Karayilan Ve Kemalist Kürd Hareketi ‘Hakikatleri Arastirma Komisyonu’ndan Korkuyorlar
Burkay ve Güçlü’den cesaret alan, PKK içinden veya disindan, farkli kisiler ortaya çikip mini bir Hakikatleri Arastirma Komisyonu sayilan Terör Alt Komisyonu’na farkli bilgiler sunup tüyler ürpertici gerçeklerden bahsetseler PKK tarafindan islenen vahsetleri anlatip ‘Ölüm tarlalari’nin yerlerini gösterseler Özel Yetkili Cumhuriyet Savciligi’nin emriyle kazilar yapilsa ve topraktan yüzlerce iskelet çikartilsa JITEM ile PKK tarafindan katledilen Kürdlerin ayni ‘Ölüm tarlalari’na gömüldükleri ortaya çiksa ve bu gerçekten hareketle JITEM ve PKK’nin ayni amaç için ayni merkezden yönetildigi kanaatine varilsa
Geçenlerde Firat Ajansi ‘na konusan Cemal kod Murat Karayilan, isim vermeden sayin Kemal Burkay’a çok agir hakaretlerde bulundu. Daha önce ‘ajan’ ‘psikopat’ ve benzeri asagilayici sifatlar kullanmisti ama bu seferki ifadeler, Karayilan’in oldukça zivanadan çiktigini gösteriyor. Kimyalari bozuldugu için, bütün Kemalist Kürd Hareketi mensuplarinin da Karayilan ile ayni psikolojiyi tasidiklari muhakkaktir.
Burkay’in Ali Firat kod Abdullah Öcalan ve örgütü hakkinda söyledikleri, eskiden beri yazdiklariyla aynidir. Yani, aslinda yeni söylenmis birsey yok ortada. Tek fark, ulusal medyaya verdigi demeçler araciligiyla eskiye nazaran daha genis kitlelere mesajini iletebiliyor olmasidir.
Sayin Burkay’in bahsettigi, PKK’yi devletin parasi ve elemaniyla Kurdugu ve 3 yil boyunca devletin her dedigini yaptigi itirafi (‘bugün para alan, yarin emir alir’ misali) gibi bazi hakikatlerin kaynagi bizzat Öcalan’dir.
Öcalan’in mutlak teslimiyet ifade eden ve artik klasiklesmis ‘Anam da Türk’tür… Türkiye’yi seviyorum. Türk halkini da seviyorum. Onlar için iyi hizmet edecegime inaniyorum’ gibi sözlerini hatirlatmaya gerek yok; herkes biliyor artik. Ama mesela, ‘Büyük Atatürk’ün Kurdugu Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet etmek acilarimi biraz olsun hafifletecektir’; ‘Demokratik cumhuriyet Atatürk’ün hediyesiydi. Bunu gelistirmek bizim görevimizdir’; ‘Geçen haftalarda Orduya çagri yaptim. Atatürkçü çizgiye sahip çikin dedim’; ‘Barzani ve Talabani bagimsiz devlet kurmak istiyorlar. Ilkel milliyetçi ve emperyalizm usagidirlar. Bunlar Türkiye için tehlikelidirler. Kemalistleri göreve davet ediyorum’ gibi sözlerini hatirlatmakta her zaman fayda vardir.
Burkay’in ulusal medya araciligiyla yaptigi, bizzat Öcalan’in defalarca itiraf etmesine ragmen Kemalist Kürd Hareketi’nin simdiye kadar büyük bir basariyla örtbas etmeyi basardigi Öcalan’in isbirlikçi kisiligini ve ihanetini Kürdlere hatirlatmaktan ibarettir.
Kürdlerin sirtindan holdinglesen Kemalist Kürd Hareketi, onlarca televizyon kanali ve gazetelere; yüzlerce radyo, dergi ve internet sitelerine (hatta ‘internet andiçci’ Genelkurmay’dan esinlenerek kurduklari ‘hacker’ gruplari bile var; Öcalan’in Derin Devlet’le iliskisini konu alan bir yazimdan dolayi, http://www.nasname.com/Yazarlar/cakbay/4639.html, geçenlerde özel internet sitemi ‘hack’lediler); bir o kadar parti, belediye ve derneklere sahip.
Sahip olduklari bu muazzam imkanlar vasitasiyla, biraz da bu imkanlarin verdigi simarikliktan, ekser Kürdlerin suskunlugundan ve korkakliklarindan aldiklari cesaretten ve bu yalanci cesaretin ürünü olan küstahliklarindan, avazlari çiktigi kadar bagiriyorlar. Kendileri disinda zaten fazla ses çikmiyor; sivri sinek viziltisi mertebesindeki muhalif seslere bile tahammülleri yok.
Bu simarikliklari gözönünde tutuldugunda, Karayilan’in ve Kemalist Kürd Hareketi’nin sayin Burkay’in ulusal medya araciligiyla sesini hafiften yukseltmesinden bir nebze rahatsizlik duymalarini normal karsiliyorum. Fakat, verilen ölçüsüz tepkiye bakilirsa, bunlardaki rahatsizligin ‘bir nebze’nin hayli ötesinde oldugu rahatlikla görülebilir.
Yukarida saydigim (ve saymakta aciz kaldigim) imkânlari; iç ve dis infazlariyla meshur, kendilerinden olmayanlara karsi cinayet makinesi gibi çalistirdiklari silahli bir (hatta birkaç) örgütleri; KCK gibi derin yapilanmalari; BDP gibi legal partileri oldugu halde, kaleminden baska hiçbir seyi olmayan, 80’ine merdiven dayamis bir insanin zaten bilinen birkaç sözü karsisinda ürpermelerinin baska sebepleri olmali.
Asil sebebin, sayin Burkay’in, ‘PKK, Beka Vadisi’nde özellikle de Güney Kürdistan’da orada kurmus oldugu kamplarda kendisine muhalefet eden su veya bu bahane ile birçok insani katletti. Bunlardan bir tanesi PKK’nin merkez komitesi üyesi Bingöllü Mesut Altinok’tur. Resul iskence edilerek kursuna dizilerek öldürüldü. Bunun gibi orada haksiz yere yargilanmis çok insan var. Ölüm tarlalari var. Bunlarin yüzlerce binlerce oldugunu biliyorum. Öcalan 15 bin rakamini verdi’ ifadelerinde, özellikle de ‘Ölüm tarlalari’ ifsasinda sakli oldugunu tahmin ediyorum.
Burkay’in, PKK’nin Beka Vedisi’ndeki ‘Ölüm tarlalari’ndan bahsetmesi Hemen hemen ayni zaman dilimine denk gelen süreçte Diyarbakir Özel Yetkili Cumhuriyet Savciligi tarafindan yürütülen sorusturma kapsaminda basta Diyarbakir ve Sirnak olmak üzere Kuzey Kürdistan’in dörtbir yanindaki JITEM’in ‘Ölüm tarlalari’na girilip onlarca iskeletin çikartilmasi… PKK’nin sadece Güney Kürdistan’da degil Kuzey Kürdistan’da da birçok ‘Ölüm tarlalari’nin oldugunun bilinmesi, Karayilan ve Kemalist Kürd Hareketi’ni ‘böyle giderse, Derin Devlet’in yardimiyla olusturdugumuz Korku imparatorlugu sayesinde simdiye kadar üstünü kapatmaya muktedir oldugumuz Kuzey Kürdistan’daki ‘Ölüm tarlalari’miza da girecekler’ tedirginligine ittigini tahmin ediyorum.
Burkay’in bu açiklamalari Meclis Insan Haklarini Inceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Terör Alt Komisyonu’nda sarfetmesinin, Karayilan’daki panik ve Kemalist Kürd Hareketi’ndeki tedirginlikte payi daha büyüktür, diye tahmin ediyorum.
Burkay gibi sayin Ibrahim Güçlü de ayni alt komisyona uzunca bir rapor teslim etti; PKK’nin ‘iç infazlar’ ve ‘ dis infazlar’ini ve bu infazlarda ortadan kaldirilan Kürdlerin uzunca bir listesini verdi. Diyarbakir Özel Yetkili Cumhuriyet Savciligi’nin, Güçlü’nün ‘PKK’nin Infazlari ve ‘Hakikatler Komisyonu’ ’ (http://www.nasname.com/tr/10171.html) baslikli yazisindaki bilgileri/iddialari aydinlatmak amaciyla harekete geçme ihtimali bile Kemalist Kürd Hareketi’ni derin derin düsündürdügünü tahmin etmek zor degil.
Yarin, Burkay ve Güçlü’den cesaret alan, PKK içinden veya disindan, farkli kisiler ortaya çikip mini bir Hakikatleri Arastirma Komisyonu sayilan Terör Alt Komisyonu’na farkli bilgiler sunup tüyler ürpertici gerçeklerden bahsetseler PKK tarafindan islenen vahsetleri anlatip ‘Ölüm tarlalari’nin yerlerini gösterseler Özel Yetkili Cumhuriyet Savciligi’nin emriyle kazilar yapilsa ve topraktan yüzlerce iskelet çikartilsa JITEM ile PKK tarafindan katledilen Kürdlerin ayni ‘Ölüm tarlalari’na gömüldükleri ortaya çiksa ve bu gerçekten hareketle JITEM ve PKK’nin ayni amaç için ayni merkezden yönetildigi kanaatine varilsa Bu kanaati delillendirmek, Ergenekon’un Kürd Kanadi’ni ve bu kanadin Kürdistan’da isledigi cinayetleri arastirmak için simdiki Terör Alt Komisyonu genisletilerek Hakikatleri Arastirma Komisyonu’na dönüstürülse
Iste, Karayilan’in kimyasiyla birlikte agzini da bozan ve Kemalist Kurd Hareketini tedirgin eden (hatta denebilir ki Öcalan’i suskunluga gömen) bu ve buna benzer ciddi ihtimallerdir. Türk Ergenekonuna karsi baslatilan operasyonlarin 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen silahlarla basladigini unutmayalim. Kürd Ergenekonuna karsi daha genis çapli operasyonlar da buna benzer bir sekilde baslayabilir.
Tedirginligin en büyük kaynaginin Hakikatleri Arastirma Komisyonu’nun kurulma ihtimalidir diye düsünüyorum.
Bakmayin siz Öcalan ve Kemalist Kürd Hareketi mensuplarinin bir zamanlar ikide bir ‘Hakikatleri Arastirma Komisyonu kurulsun’ dediklerine; aslinda hiçbir zaman hakikatlerin ortaya çikmasini istemediler, hiçbir zaman da istemezler. Sayin Burkay ve sayin Güçlü’nün küçük bir komisyon olan Terör Alt Komisyonu’na gidip PKK’nin isledigi cinayetlerin çok cüzî bir kesitinden bahsetmelerinden bile bu kadar ürperen Kemalist Kürd Hareketi mensuplari Hakikatleri Arastirma Komisyonu’nun kurulmasini kesinlikle istemezler. Böyle bir komisyonun kurulmamasi için AK Parti ile pazarlik yaptiklari (Türk Ergenekoncular da ayni seyi denemislerdi), AK Parti pazarliga yanasmadigi için terörü tirmandirmakla tehdit ettiklerini tahmin ediyorum.
Nasname’nin ‘Kürdistan’da ‘Iç Infaz’ Açilimi’ baslikli dosyasinin altina yazdigim ve konumuzla yakindan alakasi olan 11 Ekim 2010 tarihli bir yorumla yaziyi noktalamak istiyorum (http://www.nasname.com/Biz-Kimiz?/aciklamalar/7810.html):
******
Öcalan’in ve BDP’nin israrla ‘Hakikatleri Arastirma Komisyonlari’ndan bahsetmeleri ve örnek olarak Güney Afrika’da uygulanan komisyonlari vermeleri, hakikatlerin ortaya çikmasi için degil, Öcalan’in ve PKK’nin isledigi (iç infazlar ve benzeri) cinayetleri örtbas etmek içindir.
Bilindigi gibi, 1995’te Güney Afrika’da kabul edilen ‘Ulusal Birligi ve Uzlasmayi Destekleme Yasasi’ ile kurulan komisyonlar, geçmiste suça bulasanlar ile magdurlari uzlastirma yoluna gidiyordu. Zalimler bundan çokça yararlandiklari halde mazlumlar bu komisyonlardan sikayetciydiler, çünkü mazlumlar uzlasma degil adalet istiyorlardi.
Öcalan da geçmiste isledigi cinayetlerden bu sekilde muaf olmaya, adaletten ve cezadan kaçmaya çalisiyor. Eger Öcalan ve BDP ‘Hakikatleri Arastirma Komisyonu’nda ciddi iseler, hersey arastirilsin, ‘ajan’, ‘hain’ gibi subjektif suçlamalarla ortadan kaldirilan binlerce Kürd gencinin katilleri arastirilsin. Öcalan’in bu cinayetlerle baglantilari arastirilsin. Ama niyetleri arastirmak degil elbet, örtbas etmek. ’17 bin faili mechulu unutmaya haziriz’ demelerinin izahi budur zaten.
Yani Türk Ergenekoncu ortaklarina ‘bütün faili meçhullerde ortagiz, gelin hep beraber bunlari unutup cezadan kurtulalim’ demeye çalisiyorlar. Hayir, Kürdler olarak bu çagriyi kabul etmiyoruz. iç infazlar dahil, faili meçhullerin bütün saniklari sorgulanmali ve hakkettikleri cezalara carptirilmalidirlar. Asil adalet ancak böyle gelir. Katilleri affetmek adalat getirmez.
27 Ocak 2012
www.nasname.com ‘dan alinmistir
Dr. Cevdet Akbay