Makale

Kemal abi ve onurlu tavri

Kemal Burkay ismini ilk olarak 12 yasimda duydum. O zamanlar sadece Kürt bir sahsiyet olarak duydugum bu ismin daha sonraki yillarda hayatima yön verebilecegi aklimin ucundan dahi geçmezdi. Çünkü daha çocuktum ve ‘devrim, mücadele, emek, paylasim’ gibi kavramlarin anlamini dahi kavramakta zorlaniyordum.

O dönemler yani 90 yillar Kürt ulusal kurtulus mücadelesinin revaçta oldugu dönemlerdi. Diyarbakir’in Sator gülüslü esmer çocuklarinin kendilerine has tarzlariyla mücadeleyi yorumlama anlayisi güdüsüyle kulak kabartiyorduk bazalt tasli sokaklarinda yürüyen üniversiteli ve devrimci abilerimizin agirlikta Kürtçe olan konusmalarina.

O dönemde hasbel kader gittigimiz bir kültür dernegi en ugrak yeri olmustu günlük hayatimizin. Çünkü bizden yasça oldukça büyük olan abilerimizin bizimle sohbet etmeleri, bizimle ilgilenmeleri ve en önemlisi de bizi dinlemeleri hosumuza gidiyordu. Bir dönem sonra sadece dernege gidip gelmekle kalmamistik. Artik gündelik hayatin sorunlarini da sorgulamaya baslamistik. Günlük, haftalik ve aylik çikan tüm yayinlari okuyorduk dilimiz döndügünce. Daha sonralari, Kültür kurumumuza haftalik olarak gelen ‘Ronahi’ gazetesinin sayfalarinda rastladim Kemal Burkay’in ismine. Bu rastlanti, uzuca bir süre sonra karsilasilan iki dostun samimi ve sicak sohbeti gibi sarmalamisti beni.

Daha sonraki dönemlerde de sürekli okumayi sürdürdüm Kemal Burkay’i. Bazen duygusal yogunlugun derinliklerinde bir kelime avcisi gibi çikti karsima, bazen de kendine has bir uslubuyla Kürt ulusal kurtulus mücadelesine bakis açisini Avrupai standartlarla orantili gerçekçi bir aydin olarak karsilastim. Ve halen de karsilasmaya devam ediyorum.
Ömrünü kürtlere ve ulusal kurtulus mücadelesine adayan, ugruna ülkesinden, ailesinden kisacasi herseyinden vazgeçip onurlu bir durus sergileyen ve karsiliginda sürgünler yasayan Kemal abi, bu durusundan asla ödün vermedi.

Ömrünün son demlerinde dahi Kürtlerin ulusal kurtulus mücadelesine yani özgürlügüne biraz daha katki sunma adina herseyi göze alip ülkesine dönen Kemal abi’nin kimi zorluklarla karsilasacagi belliydi. Çünkü hiçbirsey 30 küsür yil önce biraktigi gibi degildi. Olmasi da beklenemezdi zaten. Kendini her türlü zorluga karsi hazirlayan Kemal abi sanirim tüm olumsuzluklara ragmen kendini bilmez kimi kesimlerin tehditlerine ve kendilerine yakisan! Ithamlarina muhattap olacagini beklemiyordu. Tüm bu düsük(lerin) itham ve tehditlerine ragmen çocuklugumun kahramani Kemal abi o onurlu durusunu bir kez daha gösterdi. Bu düsükler yillardan süre gelen bildik yöntemlerini kullandilar, Kemal abi ise dogru bildigi yoldan yürümeye devam etti ve ediyor da…
PKK’de yillarca komutanlik yapmis ve devrim mahkemelerinde de görev almis bir arkadasim, PKK’de hukuk sisteminden söz ederken ‘Bir davaya baktigimiz zaman üstten hemen bize bir not gelirdi. Falanca heval’in su suçlardan dolayi yargilanip cezalandirlmasina derlerdi’ diye söyledi. Bende sok etkisi yaratan bu anektot PKK hareketinin yargisiz infaza gittiginin göstergesidir. Çünkü begenmedigimiz düsmanimiz bile bizi yakalarken önce yargiliyor. Ama PKK deki bu egilim pesin infaz… Kendi içinde böylesine ön yargili ve acimasiz olan bu hareket, kendi disindaki insanlara karsi da tahammülsüz…

Gerek PKK ve onun çizgisinde hareket eden, o güce yaranmak için yalakalik yapan kesimleri anlamak bir nebze de olsun mantikli da, Kemal abinin emeklerinin sonucunda var olan yapilarda yetismis insanlarin boylarindan büyük laflar etmesi anlasilir gibi degil dogrusu. Hayvanlar bile yemek yedikleri kaba pislemezken, bunlarin yaptiklarini adlandirmakta zorlaniyorum.

Bu insanlar Kemal abinin çizgisindeyken de Kemal abi ayni seyleri dillendiriyor, yaziyordu. Bunlar o dönem en büyük savunucu pozisyonundaydilar. Ama simdi ayri düstüklerinden daha dogrusu iliskileri kesildikten sonra bu söylenenler yeniymis gibi birilerine yada bir yerlere yaranmak adina ucuz laflari havalarda uçusturuyorlar. Argüman olarakta Kemal abi’nin tüm bunlari bilmesine ragmen onlarca kez PKK ile is ve güç birligine gidip PKK ile protokol imzalamasini gösteriyorlar. Oysaki Kemal abi protokol meselesini defalarca kez dillendi ve yazdi. PKK ile protokol imzalandiginda PKK o dönem Suriye’nin kontrolündeydi. Ve o protokülü de hazirlayan Kemal abi ve Mam Celal’di. Lozan’da ‘Anilar ve Belgeler’ isimli kitabinin ikinci cildinin tanitim toplantisinda ayni soruyla yine karsilasan Kemal abi ‘PKK bugün desinki biz o protokole bagliyiz bende hiç düsünmeden altina imzami atarim.’ dedi. Ama art niyetli arkadaslarimizin! bunu anlamak islerine gelmiyor sanirim.

Kemal abiye karsi tehditler ve karalamalara karsi Kürtlerin her kesiminin sesini yükseltmesi gerekir.

Aydogan Inal

Back to top button