Makale

KCK-MIT ve BDP

[email protected]

Bahar aylari birçok seye gebe.

Suriye’de Esad yönetimine biçilen sürenin bu aylarda sona erecegine inaniliyor.

Muhalefetin Baas Partisi’nin iktidarini devirmek için yürüttügü kararli mücadele, bahar aylariyla birlikte nihayete erebilir. Simdilik devletin askerî güçleriyle muhalefeti destekleyen ve bu destek ugruna her türlü bedeli ödemeye hazir genis halk kitleleri arasinda yasanan çatisma, bahar aylarinda beklenmedik bir iç savasa dönüsebilir.

Baas’in ve Esad’in giristigi katliamlar, hiz kesmiyor. Eli kana bulanmis bir iktidar, geri adim atmiyor ve çareyi, kendi halkini katletmekte buluyor.

Uluslararasi toplum Suriye’deki katliamlara karsi giderek daha duyarli hale geliyor.

Bu ülkede yasayan Kürt nüfusu, muhalefet cephesinden uzaklastirmak için, Suriye Baasi, PKK’yle isbirligi yapiyor. Kürtler, faili meçhul cinayetlerle sindirilmeye çalisiliyor.

Bahar aylari hareketli geçecek.

KCK davalari Istanbul’da açilmasi beklenen davayla beraber, hem Türkiye’nin hem dünyanin gündemini etkilemeye ve tartisma yaratmaya devam edecek.

Istanbul’da muhtemelen bahar aylarinda baslayacak olan ve 180 kisinin yargilanacagi KCK davasinin iddianamesinde yer almasi beklenen MIT’in bu örgüt içindeki faaliyetlerine iliskin bilgiler çok tartisma yaratacak gibi görünüyor. MIT’in bugün degil, ya da en azindan son bir iki yil içinde degil, çok eski tarihlere dayanan ve KCK’nin kurulusunu kapsayan ve belirleyen operasyonel faaliyetlerinin, desifre edilmesi mümkün olacak mi, iddianameyi bekleyip görmek lazim. Ama görevden alinan savcinin amaci herhalde bu degildi.

Teoman Koman gibi Senkal Atasagun gibi, MIT’in en saibeli dönemlerini yönetmis adamlarin bu sorusturmada adi geçmiyor. Savci, hükümetin siyasi iradesi ve karari sonucu alinan bir görevi sorgulayacak ve bu sorgulamadan elde edilecek dava süreciyle beraber, hükümetin Öcalan’la, KCK’lilarla görüsmesinin, kamuoyunda ulusal bir ihanet olarak görülmesi için bilinen kampanyalar pes pese baslayacakti.

Ergenekon davasina karsi MIT’in yargilandigi bir dava süreci.. Nasil kurgu iyi degil mi?

Ama yanlis hesap simdilik Bagdat’tan dönmüs gibi görünüyor.

Meselenin bu yani hâl yoluna girdi girecek. Ama bir baska yani var ki, iste o Kürt siyasetinin artik belli bir tavir almasini gerektiriyor. Ne demek istiyorum açmaya çalisacagim.

Kürt siyasetinin çok basliliktan kurtulmasi ve KCK’nin BDP’lilesmesi yolunda tartismalarin yapildigi bir dönemde, MIT’in bazi elemanlarinin KCK içine sizmis olmasi, sizmakla kalmayip, birçok sehirde örgüt içinde üst görevler almasi, ama buna ragmen KCK’nin sehirlerde yürüttügü faaliyetlerin sona ermemesi, normal sayilamaz.

MIT, KCK’yi sadece izlememis, ama birtakim eylemlerini de örgüt içindeki ajanlar vasitasiyla yönlendirmis deniyor. Eger durum gerçekten buysa, vahim bir olayla karsi karsiyayiz.

KCK’nin yöneticileri acaba, MIT’in KCK içindeki bu siradan istihbarat faaliyetleri için ne düsünüyorlar?

BDP varken, KCK’yi örgütleyip, Kürt siyaseti üzerinde yeni bir vesayet sistemi kuranlar, bu yöntem ve anlayisin faydalari ve zararlari üstüne yeniden düsünüp bir muhasebe yapacaklar mi, bilinmiyor. Ama en azindan simdilik, BDP-PKK hattindan gelen açiklamalarin, meselenin bu yanina isaret etmekten çok, özel yetkili savcinin baslattigi sorusturmanin amacinin Suriye’ye müdahale, MIT Müstesari Sayin Hakan Fidan’in sahsinda hükümeti hedefleme ve çözümden alikoyma olarak okundugu anlasiliyor.

Peki, KCK içindeki derin MIT iliskileri, Öcalan’in avukatligini yapan bir süphelinin, savcilikta açikça MIT’e çalistigini söylemesi, KCK denen yapilanmada, kimin MIT’çi kimin KCK’li oldugunun belirsiz hale gelmesi, Kürt siyasetini ve siyasetçilerini hiç mi rahatsiz etmiyor?

Illegal yapilarla Kürt siyasetini kontrol altina alma arzusunun, legal siyasete güvenmemeye devam etmenin, nihayetinde gelip, KCK ve MIT arasinda yarattigi bu tuhaf ortaklik, bu iç içe geçmislik nasil izah edilecek?

Tüzük ve programina bakilirsa, yargisi, yasamasi ve icrasiyla, savasa ve barisa karar verecek olan örgüt KCK’dir. KCK’nin meclisidir. Devletin istihbarat örgütlerinin içine bu kadar derin nüfus ettigi bir örgüt, Kürt halkina nasil öncülük edecek de, yargi, yasama, ve icra yapacak, demokratik özerklik kuracak?

Üç milyona yakin oy alan bir parti varken, siyaset neden bu partiyi güçlendirmek üzerinden degil de, bu partiyi KCK’nin kontrolünde tutmayi saglamaktan baska bir islevi olmayan KCK tipi örgütler üzerinden tasarlaniyor, anlamak mümkün degil.

Kendi ayagina kursun sikmanin böylesi az bulunur. KCK diye bir sistem yaratiyorsunuz ve bu sistemle hem kendi hakliliginizi ve mesruiyetinizi sorgular hale getiriyorsunuz, hem de devletin istihbarat örgütlerine alan açip, bu örgütlerin yarattiginiz sistem içinde adeta cirit atmasinin imkânini kendi elinizle yaratiyorsunuz.

KCK’dan tutuklanan insanlarin siyasi geçmisine bakin, tamamina yakini, zaten BDP’de politika yapan insanlar. O halde bu insanlari yeraltina ve gizlilige itip, MIT ajanlarinin tuzaklari içine atmanin mantigi nedir?

Kürdistan deniz asiri bir sömürge mi, Vietnam mi, yoksa Türkiye, hiçbir Kürdün tek bir hak bile kullanamadigi Suriye gibi bir ülke mi?

KCK tutuklamalarina basindan beri karsi oldum. KCK’yi tutuklamalarla ve davalarla durdurmanin mümkün olmadigini, KCK’nin siyasi bir mesele oldugunu söyledim.

Ama PKK ve Öcalan öyle bir sistem yarattilar ki, bu sistem zaman içinde, hem kendi ayaklarina vurulmus bir prangaya, hem de Kürt sorununda önceleri sivil yöntemleri, diyalogu ve müzakereyi benimsemis, bunun gereklerini de yerine getirmis bir hükümete karsi operasyonel bir araca dönüstü.

Siyaset mi bu simdi?

BDP’ye ve ona oy veren milyonlara ve mesruiyete güvenmek yerine, koskoca Kürt hareketini istihbarat oyunlarindan hoslananlarin ve bu yöntemle Kürt hareketini yillardir kontrol altinda tutanlarin cirit attigi bir alan haline getirmenin manasi ve amaci nedir?

Kürt toplumu, aydini ve siyasetçisiyle hâlâ bu konuyu tartismak dahi istemiyor ve bir kader gibi sineye çekiyor. Silahli mücadele ve siddet konusundaki suskunluga böylece KCK-MIT içinde olup bitenlerin agza dahi alinmadigi bir suskunluk daha ekleniyor..

Orhan Miroglu

Back to top button