Haber

NEWROZ 2023 – Huzur ve özgürlük içinde onurlu bir yasam için!

NEWROZ 2023 – Huzur ve özgürlük içinde onurlu bir yasam için! Kürdistan’da meydana gelen depremlerde hayatini kaybeden ve ondan etkilenenleri aniyoruz!

21 Mart’ta Kürt halki Newroz’u kutluyor ve bahari yeni yilla karsiliyor. Kürdistan halki için Newroz, yeni baslangiçlari ve umudu sembolize ediyor. Özellikle 6 Subat 2023 tarihinde meydana gelen, 50 binden fazla insanin hayatini kaybettigi, yüzbinlerce insanin yaralandigi, milyonlarca insanin evsiz[1]barksiz ve ata-dede topragini terk etmek zorunda kaldigi yikici depremin ardindan Newroz’u kutlamak, bizler açisindan daha da önemli hale geldi.

M.Ö. 612 yilindan beri kutlanan Newroz, Kürt mitolojisinde önemli yer tutmaktadir. Demirci Kawa liderliginde isyan eden halk, zalim hükümdar Dehaq’i öldürerek özgürlügünü kazandi. Kökeni baris, özgürlük ve esitlik içinde bir yasam istemine dayanan bu direnis ruhu, bugün de canliligini korumaya devam ediyor.

2023 yilinda bile Kürt halki kendi ülkesinde hala baris ve özgürlük içinde yasamini sürdüremiyor. Kürdistan, Türkiye, Iran, Irak ve Suriye devletleri arasinda bölünmüs durumda ve sözkonusu devletler, Kürdistan halkina karsi baski, zulüm ve asimilasyon politikasi uyguluyor, kisacasi kirli bir savas yürütüyorlar.

Türkiye’de 14 Mayis 2023 tarihinde parlamento ve cumhurbaskanligi seçimleri yapilacak. Tayyip Erdogan, Cumhurbaskanligini kaybetmemek için elinden gelen her türlü politikayi mübah görmektedir. Islami AKP hükümetine ragmen, Türk devletinin temel yapisi Kemalizme ve 1982 yilinda fasist cunta tarafindan yapilan anayasaya dayanmaktadir. Sözkonusu anayasaya göre, “Devletin bölünmez bütünlügü” kutsal bir ayet gibi kabul edilmektedir. Bu irkçi politika, yaklasik tüm Türk partilerinin temel politikasini olusturmakta. Kuzey Kürdistan’da Kürt halkinin kendi kaderini tayin etme, federasyon veya özerk bir sekilde kendisini yönetme istemi, Türk devleti tarafindan görmezden geliniyor ve bu talebi dile getiren güçler, devlet terörüne ugruyorlar.

AKP/MHP hükümetinin yikici deprem ve sonuçlarindan sonraki beceriksizligini ve bilinçli eylemsizligini anlamak için bu arka plan önemlidir. Sözümona devlet yardimlari depremin yasandigi birçok yöreye en erken 36 saat sonra ulastirildi. AFAD bu zamanda bile, garip bir pasiflik gösterdi. Yardimlarin koordinasyonu, toprak altinda kalanlarin kurtarilmasi ve halkin bilgilendirilmesi gibi öneml görevler üstlenilmedi ya da çok seçici davranildi. Agirlikli olarak Kürt-Alevi nüfusun yasadigi bölgelere, bugüne kadar halen yeterli ölçüde yardim ulastirilmadi. Temiz su ve sihhi tesisat eksikligi devam ediyor. Kizilay magdurlara çadirlar satti. Yiyecek-içecek, çadir-battaniye ve hijyen malzemeleri gibi acil ihtiyaçlarin hemen hemen tümü, AFAD’in izin verdigi ölçüde, Avrupa’dan gelen aile üyeleri tarafindan karsilandi. kasabalara. Halk, hükümete ve genel olarak Türk devletine kizgin. Devlet nezdinde yaygin sekilde yapilan yolsuzluk, insaat sektörünü körükledi. Geçmiste deprem tehlikesin yönelik yapilan uyarilar dikkate alinmadi ve 1999’da Izmit’teki büyük depremden sonra konan ekstra vergi ile kurulan deprem fonlari baska yerlere harcandi.

Depremin yasandigi yörelerdeki Kürt nüfusun kendi yerlesim alanlarini terk etmesi, uzun vadede Türk devletinin çikarinadir. Depremden etkilenen milyonlarca insanin ata-dede topragina dönebilmesi için milyarlarca dolar tutarinda yardim ve yatirimlarin yapilmasi zorunludur. Bu yörelerde yeniden yapilanma, yerel belediyeler ve sivil toplum kurumlari eliyle, merkezi olmayan bir sekilde yapilmalidir. Aksi takdirde, destegin deprem bölgesine ulasmamasi ya da salt hükümete yakin çevrelere ulasmasi gibi çok ciddi bir riskler tasimaktadir.

Suriye Kürdistani’nda Kürt halkinin insani durumu daha da kötüdür. ISID’e karsi yillarca süren savasin ardindan, Kürt halki, 2018 yilindan itibaren, Türk devletinin saldirisina magdur kaldi ve bölgenin biryok yerlesim yeri yasadisi bir sekilde isgal edildi. Isgal politikasi halen devam ediyor. Uluslararasi hukukun açik bir ihlali olan isgalin, NATO üyesi diger devletler tarafindan hos görülmesi bir skandaldir. Sözkonusu isgal ve ilhaka karsi herhangi bir yaptirim uygulanmamasini anlamak mümkün degil. Türkiye’nin, Birlesmis Milletler’in deprem magdurlarina yardim amaciyla gönderdigi malzemelerin sadece bir sinir kapisindan Suriye’ye birakilmasini bile, tüm dünya neredeyse çaresizce izledi. Insani ve afet yardimi, Güneybati Kürdistan ve Suriye’deki insanlara zorlukla ve çok geç ulasti. Yasanan büyük insani dramin sorumlulugu Esad rejimi ve Türk devletine aittir. Türk devleti, Güneybati Kürdistan’dan derhal çekilmelidir! Almanya, AB ve NATO, Türkiye’nin isgalini kinamalidir: Bu, uluslararasi hukuku ihlal eden bir saldiri savasidir! Türkiye, tüm bölge için bir korku kaynagi olmaya deva ediyor.

Iran’da, Jîna Emînî’nin Iran devleti tarafindan katledilmesinin ardindan, özgürlük hareketinin JIN, JÎYAN, AZADÎ sloganiyla Mollalar rejimine yönelik yürüttügü direnis, dünya çapinda büyük ilgi gördü. Protestolarin ve özgürlük mücadelesinin Dogu Kürdistan’da baslamasi tesadüf degil. Iran devleti, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkindan korkmaktadir. Bu baglamda devletin baski, zulüm ve ayrimcilik politikasi, en çok Kürdistan’da görülüyor. Çok sayida Kürt siyasetçisi ve genci, uzun yillari varan hapis cezasina çarptirildi, bazilari da idam edildi. Dogu Kürdistan halkimiz, Mollalar rejimi tarafindan sistematik ayrimciliga ugruyor ve her türlü ulusal hakkindan mahrum birakiliyor. Devrim Muhafizlari, Iran disinda yasayan ve rejime karsi mücadele eden insanlari izliyor, kaçiriyor. Ne yazik ki Almanya ve AB, bu tür kirli politikalara karsi yeterli derecede tepki vermiyorlar. Iran’da yasayan halklar, sürekli bir sekilde devlet terörüne ugruyorlar.

Güney Kürdistan Federal Bölgesi, kendi kaderini tayin etme konusunda tüm dünyadaki Kürtler için büyük bir umut anlamina geliyor. Ülkemizin bu parçasindaki demokratik kazanimlar, Iran, Türkiye ve Irak devletleri ve onlara bagli milislerin sürekli müdahalesine maruz kaliyor.

2023 yilinin Mart ayi basinda, Almanya Disisleri Bakani Bayan Baerbock’un, Güney Kürdistan’a yaptigi dört günlük ziyaret, ISID’e karsi yürütülen mücadeleden bu yana, demokratik bir ortak olarak deger verilen Kürdistan federal bölgesinin sahip oldugu büyük saygiyi gösteriyor. Kürdistan halkinin bu parçadaki kazanimi, Yakin ve Ortadogu için barisin, demokrasinin ve istikrarin garantörü olabilir. Bununla birlikte, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ortaklik için, önemli ölçüde daha büyük ekonomik yatirimlar ve kalici isbirligi gereklidir. Yine, Türkiye ve Iran’i frenlemek, onlarin yikici faaliyetlerini ve isgal girisimini engellemek, federal hükümete ve AB’ye düsüyor. NATO üyesi Türkiye’nin, uluslararasi hukuku hiçe sayarak Güney Kürdistan’a askeri saldirilar düzenlemesine, askeri üsler kurmasina ciddi bir sekilde karsi çikilmali ve kinanmalidir. Aksi takdirde, diger çatismalarla ilgili olarak NATO, AB ve Almanya’nin güvenilirligi zarar görmeye devam edecektir.

ISID’in, 3 Agustos 2014’te Êzidî Kürtlere yönelik uyguladigi soykirim, derin yaralar birakti. Êzidiler, ata-dede topragi Sengal bölgesinden sürüldü, onlarca toplu mezar bulundu ve binlerce kisinin hala akibeti bilinmiyor. Kadinlara ve çocuklara yönelik sistematik kölelestirme ve tecavüz, bütün bir halki travmatize etti. Êzidi Kürtlere yönelik sözkonusu soykirimin BM, Avrupa Parlamentosu ve Federal Almanya Meclisi tarafindan taninmasi önemli bir adimdir. Bununla birlikte, ISID’li katillerin ve yandaslarinin mahkemeye çikartilmasi ve cezalandirilmasi saglanmalidir. Êzidilerin ata-dede topragi Sengal’de özgür bir sekilde yasayabilmeleri için gerekli olan maddi ve manevi kosullarin olusturulmasi da bir o kadar önemlidir.

Kürdistan halki yasanan acilara ve büyük adaletsizlige ragmen bugün Newroz’u kutluyorsa, bu, ayni zamanda hakli özgürlük ve esitlik taleplerimiz için her zaman barisçil bir sekilde mücadele etmeye hazir oldugumuzu gösteriyor. Yurt disinda yasayan ve Kürt halkinin bir parçasi olan bizler, Kürdistan halkimizla dayanisma içinde oldugumuzu dile getiriyoruz.

Kürdistan’da barisin olmasini diliyoruz. Silahlar susmali. Kürdistan halki baris ve özgürlük içinde yasamak istiyor. Savastan, baskidan ve sistematik ayrimciliktan bikmis durumda! Onlarca yillik silahli çatisma sona ermeli, sorun barisçil bir sekilde çözüme kavusturulmali. Dünyadaki diger tüm halklar gibi Kürt halki da özgürlügü hak ediyor!

Almanya’da yaklasik 1,5 milyon Kürt yasiyor. Bu konuda güvenilir sayilar yok. Almanya yasayan Kürtler, istatistiklere Kürt olarak kaydedilmiyor. Suriye, Iran, Irak ya da Türkiye pasaportlari dikkate aliniyor ya da Alman vatandasliga geçiyorlar. ZVK-KOMKAR, Kürtlerin Almanya’da ayri bir etnik grup olarak taninmasi çagrisinda bulunur. En büyük göçmen gruplarindan biri olarak, çesitli durumlarda marjinalize ediliyor; göçmen kökenli diger insanlar gibi biz de ayrimciliga ve irkçiliga maruz kaliyoruz. Ama bunun da ötesinde, Kürt birçok yerde kimligimizle de ötekilestiriliyoruz. Türkiye, Iran, Irak ve Suriye’nin asimilasyon politikalari burada bu sekilde sürdürülüyor.

Newroz, umut ve yeni baslangiçlar demektir.

Kürt halki umut, güven ve daha büyük bir güçle ülkesini yeniden insa edecektir. Deprem bizi sarsti. Aklimiz, gönlümüz depremden etkilenen insanlarla, yine Iran korku rejiminin kurbanlariyladir. Kendilerine bassagligi diliyoruz. Kürt halki, böylesine zor dönemde birlikteligini göstermis ve dünya çapinda dayanisma görmüstür.

Bu baglamda, aktif yardim saglayan herkese, özellikle Almanya ve Avrupa’daki genis Kürt diasporasina tesekkürü borç biliyoruz. Bu yilki Newroz yasli olsa da, Newroz atesi yakilacak ve onun saçtigi alevler, halkimizin mücadelesini güçlendirmeye devam edecektir!

Kürdistan halkinin ve onun dünyadaki dostlarinin Newrozunu kutlariz!

Newroz pîroz be! Newroza sima bimbarek bo!

Iliski: Dr. Rohat Geran
Zentralverband der Vereine aus Kurdistan in Deutschland
Buschkrugallee 23, 12359 Berlin
Mail: [email protected]

Dengê Kurdistan

Back to top button