Makale

77 milyon dediysek, brüt o brüt!

18 Agustos 2014 Pazartesi, 00:24:51Güncelleme: 08:55:39

20 milyon oyla 77 milyona cumhurbaskani seçersin…

77 milyonun cumhurbaskani olmak artik onun elindedir.

Daha önce de yazdim, sart degildir… Kendi tercihidir.

Çok partili-çok darbeli dönemde ‘milletin nerdeyse tamami’nin cumhurbaskani olan tek kisi, tek basina girip anayasasiyla birlikte yüzde 90’dan fazla oy alan Evren’dir.

45 milyonluk nüfusta en az 40 milyonun cumhurbaskaniydi!

Tamam silahi vardi ama sizin de oyunuz, diyebileceginiz ‘hayir’iniz vardi.

O utanç da tarih boyu bir millete yeter!

***

77 milyonun tamami cumhurbaskanini sevmek zorunda degil elbet.

Ama cumhurbaskani 77 milyonu ayirmamak zorunda; hesapta.

‘Cumhuriyetimiz’in içtihadi degil de, ‘cumhuriyet’ kavraminin evrensel-tarihi ‘özgürlük, esitlik, kardeslik’ iddiasi uyarinca öyle.

Ama sen onu efendime söyle!

Erdogan da 77 milyonu ayni saymiyor, ayni sevmiyor; ayiriyor, bazen cimbizla, bazen topluca ayikliyor, asagiliyor hatta.

Lakin bu haber yeni degil!

Bu satirlari okuyanlar da herhalde sadece 13 yasinda degil; unutsalar bile bir geçmis de var.

‘Milletin su veya bu kisminin esas basina gelenler’ son 13 yildakilerden ibaret degil.

***

Cumhuriyet tarihi özgürlük, esitlik ve kardeslikten ziyade…

Küçülmüs, bir millet yaratma telasina düsmüs, ‘yedi düvele karsi’ tedirgin ve tetikte, Bati’ya karsi Sovyet destekli Istiklal Savasi yürütüp hemencecik en büyük korkusu ‘devrim’ olmus, çok insan kaybetmis, çok insani topragindan gitmis, çok insani topraklarini birakip gelmis; kirimlar ve kiyimlardan kalan aci ve travmalari miras edinmis, ‘esitlik’i sosyal esitlikten ziyade, ‘irk, din, mezhep, millet, etnisite esitligi’ olarak zorla tesise koyulmus, ‘özgürlük’ten ürkmeyi zaten devralmis, ‘kardeslik’i siyasi, anayasal mutabakat ve dayanismadan ziyade bulanik ‘birlik, beraberlik’le tanimlamis dokunun korkulari ile de yazildi.

Sadece etnik, mezhepsel degil…

‘Muhalif, öteki, baska türlü’ olanlar üzerine de bazen kanli, bazen sinsi, hep süpheci, siddet dolu bir tarih de yazdi.

***

Yasadiginiz ülkede, belki bilmediginiz ‘kökleriniz’ bile fislendi.

Kökler, hep süphe kaynagiydi. Pesin hainlik potansiyeli.

Ayni zamanda, milletin çogunlugunu ötekine karsi ‘birlik’ tutma ve esas mücadele etmesi gereken sinifsal-ekonomik siddet ve tahakkümü unutturma vesilesi.

Baski veya kiyimla ‘kök kazimak’ yetmemis, insanlari ömrü boyu ‘fisler, kayitlar’ bazen gölge gibi, bazen kiliç gibi kovalamisti.

‘Siyasi tercihler, ideolojiler, idealler, inançlar, ibadetler, muhabbetler’ de bazen kargacik burgacik, bazen ölüm emri keskinliginde fislendi, elden ele, günden güne devredildi.

Hayatlar karartildi; yazarlar, gençler, muhalifler, her kesimden öteki sayilanlarin hayatlari da alindi.

***

Yani mesele bugün degil sadece.

Mesele, dün magdur, mazlum olanlarin; ötekilestirilen, dislanan, fislenen, sislenenlerin bile günü gelince, baskasinin hayatinin köstebegi, yilani, çiyani, kurdu, akbabasi olmasi.

‘Cumhuriyet tarihi’nin ayrimci, fisçi, temizlikçi genlerini tasiyan ‘pasalar ile masalar’, bugün kendilerinin de sever göründügü yazarlar, sairler basta, kök-köken-diken üzerinde uzmanlasmisti.

‘Birlik-beraberlik… kardeslik’ palavraydi.

Birak milletin tamamini; ordu içinde dahi.

Onlarin fisleyip oydugu kimileri sonradan ‘Cemaatçi’ olarak, yani ‘ahlak timsali’ olmak bir yana, ‘ayrimci, fisçi, sisçi zulümler’den bir insanlik dersi çikarmak yerine, aynisini baskasina yaptilar.

28 Subat’in ne pisligi varsa, bir baktik, en çok ‘magdurum’ diyenlerin üzerine yapismis, eline yakismis.

Iktidar ve cemaatin birbirinin eli elinde, birbiri ‘paraleli’nde yaptigi oydu.

Hakiki darbe heveslerini, cinayet ve katliamlari, hakikati aydinlatmaktan ziyade, bulanik suda istedigi baligi avlamak üzerine örgütlendi iktidar, cemaat ve organlari.

***

‘Iç düsmansiz’ yapamayan devlet gelenegi, sözde cumhuriyetçilerden sözde demokratlara miras kalmisti.

Miras, otoriterlik ve tahakküm, ayirma ve ötekilestirme oldugu için; fis, izleme, takip, itibarsizlastirma, asagilama gibi her tür teçhizat hazirdi zaten; boyasi ve cilasi degisti, o kadar.

Derken birbirlerine sapladiklari biçak ve mizrak da odur.

Çünkü bu milli gelenek.

Çünkü bir baskasindan nefret etmeden, bir baska kimlige öfke duymadan; bazen komsunu, kardesini bile hain, düsman saymadan mümkün olmuyor.

Kendine saygini baskasina saygisizlikla insa edebiliyorsun ancak!

***

Esas demokratik devrim, iste bu hayaleti yok eden, hakikaten özgürlük, esitlik ve kardeslik meselesinin hiç olmazsa ruhunu kabul eden; pasa, istihbarat, polis devleti mekanizmalarini kiran bir yol olabilirdi.

Ama o da bu nefret, öfke ve siddet kültürünün, tahakküm ve otoriterlik histerisinin arsiz, yüzsüz, ugursuz istahini doyurmuyor iste!

Umur Talu

Back to top button