline ulaşmış ve Kürtçede de aynı kalmışlar, hiçbir değişikliğe uğramamışlardır; ancak Farşçada biraz değişmişlerdir. Örneğin, Pehlevicede var olan “xweş” sıfatı Kürtçede aynı kalmış, ancak Farsçada biraz değişikliğe uğramış ve “xoş”a dönüşmüştür.
Bazı Pehlevice sözcükler de Farsçada aynı kalmış, hiçbir değişikliğe uğramamış, ancak Kürtçede biraz değişmişlerdir. Örneğin, Pehlevicede “men” olan birinci tekil şahıs zamiri Farsçada da Pehlevicede olduğu gibi “men” olarak kalmış, ancak Kürtçede biraz değişerek “min”a dönüşmüştür.
Kimi Pehlevice sözcükler de hem Kürtçede, hem de Farşcada az ya da çok değişikliğe uğramışlardır. Örneğin Pehlevicedeki “ayênek”, Kürtçede değişerek “eynik”, Farşçada ise “ayine” halini almıştır. Bunun gibi Pehlevicedeki “roç” sözcüğü, Kürtçede biraz değişikliğe uğrayarak “roj”, Farsçada ise daha fazla değişerek “rûz” halini almıştır. Değişikliğe uğrayan bir diğer Pehlevice sözcük de “parek” sözcüğüdür. Bu sözcük Farsçada biraz değişikliğe uğrayarak “pare”, Kürtçede ise daha fazla değişerek “pere” halini almıştır.
Not: Yukarıdaki yazının tamamı, Deng Yayınları tarafından Ekim 2011 tarihinde yayınlanan M. Emin Bozarslan tarafından hazırlanan “Ferhenga Kurdi” kitabının girişinde yer alıyor. Yazının baş kısmı, Kürt dilinin kaynağı ile ilgili bilgilenmek isteyen (Kürtçe bilmeyen) okurların yararlanabileceği düşüncesiyle Türkçeye çevrildi.
|
|
|
|