Seyh Sait Kürt Milli Hareketinin Türk Basinina Yansima Biçimi -II
Türk basinin en çok çikardigi konulardan biri; Kürt milli hareketinin dis kaynakli oldugu biçimindeki bilgilerdir, ki bu uydurma ve hayali bilgiler içinde yasadigimiz 21.yy.da da hala bazi kesimleri etki altinda tutmakta veya hala bazi kesimler bu bilgileri kullanarak, kamuoyunu yaniltma siyaseti izlemektedirler. Örnegin; bu konuda nesriyat ve propaganda’ komitesi tarafindan hazirlanan çokça hayali mektuplarin varligini Türk basininda görmek mümkündür.Bu mektuplarin en önemli özelliklerinden biri ise, Kürt liderlerin öldürülmesinde delil olarak kullanilmis olmalaridir. Örnegin cumhuriyet gazetesinde verilen bir haberde; ‘Yakalanan isyancilardan Emin Bey sorgusunda Hanili Seyh Hüseyin’den Seyh Ali Riza’ya gelen bir mektuptan bahsettigini…Bu mektupta Diyarbakir’i aldiktan sonra Ingilizler ile birlesilecegi ve Cizre’de Ingilizler ile temas edilecegi..'(bkz.Cumhuriyet gazetesi,1 Haziran 1925). Ayrica bir baska haberde binbasi Kasim kaynak olarak gösterilmektedir;’..mütareke senelerinde Kürt münveranindan sabik mebus Yusuf Ziya’nin sark vilayetlerine giderek müstakil Kürdistan için çalistigini Kürdistan’in kurulmasi maksadiyla Istanbul’da teskil edilen Kürdistan Istihlasi Cemiyetine girmeleri için Kürt halkini tesvik ettigi ve cahil halki infiale çalistigini, bu cemiyete mensup olan kuvvetlere parola konuldugunu ve bu cemiyetin Ingilizlerle münasebette bulundugunu, cemiyete Ingilizler tarafindan her türlü yardimda bulunacagi hakkinda Yusuf Ziyanin teminat verdigini ve bu halin bes seneden beri devam ederek Kürdistan istiklal arzusunun uyandirildigini..,Seyh Sait’in isyan vakasi ortaya çikinca Ingilizlerle muhaberesinin oldugunu '(bkz.Cumhuriyet Gazetesi, 21 Nisan 1925). Kürt basin-yayinlarinin tamamiyle kanuni-ceazi tedbirlerle susturulmasinin gerçeklestirildigi bir zamanda, Türk yönetimi tarafindan etnik temizlik niyetiyle kapali havza haline getirilen Kürdistan ve Kürtler hakkinda nesriyat ve propaganda komitesi’ tarafindan basina hazir bir sekilde servis edilen haberlerde Kürtlerin ortadoguda çikarlari olan devletler tarafindan isyana tesvik edildigini yani dis mihraklar’ konusunu yogun bir sekilde propaganda ederek kamuoyunu yönlendiren Türkiye basini, buna karsilik Kürtlerin bagismizlik idealinden dolayi isyan ettiklerinden ve sayilari yüzbinleri asan Kürt soykirimindan, Kürdistan’da yasanan zorunlu göçertme, asimilasyon gibi facialardan hiç bir sekilde sözetmemekte idi. Dönemin Türk basini, bagimsiz bir devlet kurma amaciyle Kürdistan’da 1925’te ortaya çikan Kürt milli hareketi hakkinda Ankara’dan verilen merkezi talimatlar dahilinde kamuoyunu haberdar ederek, askeri seferlerle Kürdistan’da yürütülen Türkçülük faaliyetlerine dair sinirlarin Kürtleri de kapsadigini sik sik gazete/dergilerde propaganda ediyordular. Bu ve buna haberleri dönemin Türk gazete ve dergilerinde sikça görmek mümkündür.
Seyh Sait Kürt milli hareketi döneminde içisleri bakani olan asker kökenli Mehmet Cemil Uybadin, 1913’ten sonra Ittihat ve Terraki cemiyetinin üst düzey kadrolari arasinda yeraliyordu. Kürdistan’na yönelik bütün açiklamalardan sorumlu idi. Kürt milli hareketinin yayilma alani, seferberligin ilani, ilk etapta etnik temizligin yapilacagi mintikalar, bölgeler, yokedilecek aileler, yakilacak sehir,kasaba, köyler ve genel olarak iskan yani zorunlu göçertme politkasi ile ilgili dahiliye vekili Cemil Bey (Uybadin) basina yaptigi açiklamalardan birinde sunlari dile getirmektedir;’Heyet-i vekiliye içtimasinda vaziyeti mütalaa ettikten sonra yeniden bazi emirler verdik. Elaziz’in müdahilinde vaka olan ikinci bir müsademede ahali ve askerlerimiz asileri oradan da firara mecbur etmistir. Elaziz’de hükümet tesis etmis, vali vazifeye baslamistir. Harput’taki müsademede asilerden yüzü mütecaviz telef olmustur. Asilerin basinda bulunan Seyh Mahmut ile mahiyetindeki elli nefer esir edilmistir. Asiler ahali tarafindan siddetle takip edilmektedir. Simdiden bazi kitaatimiz Diyarbakir ve Harput’a yetismistir. Isyan sahasi malum oldugu üzere, Palu, Lice, Genç ve Piran’a münhasir kalmistir. Umumi seferberlik ve ihtiyat zabitlerinin silaha davet edilecegi hakkindaki haberler yalandir. Suret-i kitada tekdir edebilirsiniz yalniz iskan mintikalarina civar olan vilayetlerde kismen seferberlik ilan edilmistir.O civardaki ihtiyat zabitlari da vazifeleri basina gelmistir ’ (bkz.Vatan gazetesi, 28 Subat 1925). Dahiliye vekilinin bu açiklamalari, Türk yönetiminin Kürtlere yönelik soykirim yapma amaciyle 1913’ten sonra Ittihat ve Terraki yönetimi tarafindan yapilan etütler sonucunda hazirlanan planlarin ana taslaklarini Kürdistan’da 1925 ve sonrasinda oldugu gibi uyguladigina isaret etmektedir. Yani 1913-1918 yillari arasinda Kürtlere yönelik uygulanan ve yarim kalan soykirim projesi Türkiye cumhuriyeti devleti tarafindan 1925’ten sonra tekrardan canlandirilmisti.
‘Nesriyat ve proganada komitesi’ tarafindan yönlendirilen Türk gazetecilerinden Mehmet Asim Bey Seyh Sait Kürt milli hareketi hakkinda su degerlendirmeleri yapmaktadir:’ Genç’ten baslayan isyan hareketi Elaziz’de kuvvetli bir mukavemete çarpti ve azgin bir denizin sahildeki yalçin kayalara vuran müthis dalgalari gibi kirilarak,dökülerek berbat ve perisan bir halde geriden geriye gitti…,Hükümetin kuvvetleri yetismeden evvel halk kuvvetleri irticai hareketlerin önüne geçmek için vazife-i vataniyelerine baslamislardi..'(bkz. Vakit gazetesi,28 Subat 1925). Gazetelerdeki köse yazilari ve yapilan haberler devletin özel propaganda birimleri tarafindan hazirlandigi için, Türk basininda Kürt isyani hakkinda farkli bilgileri ve bakis açilarini bulmak mümkün olmamaktadir. Örnegin;’Bu günkü vekiller heyeti toplantisinda içisleri bakani Cemil Bey Piran hadisesi hakkinda tafsilat vermis ve civardaki zabita kuvvetleri ile uçaklar vesair vasitalarla tenkili keyfiyeti lazim gelenlere emredilmistir. Meseleye kapanmis nazari ile bakilmaktadir. Ankara mehafili bu iste Ingilizlerin parmagi oldugu fikrindedir..,Genç isyani etrafinda muhtelif sayialar duran etmektedir. Hadise irticaya dayanan fikirlerle baslamistir..'(bkz.Cumhuriyet Gazetesi, 24 Subat 1925). Dönemin Türk gazetecilerinin haber dünyasini belirleyen tek güç Türklerin çikarlari adina zengin Kürdistan cografyasini sömürgelestirerek Türk vatani olarak telaki etmek ve asimilasyon politikalari dahilinde Türkçülük fikirlerini Kürtler arasinda yayginlastirmak idi. Türk yönetiminin talimatlari dogrultusunda Türkçülüge dayanan asiri irkçilik fikirleriyle hareket eden Türk gazeteci ve yazarlari, bu asiri irkçilik duygularindan dolayi Türk ordusunun Kürdistan’da gerçeklestirdigi soykirimlari göremiyordular/görmek istemiyordular.
Türk yönetimi, Kürtlerin askeri ve siyasal gücünü parçalamak için, Kürtlerin belli bir kesimini çesitli siyasal manevralarla, çesitli vaadlerle oyalayarak, onlari 1925 Kürt milli hareketinden uzak tutma siyaseti izleyerek, Kürt milli hareketinin yayilma alanini daraltarak askeri ve siyasal gücünü zayiflatmaya çalisiyordu. Bu siyasal anlayisa bagli olarak Kürt isyani konusunda propaganda faaliyetlerini de belli Kürt çevreleri üzerinden de yürüten Türkiye yönetimi, talimatlarla Türk basinini da bu alanda yönledirmis idi. Türk basininda bu konu hakkinda çokça haberler yapilmisti. Örnegin; dönemin Türk basininda Kürt Zaru Aga diye birine dayandirilarak verilen bilgiler söyle aktarilmaktadir; ‘Ben ne Seyh Sait denilen melunu tanirim ne de onun adamlarini. Allah onlarin belasini versin ben bu heriflerin isimlerini bile bu vakte kadar duymadim. Bunlar gavurdurlar,lanet olsun onlara. allah devletimize, milletimize ve gazi pasaya zeval vermesin..’ (bkz. Cumhuriyet gazetesi, 28 subat 1925). Ayrica Türk basininda bazi Kürt asiretlerinin Ankara yönetimine çektikleri telgraflarla Seyh Sait’in Ingilizlere alet oldugunu ve kendisini desteklemeyeceklerini bildirdiklerini, Seyh Sait’e karsi hükümetle beraber hareket edeceklerine dair haberlerin yogun bir sekilde yapilmis olmasi, Ankara yönetiminin talimatlari dogrultusunda Türk basinini yönlendiren nesriyat ve propaganda’ dairesinin Kürtlere karsi çok yönlü çalismalar yürüttügüne isaret etmektedir. (bkz.Vakit gazetesi, 25 subat 1925). Yine vakit gazetesinde geçen bir haberde; Diyab Aga’nin isyan hakkindaki görüslerine yer verilmektedir:’Birden bire Seyh Sait’in isyan ettigini duyduk, Elazig’a gelerek hükümeti basmis. Vallahi sasirdik. Gökten mi indi, yerden mi çikti bu hain dedik. Bir kismimiz tepelerde bekledik, Dersim’e sokmadik. Herkes ne bulsa bulur, bizde keçi, koyun hirsizi çoktur ama hain yoktur. Bu herif azmisti devlete karsi asi oldu. Biz cumhuriyete sadik insanlariz, 1326 (1910/11) senesinde de Ingilizler ile Rus konsoloshaneleri bizi isyana tesvik etmisti. Bize çok para vermek istiyorlardi. Biz onlari bastik ve paralarini almadik. Hükümetimize sadik kaldik…’diger taraftan Sabik Mustafa Aga da sunlari söyler: hükümetimize candan bagliyiz. Eger Seyh Sait veya Seyh Serif buraya gelseydi vallahi silah atardik. Bütün agalar Elazig’a indik, kumandan pasayi gördük. Ona sadakatimizi söyledik, ‘Seyhlerin ne yüzünü gördüm nede sözünü isittim. Onlari görmek istemeyiz de, canimiz millet ugruna feda olsun. Biz vallahi bu hainin nereden çiktigina sasirip kaldik. Sebep olanlarin akibeti için ne diyeyim.’.., Köroglu Saban Aga da ‘ Seyh Sait ve beraberindekiler allahimiza isyan etti '(bkz. Vakit gazetesi, 3 Mart 1925, Vatan gazetesi,14 Mart 1925). Türk yönetiminin talimatlariyle Ankara’dan servis edilen haberleri kullanan Türk basini, bazi Kürt kökenli sahsiyetlerin görüslerini de 1925’te ortaya çikan Kürt isyanina karsi plananan propganda faaliyetlerinin önemli bir parçasi olarak kullanmis idi. Bagimsiz Kürdistan devletini kurma amaciyla ortaya çikmis olan Kürt milli hareketine karsi basarili olabilmek ve Kürdistan’da Türk idari sistemini kurabilmek için, Kürtler arasinda ayrimciligi esas alan bölgesel ve yöresel propagandalari yaygin bir sekilde kullanan Türkiye devleti, bununla Kürdistan’da birbirlerinden lokalize edilmis alanlar yaratarak, Kürtleri arasinda düsmanliklari yaratma yönünde çalismalar yürütüyordu.
Ali Haydar Koç